Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

WHEN MARNIE WAS THERE - Marnie Oradayken

:: Videolar WHEN MARNIE WAS THERE - Marnie Oradayken
(7.5/10)
Yazar: Deniz Çobaner
Filmin açılışı ile seyreden ilk bölümünde, Ghibli'nin diğer filmlerinin çoğunun aksine gerçek dünyadan bir melodram ile karşı karşıya kalır izleyici. Miyazaki ya da Takahata'nın animelerindeki gibi fantastik bir masal değil, içinde yaşadığımız kargaşa halinde dünyanın bir anlatısıdır söz konusu olan.

Son yıllarda hayranları hızla artan anime türünün tarihi daha eskilere dayansa da, günümüzde en yaygın bilinen örneklerini 1980'li yıllarda vermeye başlar. Türün önde gelenleri denildiğinde ise akla Miyazaki, Takahata, Suzli, Kondô gibi ustalar ve onların eserleri gelir. Bunun yanı sıra nasıl Pixar ya da Disney ismi izleyici için animasyonun kalitesi konusunda önemli bir referanssa, Studio Ghibli de anime üzerine böyle bir etkiye sahip. 


 

When Marnie Was There (Marnie Oradayken), Studio Ghibli'nin son uzun metrajlı animesi olmakla beraber, Ghibli'nin çizgisini takip eden bir ürün olmuş. 1985'ten bu yana Miyazaki ve Takahata'nın dünya genelinde ses getiren ve hatta şimdiden kült kabul edilen animelerinin mutfağı olan Ghibli, When Marnie Was There ile de beklentinin altında kalmamış, hatta oldukça başarılı ve kendine has bir ürün ortaya koyabilmiş. Yönetmen koltuğunda oturan Yonebayashi ise Studio Ghibli kapsamında Miyazaki animelerinin animasyon departmanında yer almış olmasının tesadüfi olmadığını kanıtlamış.


Film ilk olarak 2014 Temmuz'unda izleyici ile buluştu. Bunu içinde 88. Oscar En İyi Animasyon adaylığının da bulunduğu birçok adaylık izledi ve 2015'te Chicago Uluslararası Çocuk Filmleri Festivali'nde En İyi Animasyon ödülünü kazandı. Türkiye'de ise 11 Mart 2016 vizyon haftasında Başka Sinema kapsamında vizyona girerek bizlere sunuldu.


 

Ghibli'nin diğer animelerinde olduğu gibi hikayenin kahramanı yine yaşam alanını değiştiren "farklı" bir genç kadın. Joan G. Robinson'ın aynı adlı çocuk romanından uyarlanan hikayenin konusuna gelecek olursak; Anna,  ailesini çok küçükken kaybetmiş ve evlatlık verilmiş 12 yaşında bir kızdır. Yaşadığı bu durumun sonucu olarak da içine kapanık, kendine güveni sarsılmış, dolayısıyla astım ve panik atak gibi psikolojisinin fiziksel sağlığını etkilediği bir karakter çizer. Bu durum ailesini üzer ve iyileşmesi için onu kent yapısından alıp kasabada, doğa ile iç içe yaşayan akrabalarının yanına gönderir. Yeni yaşam alanında Anna, bataklığın kenarında yer alan eski bir konaktan çok etkilenir ve neredeyse bütün zamanını bu konağın çevresinde gezip, çizim yaparak geçirir. Yine konağın yakınlarında zaman geçirirken Marnie adında bir kızla tanışır. Marnie, onun fiziksel ve duygusal olarak tam karşıtı bir kişiliktir. Buna rağmen ya da belki de bu sayede aralarında güçlü bir arkadaşlık kurulur. Fakat zamanla bir problem kendini gösterir: Marnie gerçek  midir? Yoksa Anna'nın hayal dünyasının bir ürünü mü?


 

Filmin açılışı ile seyreden ilk bölümünde, Ghibli'nin diğer filmlerinin çoğunun aksine gerçek dünyadan bir melodram ile karşı karşıya kalır izleyici. Miyazaki ya da Takahata'nın animelerindeki gibi fantastik bir masal değil, içinde yaşadığımız kargaşa halinde dünyanın bir anlatısıdır söz konusu olan. Melodramın köklerinin dayandığı inandırılan gerçekliğe sahip olması ile eski Türk filmlerinden çok da farklı bir hikaye değil izlediğimiz. Eril karakterlerin yerlerini dişi otoriteye bıraktığı modern bir "Ayşecik" filmi dersek yanılmış olmayız herhalde.


Marnie ile tanıştıktan sonraki  kırılmanın yönlendirdiği ikinci bölümde ise durum biraz kılıf değiştirir. Marnie'nin gerçek ya da nevroz halinde bir beynin hayali olması ihtimali ile ayaklarını bu dünyaya sıkı sıkı basan hikayemiz; Marnie'nin hayalet gibi gizemini koruyan bir varlık olması ihtimali ile de kafasını farklı dünyalara uzatmış oluyor. Bu gizemin yarattığı gerilim öğesi, izleyiciyi ilk bölümde bıraktığı duygusallığın sınırlarından alıp merak duygunu tetikliyor. Çok fazla film izleyen izleyici kitlesi tarafından bir nebze tahmin edilebilir olsa da, izleyenin merak duygusunu iyi kurgulanmış finali ile tatmin ediyor oluşu ise kuşkusuz filme sınıf atlattırıyor.


 

Anime boyunca kullanılan renklerin ve müziklerin dinginliği, hikayenin naifliği izleyiciyi karamsarlık halinden; her şeyin daha pozitif göründüğü, dünyanın daha iyi bir yer olabileceğine dair inancın tazelendiği bir ruh haline sürüklüyor. Bu hissin gücü belki de fazlalıklarından kurtulmuş basitliğinde yatıyor. 


Yonebayashi, ilk filmi Arriety'deki tarif edilemez bir şeylerin eksikliği hissinin tersine, bu filmde Ghibli ruhunu tam anlamıyla yakalamış. Miyazaki, Takahata ya da Suzli'nin mirasını sürdürebilecek olması türün sevenleri için umut verici. 


Sonuç olarak When Marnie Was There, Ghibli'nin fantastik dünyalarına alışmış izleyici için başlarda bir tereddüt anına sebep olabilir. Fakat 103 dakikanın sonunda bıraktığı hislere ve güçlü finaline bakılırsa onları da fazlasıyla memnun edecek gibi görünüyor. 

 

Twitter.com/tuzluk_arch

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter