Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Venedik Film Festivali'nde 4.Gün

Venedik Film Festivali'nde 4.Gün
Yazar: Festivalin en heyecanla beklenen yarışma filmlerinden biri bugün gösterildi: Paul Thomas Anderson’ın ”Usta”sı (The Master) yönetmenin ”Kan Dökülecek”ten sonra yaptığı ilk film. Kan Dökülecek ikisi Oscar, birisi Berlin’de Gümüş Ayı olmak üzere 70 civarında ödül kazanmış bir filmdi. Daniel Day Lewis gibi güçlü bir oyuncusu vardı ve aslında anlattığı karakteri son derece yetersiz bir biçimde tasvir etmesine rağmen etkileyici olabilmişti. Safi bir kötülüğün temsilcisi gibiydi filmin petrol zengini kahramanı. Metafiziğin konusu olacak bir kötülüğün. O filmin bir de din adamı kahramanı vardı.

 

”Usta”, din adamı ve vahşi adam ikilisini yine karşımıza çıkarıyor ama bu sefer dengeler bütün bütüne farklı. Anderson yine ABD tarihinde geçmişe yolculuk yapmış. Bu kez 1950’deyiz. Freddie (Joaquin Phoenix) ordudan terhis olduğunda aklında bir kadınla yatmaktan başka bir şey yok. Travma sonrası stres sendromu (Vietnam Sendromu) yaşıyor belli ki. Bir zamanlar beğendigi 16 yaşındaki kız arkadaşını görmeye gitmiyor. Önce bir mağazada fotografçılık yapıyor.Olay çıkarıp kovuluyor. Bir tarlada lahana toplama işinde de babasına benzettiği bir adamın ölümüne neden oluyor. Oradan da kaçıp, bir teknede gözlerini açıyor. Teknenin sahibi Lancaster Dodd (Philip Seymour Hoffman) scientology benzeri bir tarikatin kurucusu. Her nedense bu iki adam arasında bir sevgi bağı kuruluyor hemen. ”Secret” benzeri bir kitabı olan Dodd belli ki cok zengin biri. Freddie’de ne buldugu belli değil ama öfkesini çoğunlukla kontrol edemeyen bu vahşi adamı yanından ayırmıyor... Ta ki o ustasının yanından ayrılana kadar. Filmin basın toplantısında Anderson doğrusu pek ışık tutmadı filmine. Filmin iki adam arasındaki sevgiyi anlattığını, Amerikan tarihine, siyasete vs. dair bir şey söylemediğini belirtti. Filmi bir baba-anne –oğul üçgeni olarak görmek de mümkün cünkü Dodd’un çok etkili bir de karısı var (Amy Adams). Freddie bu çiftin bir nevi çocuğu oluyor. Babasına bağlılığıyla ondan kurtulmak istemesi at başi gidiyor. Fakat ne bu ne de zaten olmayan tarihsel bağlam filmi ilginç kılmıyor. Açıkçası bence bayağı zayıf bir film ”Usta”. Peygamber-mürid, ya da usta-çırak ilişkisi olarak okunmaya kalkılabilir. Belki bir dahaki seyredişimde daha anlamlı bulurum ama bana bütün hikaye ve bütün karakterler uyduruk geldi. Aslında ”Kan Dökülecek”de uyduruktu ama hiç olmazsa etkileyiciydi. Bu arada Phoenix’in kambur duruşu ve ellerini beline koyuş şekli de day Lewis’in petrolcusunu andırıyor. İnançlı adamla, vahşi adam ikilisi Anderson için ne anlam ifade ediyor acaba? Soru bu galiba.

 

Günün ikinci yarışma filmi İtalyan yönetmen Daniele Cipri’nin ”Oğuldu” (E Stato Il Figlio) adlı filmiydi. “Oğuldu” Sicilyalı (Palermo’dan tam olarak) bir geniş ailenin trajedisini çoğunlukla komik bir üslupla anlatıyor. Bir bankada sıra bekleyen bir adam, o sırada gerçekleşen bir kazadan esinlenerek sıralarının gelmesini bekleyen diğer müşterilere bir hikaye anlatmaya başlıyor. “Bir oğul babasını arabada oluşan birkaç çizik nedeniyle öldürmüştü” diye başlıyor hikayesine. Ciraulo ailesi hurdacılıkla geçiniyor. Bir gün başlarına korkunç bir felaket geliyor. Evin küçük kızı bir mafya cinayeti sırasında kaza kurşununa hedef olup, ölüyor. Aile tam bu ölümün yasını tutarken, bu olayın aslında bir piyango olabileceğini fark ediyor. Çünkü mafya kurbanlarının ailelerine devlet büyük bir tazminat ödüyor. Bu tazminatın vaadi ailenin hayat standartını değiştiriyor, para ellerine geçmeden büyük miktarda harcama yapıyorlar. Fakat para geçiktikçe gecikiyor, aile tefecilere borçlanmak zorunda kalıyor. Sonunda para ellerine geçtiğinde baba tutup parayı bir Mercedes arabaya yatırıyor. Ailenin tipik bir kaybeden olan oğlu da bir gün arabayı babasından habersiz alıveriyor. Filmin cok etkileyici bir finali olduğunu belirtmeliyim. Ailenin son derece materyalist davranışı, ölümlerin ardından yaslarını bile doğru dürüst yaşamadan maddi dertlere gömülmesi, yoksulluklarıyla, ekmek olmadan ahlak olmaz deyişiyle filan açıklanabilir mi? Yoksulluk korkunç ama ailenin yine de bir seçenegi olmalı. Genelde fazla hafif bir tonda giden filmin yarışmada şansı olduğunu düşünmüyorum. Ama yine de öyküde düsündürücü bir yan var. 

 

Bu yıl Marina Abramovic yılı galiba... İstanbul’da ünlü performans sanatcısına dair bir belgesel izlemiştik. Burada da Bob Wilson’ın yönetiminde sahnelenen “Marina Abramovic’in Yaşamı ve Ölümü” adlı oyunun belgeseli vardı. Oyunu bir gün sahnelerimizde görürüz umarım diyelim. Bu yıl caz festivali’nde izlediğimiz Antony ve Willem Defoe gibi oyuncuların katılımıyla Wilson yine görsel olarak cok etkileyici bir oyun sahnelemiş.

 

Cüneyt Cebenoyan

 
twitter.com/cuneytcebenoyan

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter