Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Ve erkek ayıbıyla yüzleşti

Ve erkek ayıbıyla yüzleşti
Üye: Ömür Gedik Geçtiğimiz Berlin Film Festivali’nin Generation bölümünde Kristal Ayı Ödülü alan ‘Lal Gece’, kanayan yaralarımızdan birine dokunarak, çocuk gelinlerin dramını konu alıyor ve erkek iktidarını sorguluyor. Reis Çelik’in yönettiği filmin başrollerinde 25 yıl sonra başrolde izlediğimiz İlyas Salman ve yüzlerce kişi arasından seçilen 14 yaşındaki Dilan Aksüt var. Çocuk gelin sorununu ele alan bu film, İran’da 10 yaşın altındaki kızların evlenmesine izin veren ve çok tartışılan parlamento kararının üzerine vizyona giriyor.

 

Yönetmen Reis Çelik, çocuk gelinler ve erkeğin iktidarı üzerine çektiği filmini böyle tanımlıyor. Gerçek bir hikâyeden yola çıkan Lal Gece fena bir film. Ben izlerken sık sık la havle çektim, bazen güldüm ama çok da üzüldüm, kahroldum. Siz de farklı tepki veremezsiniz, mümkün değil.

 

Cezaevinden yeni çıkmış 60 yaşındaki bir adam, 14 yaşındaki kızla evlendiriliyor. Kızcağız yeni evine “buraya gelinliğinle geldin, beyaz kefenle çıkacaksın, kocan dövse de sövse de bu yuva senin” diye bırakılıyor. Filmin açılış ve rüya sekansları hariç çoğu gerdek odasında geçmekte. Tek mekana geçmeden önce düğünün ince detayları geliyor perdeye. Reis Çelik, kamerasını farklı açılara yerleştirerek köy düğününün detaylarını anlatıyor.

 

Kimi zaman da, henüz yüzünü göremediğimiz ama boyundan posundan ve duruşundan çocuk yaşta olduğunu anlayabildiğimiz gelinin kırmızı duvağının ardından, gelinin gözünden bakıyor dış dünyaya. Sonra geliyoruz koca evine. Odanın tepesine yerleştirilmiş kameradan görüyoruz yatakta tek başına oturan, kırmızı duvaklı küçük kızı. Kocası duvağını açınca iki damla yaş akıyor gözlerinden. Ama onu bile çabuk unutuyor. Çocuk çünkü. Sigara içen yaşlı bir adamın yanında akide şekerlerini birer birer ağzına atan, aklı fikri oyunda olan küçük bir kız çocuğu düşünün. Karı koca onlar! Bu saçmalık ne çocuk için kolay ne de yaşlı adam için. Küçük kızın oyunları ve yaşlı adamın kırgınlıkları birbirini izlerken, film heyecanını ve sürükleyiciliğini bir an olsun kaybetmiyor. Tek mekanda geçen filmde döktürüyor, kendini özlettiğini hissettiriyor. Uzun, tek plan çekimlerde öyle doğal oynuyor ki, sanki odada her şey gerçek ve gizli kameraya alınıyor. İlyas Salman’ın karşısındaki genç oyuncuysa, Dilan Aksüt. Lise bire giden 14 yaşındaki Dilan, bölgede yüzlerce kişi arasından seçilmiş. Gayet başarılı.

 

Lal Gece, Berlin Film Festivali’nde Generation bölümünde Kristal Ayı Ödülü almış, nitelikli bir film. Reis Çelik beşinci filminde, bir kez daha yaptığı sinemayla toplumsal bir sorunu gündeme getiriyor. Ana karakterlerine isim vermeyerek, diyalekt kullanmayarak bunun sadece doğuya değil, tüm ülkeye yayılmış bir sorun olduğunun da altını çiziyor.  Çelik “namus kavramının bu kadar yüksekte tutulduğu bir ülkede, 13-14 yaşlarındaki kızların 60 yaşlarındaki adamlara verilmesi beni rahatsız ediyor, ikiyüzlü geliyor” derken ne kadar da haklı. Derdi olan filmler önemli ve özeldir; Lal Gece’yi kaçırmayın derim. 2011 yılı Mart ayında Ardahan’da çekilen Lal Gece, gerçek bir hikâyeden yola çıkarak ‘çocuk gelin’ dramını oldukça farklı bir bakış açısıyla perdeye aktarıyor. Film, 62. Berlin Film Festivali’nde Kristal Ayı, 38. Würzburg Film Festivali’nde En İyi Film ve 17. Nurnberg Film Festivali’nde En İyi Film, En İyi Kadın ile En İyi Erkek Oyuncu ödüllerini kazandı.

 

Ülkemizdeki çocuk gelin dramını ele alan Lal Gece’nin vizyonda olduğu bu günlerde uluslararası kamuoyu İran parlamentosunda 10 yaşın altındaki kız çocukların evlenmesinin önünü açan bir öneriyi tartışıyor. Parlamentoya göre 10 yaşın altındaki çocukların evlenmesinin yasaklanması İslami kurallara aykırı. İnternette parlamentoya karşı bir kampanya başlatıldı. Tüm dünyaya açılan dilekçe, İran’da 10 yaşın altındaki kız çocuklarına evlilik yolunu açan yasaya karşı çıkıyor. Böyle bir yasa ile çocuk istismarı, pedofili ve tecavüzün yasal hale geleceği yönünde uyarılar yapılıyor. 40 bin imza toplanınca dilekçe, İran parlamentosuna gönderilecek. Ben bu yazıyı yazarken imza sayısı 40 bine ulaşmak üzereydi. Ama 40 bin de olsa 400 bin de son sözü İran Parlamentosu söyleyecek.

 

Lal Gece’ye kaynak bulamadığı ama projeye ve amacına inandığı için evini satan yönetmen Reis Çelik konuyla ilgili olarak şöyle diyor; “Sinemacı bu işe gönül vermişse ve satılacak bir evi varsa onu hemen satmalı. Ama yoksulluk edebiyatından hoşlanmıyorum. Destek bulamadım. Tanıtımı konusunda Uçan Süpürge Derneği ve Hürriyet Aile İçi Şiddete Son Kampanyası çaba gösterdi.”

 

Ömür Gedik

 

twitter.com/omurgedik

 

 

Etiketler: Lal Gece, Ömür Gedik

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter