Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Tutku Oyunu

Tutku Oyunu
Yazar: Mustafa İri

Birbirinin aynısı olup birbirinin içinde kaybolup gitmek!.. Geçtiğimiz yılın en iyi filmlerinden biri olan Frantz’ın ünlü yönetmeni François Ozon’un son filmi Tutku Oyunu (L’amant Double), işte bu konuyu işliyor.

 

Yaralı ruhunu onarmak için psikiyatr koltuklarını mesken edinen Chloe, dur durak bilmeyen seansların sonunda nihayet aradığını bulur. Dr.Paul Meyer ona hem şifa, hem de bay doğruyu kazandırır. Mutlu bir evlilikle noktalanan umutsuz tedavinin ardında ilginç sürprizler yatmaktadır oysa. Sakladıkları korkunç sırları bastırmakta zorlanan yeni evli çift, çocukluk yıllarına hapsettikleri kabuslarla baş  etmeyi öğrenmeli, onları açığa çıkarmalı ve bir birlerini yeni baştan tanımalıdırlar.

 

Joyce Carol Oates’in romanından Ozon’un senaryolaştırdığı bu çok katmanlı psikolojik gerilim Frantz kadar özgün ve iyi bir sinema örneği olmasa da, benzerleri ile karşılaştırıldığında hayli yüksek bir yerde durmakta. Yönetmenin tüm filmlerini görmüş biri olarak, zevkten dört köşe oldum diyebilirim. Veda Vakti’ndeki soğukkanlı duruş, ‘Kumun Altında’ için tasarlanan edebi gizemler, Ricky’nin fantastik hüznü dün gibi aklımda. Stiline ve titizliğine her zaman güvenebileceğimiz sevgili François, gri ve pastel tonlarda çarpıcı bir kapitalizmin ve metropollere özgü ruh üşümesinin de betimlemesini yapıyor Tutku Oyunu’nda.

 

Cronnenberg ve Coppola gibi ustaların da değindiği ‘ikizler’ konusunda belki de bugüne dek yapılmış en cesur ve en kışkırtıcı filmle karşı karşıyayız. Ozon’un önceki referanslarını biliyoruz. Cesareti ve sürprizleri sakınmadan gözler önüne seren Tutku Oyunu, Ellen Birkin ve Julian Sands filmi Mercy kadar provakatif, Basıc Instict kadar sansasyonel. Ustalığını sinema diliyle zekice hatırlatan yönetmenin frenleri sağlam. Ölçünün şahane çekiciliği ile bütün sınırlar taşırılmadan beyaz perdenin üzerine zarifçe yansıyor. Onun bu tavrı Alamadovar ya da Kutluğ Ataman’ın dürüstlüğünden ötede bir yerde. Ferzan Özpetek ve Çağan Irmak sinemasının ara sıra denemeye kalkıştığı ama kusursuz bir kutlamayı hak ettiği türden. İşin içine sert bir erotizm dahil olunca yemeğin içindeki baskın hardal tadını yenebilir hale getirmek de gerekiyor kuşkusuz. Romandan senaryoya geçişte zaman zaman tekrarlara düşülse de, erotik gerilimlere özgü klişlerle kotarılan imdat butonları devreye giriyor. Bunu da her türlü çığırtkanlıktan uzak kalarak çevreyi rahatsız etmeden yapıyor. (Veda Vakti’ndeki gay bar sahnesi gibi)

 

Tutku Oyunu adını defalarca duyduğunuz ama içerikte yenilikler taşıyan önemli bir film. Ani irkilmelerle edep yoksunu sahnelere de hazır olmanız gerekiyor. Bu cesaret abidesi modern film bana 2005 yılından başka bir Fransız filmini daha anımsattı. Gizemli Geçmiş (Trouble) ya da diğer adıyla Duplicity, en az Tutku Oyunu kadar özel ve önemli. Size tavsiyem her iki filmi de izlemek ve benzer bir öyküden nasıl iki ayrı muhteşem yapımın ortaya çıktığına şahit olmak. Ozon’un marifetli oyuncusu Jeremie Renier ile Trouble’da harikalar yaratan Benoit Magimel arasındaki görünmeyen savaşın enfes nüansları damağınızda extra dark bitter tadında hoşluklar bırakacak emin olun.

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç değil ...

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç  değil ...

Fırat Sayıcı

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Fırat Sayıcı

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter