Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

THE REVENANT - Diriliş

:: Videolar THE REVENANT - Diriliş
(7.5/10)
Üye: Müge İbrikçi
12 dalda Oscar’a aday olan filmde anlatılan hikaye, gerçekten yaşanmış bir olayın biraz daha abartılmış hali.

Alejandro González Iñárritu’nun ilk üç filminde; hikayenin zamansal çizgisi, klasik anlatı sinemasına göre biraz farklıdır. Trajik olaylar, farklı karakterlerin birbiriyle kesişmesine yol açar. 2000 yılında çektiği ilk filmi Amores Perros (Paramparça Aşklar Köpekler)  ile dikkatleri üzerinde toplayan Iñárritu, 87. Akademi Ödülleri’nde Birdman or The Unexpected Virtue of Ignorance (Birdman veya Cahilliğin Umulmayan Erdemi) filmiyle “En İyi Yönetmen Ödülü”nü almıştı. Bu yılki Altın Küre Ödülleri’nde de aynı dalda ödül kazanan Iñárritu, bu seneki Oscarların da iddialı isimlerinden. Ama The Revenant (Diriliş) filminin özellikle oyuncu kategorisinde ön planda olduğunu da hatırlatmakta fayda var. Genel olarak film, etkileyici bir performans gösteren Leonardo DiCaprio’nun hayat verdiği Hugh Glass karakterinin üzerine kurulmuş. Ayrıca bu sene Legend (Efsane) ve Mad Max: Fury Road (Çılgın Max: Öfkeli Yollar) filmleriyle de dikkat çeken Tom Hardy ise Kızılderililerden bile daha kötü olan, insafsız John Fitzgerald’ı canlandırıyor. 


 

12 dalda Oscar’a aday olan filmde anlatılan hikaye, gerçekten yaşanmış bir olayın biraz daha abartılmış hali. Önceden de Man in the Wilderness (Vahşi Adam, 1971) adıyla sinemaya uyarlanan hikaye, Richard C. Sarafian’ın yönetmenliğinde çekilmiş ve Hugh Glass’ı Richard Harris canlandırmıştı. The Revenant ise Michael Punke’nin “The Revenant: A Novel of Revenge” kitabından uyarlandı. Ayrıca iki filmi karşılaştırdığımızda Iñárritu’nun filminin daha başarılı bir yapım olduğunu kabul etmek ama aradaki 44 yıl farkı da unutmamak gerekir.


Filmden kısaca bahsedersek; Kızılderili bölgesinde, hayvanları öldürüp kürklerini satan bir grup Amerikalı’ya Hugh Glass yol göstermektedir. Fakat Glass, bir ayının saldırısına uğrayınca ağır bir şekilde yaralanır ve kafile onu geride bırakmak zorunda kalır. Ölene kadar rahat etmesi ve ölünce de onu gömebilmeleri için yanına melez oğlu Hawk, acımasız Fitzgerald ve çömez Jim Bridger bırakılır ama Fitzgerald bütün planları altüst eder. Filmin bu kısmından itibaren Glass, savunmasız ve yaralı bir şekilde soğuk kış şartlarında tek başına hayatta kalmaya çalışacak ve başına gelmeyen kalmayacaktır. Herkes onun öleceğini tahmin ettiği için de kimse ona yardıma gelmez. İzleyici, kahramanın bütün yaşadıklarına ve sanrılar aracılığıyla da geçmişine şahit olur. O şartlarda karşısına çıkabilecek her çetrefilli olay, Glass’ın başına gelir ve zorlukların üstesinden gelip hayatta kalabilme çabası DiCaprio’nun performansıyla birleşince ortaya da iyi bir karakter çıkar. Tabii bu konuda görüntü yönetmeni Emmanuel Lubezki’nin ustalığını da yadsımamak lazım. Çünkü Glass’In ağzından çıkan buhara kadar, izleyiciye her an koşulların ne kadar zor olduğunun gösterilmesi, karakteri daha inandırıcı kılıyor. 


 

Filmin neredeyse tek bir adamın üzerine olması, yer yer sıkıcı hale gelmesini de maalesef engelleyemiyor ve izleyicinin de Glass kadar sabırlı olması gerekiyor. Ayrıca filmde dikkat çeken diğer bir özellik de, kahramanın hem Kızılderililere hem de Amerikalılara eşit mesafede durması. Çünkü Glass, Amerikalıdır ama Kızılderili bir kadını sevip ondan bir oğlu olmuştur. Iñárritu’nun Biutiful (2010) ve Babel (2006) filmlerinde olduğu gibi farklı kökenlere sahip olan insanlara duyduğu ilgi, bu sefer Kızılderililer üzerine yoğunlaşıyor. Film bu yönüyle tarafsız olmaya çalışsa da Amerikalılarda tek kötü insanın Fitzgerald ve Fransızların ise tamamının vahşi insanlar olması, bu tarafsızlığı biraz zedeliyor. 


 

The Revenant, Kızılderililer ile olan çatışma ve ayıyla boğuşma sahnesinde olduğu gibi iyi kotarılmış çekimler içeriyor. Hem gündüz hem de gece sahnelerinde, ortam ışığından faydalanılarak doğal ışık kullanılması, mekanın ve atmosferin gerçekçiliğini arttırıyor. Zorlu hava koşullarında yapılan çekimler, film ekibini ne kadar zorlasa da izleyiciyi memnun edeceği ve biraz da üşüteceği kesin. Uygulanan makyaj ise ölümle yüzleşen Glass’ın yavaş yavaş dirilişini başarılı bir şekilde gözler önüne seriyor. The Revenant, sadece DiCaprio’nun çektiği çile ve her seferinde ayağa kalkmayı başardığı yıkılmayan adam performansı için bile izlenmeye değer bir film. Herkesin merak ettiği soruyla da yazıyı bitirelim. “DiCaprio Oscar muradına bu sefer erebilecek mi?”


Twitter.com/mugeibrikci


YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter