Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

The Platform

The Platform
(7.9/10)
Yazar: Fırat Sayıcı

Son günlerde Netflix'te popüler olmuş bir film var; "The Platform"... İspanya'nın öncü işler çıkarttığını her zaman söyleyen biri olarak, izlerken filmin zekasına ve dinamizmine hayran olduğumu da belirtip yazıya başlamak istedim. 

 

Film, dikey şekilde konumlandırılmış bir hapishanede geçiyor. Her hücrede iki mahkumun kaldığı hapishanede, yemek günde sadece bir kere üst kattan aşağıya doğru bağlantısız bir asansör masa üzerinde gönderilmektedir. Üst kattaki mahkumlar yiyeceğe ulaşmak için çabalarken, alt katta bulunan mahkumlar, her gün biraz daha vahşileşerek açlıkla baş etmeye çalışır. Bir gün hapishanenin 33. katında gözünü açan Goreng, hapishanenin kurallarını iyi bilen Trimagasi ile birlikte sonunu tahmin bile edemediği bir acımasızlık zincirine dahil olur. Ivan Massagué, Zorion Eguileor, Antonia San Juan'ın oynadığı film David Desola'nın özgün senaryosuna dayanarak Galder Gaztelu-Urrutia tarafından çekilmiş. Kısa film dünyasından gelen yönetmenin çok geçmeden Hollywood'a transfer edileceğini şimdiden söylemek de yanlış olmaz sanırım. 

 

"The Platform" çok şey anlatan, çok şey ima eden bir film. Bol metafor ve alt metinlerle desteklenen, gizeme, heyecana ve meraka dayalı senaryo daha ilk dakikalarından seyirciyi avucuna alıyor. Öyle ki bir süre sonra film sizi yakanızdan tutup dikey hapishanenin içine fırlatıyor. Bir süre sonra siz de çaresizce, sonunu kestiremeyen ve hayatta kalmaya çalışan zavallı mahkumlardan biri haline geliyorsunuz. "Cube" (1997), " "La Grande Bouffe" (1973),  "Das Experiment" (2001), "10 Cloverfield Lane" (2016) ve de tabii ki "Next Floor" (2008) gibi filmlerden referans/ilham alan "The Platform", yarattığı klostrofobik ve tedirgin edici atmosferle bu yılın en çok konuşulan filmleri arasında saydıracak kendisini. Bu arada filmin orjinal ismi "El Hoyo" ve İspanyolca'da çukur anlamına geliyor. Aslında filmin içeriğini daha iyi tanımlayan bir isim kanımca. 

 

Sigarayı bırakabilmek ve 6 ay sonra oradan çıkarken bir diploma sahibi olabileceğini düşünerek içeri girmeyi gönüllü olarak kabul eden Goreng, aslında günümüz, sıradan beyaz yaka insanını temsil ediyor. İçeri girerken her gönüllünün bir objeyi yanına almasına izin veriliyor. Goreng, Cervantes'in Don Kişot romanını seçiyor. Bildiğiniz üzere Don Kişot, bugünkü anlamda bilinen 'roman' kavramının temelini atan ilk kitaptır. Ortalama 900 sayfa süren bir destandır. Üniversite yıllarında okuduğumda 1600'ün başında böyle bir romanın nasıl yazılabileceğine akıl sır erdirememiştim. Hala en sevdiğim romanlardan biridir. Goreng'in Don Kişot'u yanına almasının ise birçok sebebi var. Bunlardan biri filmin yönetmeninin İspanyol oluşu ve Netflix gibi bir platformla tüm dünyaya İspanyol yazar Cervantes'in varlığını hatırlatmak ya da öğretmek. Don Kişot karakteri bildiğiniz gibi yel değirmenlerine karşı yaveri Sanço Panza ile birlikte savaşıyordu. Goreng, filmin sonlarına doğru Sanço Panza yerine koyduğu Baharat ile birlikte kim olduğunu, neden bu acımasızlığı yaptığını bilemediği ve hiç göremediği yöneticilere (yel değirmenlerine) karşı savaş açıyor. Önceleri etliye sütlüye karışmayan Goreng, filmde sık sık kullanılan 'değişim asla spontane değildir' sözüne de uyarak, Matrix'teki Neo misali, kendisinden beklenilmeyen bir güce, kararlılığa doğru eviriliyor. Don Kişot ruhuna bürünen Goreng kaybedeceğini bilse de cesaret kalkanını kuşanıyor. Bir yandan da tıpkı Don Kişot gibi ilginç ve gelecek habercisi rüyalar, sanrılar görüyor. Attığı her adımda bu sanrı/rüyalar onun doğru yolda ilerlemesini sağlıyor. 

 

Çok önemli bir detay mı bilmiyorum ama platformda toplam 333 kat var ve asansör/masa her bir katta yemek için 2 dakika kalıyor. Bu da 666 dakikaya tekabül ediyor. 666 sayısının anlamı da malumunuz... Bu şeytani filmin başlarında acaba 'aşağıdakiler, yukarıdakiler' kapsamında sınıf mücadelesi konusu mu işleniyor diye düşündüm. Ancak işin içine 'düşenler' de katılınca mevzunun hayatta kalma içgüdüsü üzerine kurulduğunu daha iyi anladım. Korona virüs belasıyla uğraştığımız şu kara günlerde aslında hayatta kalma içgüdümüzün diğer her şeyden nasıl daha önemli olduğunu bir kez daha anladık. Zengini de fakiri de hayatta kalmaktan başka bir şey düşünmüyor şu aralar. Tıpkı "The Platform"da olduğu gibi... İnsanlar hayatta kalabilmek adına erdem, paylaşımcılık, yardımseverlik..vs. olguları bir kenara bırakıp tamamen açgözlülük odaklı bir içgüdüyle birbirlerine saldırabilecek kadar düşüyorlar filmde. Oysaki Goreng, ihtiyacı kadar yenirse tüm yemeklerin herkese yeteceğinin ayırtına varıyor. Bazıları onu Mesih'e benzetmekten de geri kalmıyor. Ama Goreng'in, zor kullanmadan, bu paylaşımcı düşüncesini diğer insanlara anlatması mümkün olmuyor.

 

Filmde öne çıkan diğer üç karakterden de bahsetmeden geçmeyeyim. Goreng'in gözünü ilk açtığı odadaki yaşlı Trimagasi bir yandan bilgeliği temsil edip Goreng'e yol gösterici olurken bir yandan da çaresiz kaldığında Goreng'in Azrail'i olma yolunda ilerliyor. Goreng'i sisteme sokan memur Imoguiri ise bir süre sonra pişman olup kendini sisteme sokarak insanlara yardım etmeyi kendisine şiar edinmiş biri. Miharu ise Goreng için Don Kişot'un aşık olduğu Dulcinee karakteriyle benzerlikler gösterebilir. Goreng Miharu'ya aşık değil elbet, ancak onun kendi çocuğunu bulma hikayesine inanan ve ona yardım etmeye çalışan tek kişi. Üstelik Miharu Goreng'in hayatını da kurtaran bir karakter. Aralarında bir şekilde bağ oluşuyor. Miharu'nun çocuğu ise filmin anahtar noktası. Filmin sonunda yönetmen açık mesaj veriyor; bir çocuğu kurtarmakla başlayacak her şey... 

 

Karantina günlerinde izlediğimiz yapımlar arasında hızla öne çıkan "The Platform" sinema nedir sorusunun da cevabı kanımca. Yenilikçi, nefes kesici, düşünen ve düşündüren... Yakında kesin bir Hollywood remake'i yer bu film. Mutlaka izleyin...

 

twitter.com/firatsayici

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

Yakup Tekintangaç'ın Yeni Kısa Filmi &quo...

Yakup Tekintangaç'ın Yeni Kısa Filmi &quo...

43. İstanbul Film Festivali 17-28 Nisan’...

43. İstanbul Film Festivali  17-28 Nisan’...

Melisa Uzunarslan'ın "Geçmiyor Günle...

Melisa Uzunarslan'ın "Geçmiyor Günle...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter