Popüler Sinema

Korku, gerilim, komedi her türün hakkını veren Güney Koreli yönetmen Kim Jee-woon, The Age of Shadows (Mil-jeong / Karanlık Görev) adlı son filminde bir casusluk hikayesini ele alıyor. Japon işgalindeki 1920’lerin Kore’sinde geçen yapımın başrollerinde Güney Kore sinemasının başarılı oyuncularından biri olan Song Kang-ho ve yine Filmekimi’nde gösterilen Train to Busan (Zombi Ekspresi) filminde oynayan Gong Yoo yer alıyor. Filmin, 89. Akademi Ödüllerinde “Yabancı Dilde En İyi Film” dalında Güney Kore’nin Oscar adayı olarak seçildiğini de hatırlatalım. Ayrıca Warner Bros. ilk defa The Age of Shadows ile Kore dilinde bir filmin ortak yapımcılarından olmuştur ve film kendi ülkesinde iyi bir gişe hasılatı elde etmiştir.

Koreli Lee Jung-Chool, “Dürüst Kardeşler” adlı bir örgütü çökertmek için Japon emniyeti için çalışmaktadır. Eskiden bir örgüt üyesiyle yakın arkadaş olan Lee, kendi çıkarları uğruna onunla bağlantısını kesmiştir. Fakat yeni görevinde örgütle haşır neşir olmaya başlayınca görevi ile vatanseverliği arasında kalır. Lee, artık bir seçim yapmak zorundadır ya güçlü ama zorba olanın yanında olacaktır ya da kendi vatandaşlarının bağımsızlık mücadelesine destek verecektir.

The Age of Shadows filmi, İngilizce anlamında olduğu gibi karanlık bir döneme yani “gölgeler çağı”na ışık tutuyor. 1910 yılında topraklarını işgal eden Japonlara karşı özgürlük mücadelesi veren Korelilerin nasıl korkutulup sindirilmeye çalışıldıklarına ve yapılan işkencelere değiniliyor. Film, iki taraf arasında sıkışmış Koreli bir karakteri başrole taşıyarak onun bakış açısıyla sunuyor. İki seçeneği de deneyen bir anti kahraman olan Lee, sadece Koreliler ve Japonlar arasında değil bir nevi izleyiciye de muhbirlik yapıyor.

Yaşanmış bir hikayeye dayanan film, döneminin atmosferini, gerek kostüm gerekse mekan tasarımlarıyla çok iyi kotarıyor. Filmin giriş sekansındaki, örgüt üyesini kovalama sahnesi özellikle dikkat çekiyor. Sanki bir Ninja filmine ait gibi duran ama kılıçların veya sopaların yerini ateşli silahların aldığı etkileyici bir sahne ile başlaması ve Lee’nin mevcut durumunun daha ilk dakikalarda anlaşılması, doğrudan filmin içine girmemizi sağlıyor. 

Korelilerin, Japon işgaline karşı direnişlerinden sadece küçük bir kesite yer veren film, kara film tadındaki atmosferi ve 1930’ların gangster filmleri tarzındaki kostümleri ile gayet etkileyici. Ayrıca yönetmen Kim Jee-woon olduğu için I Saw the Devil (Şeytanı Gördüm, 2010) tarzında aşırı kanlı bir film beklemeyin ama birkaç şiddet içerikli sahnenin yer aldığını da hatırlatmakta fayda var. Tarihi dokuya zarar vermeyen, estetik aksiyon sahnelerinin yer alması da 140 dakika gibi uzun bir süreye sahip olan filme hareket katıyor. Eğer Amerikan veya İngiliz casusluk temalı dönem filmlerine meraklıysanız, The Age of Shadows filminin, onlardan hiç aşağı kalır yanı olmadığını da belirtelim. 

Twitter.com/mugeibrikci