Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Telekinetik güçleri olan liseliler

Telekinetik güçleri olan liseliler
Üye: Ömür Gedik Gençlerin önce eğlence sonra karmaşayla dolu karanlık ve hazin öyküsünü anlatan bu mockumentary (belgesel izlenimi veren kurgusal film) özellikle son 15 dakikasındaki müthiş görsel efektlerle izleyenleri koltuklarına yapıştırıyor. Filmi, ‘Stabbing at Leia’s 22nd Birthday’in 10 milyon kezin üzerinde görüntülenmesiyle internet ortamında sansasyon yaratmış olan Josh Trank yönetiyor.

 

Doğaüstü’den aklımda kalan en dramatik an, odasında masasının başında oturan gencin ayyaş babasından yediği o feci tokat. Öyle bir tokat ki, beklenmedik bir anda geliyor ve Andrew’un oturduğu sandalyeden yere düşmesine neden oluyor. Andrew’la ilgili en belirgin detayımız da bu aslında. Çekingenliğini, okulda geri planda kalışını ve hasta yatağındaki annesini de saymak lazım tabii. Filmin ilerleyen dakikalarında eline süper güçler geçtiğinde neler yapacağını bunlardan kestirin diyor bir yerde yönetmen.

 

Doğaüstü’de her şey Andrew’un eline aldığı amatör kamerayla çekimlere başlamasıyla bize aktarılıyor. İzlediğimiz bir tür mockumentary; el kamerasıyla çekilmiş, gerçek süsü verilen sahte bir belgesel yani. Blair Cadısı’ndan sonra meşhur olan, Cloverfield ve Paranormal Activity ile devam eden tür de diyebiliriz. Blair Cadısı’ndan sonra sıkça denenen bu yaklaşım genç sinema izleyicisi için her zaman çekici oldu. Hele bir de hakkı verilirse, yaratıcı olaylarla süslenirse tadından yenmiyor. 

 

Üç liseli genç; yazının başında da değindiğim sorunlu aile hayatı yüzünden girdiği ruhsal bunalımdan kurtulmak, nefes almak için her gördüğünü kamerasına kaydeden Andrew (Dane DeHaan), kuzeni Matt (Alex Russell) ve arkadaşları Steve (Michael B. Jordan) bir çukurda karşılarına çıkan bir kristalden süper güçler ediniyorlar. Zaman içinde uçmayı öğrenen, düşünce gücüyle eşyaları hareket ettirebilen bu gençler telekinetik güçlerini önce eğlenmek için kullanıyorlar. Ki bu durum değme komedi filminden daha eğlenceli sahnelere gebe. Özellikle markette ve otoparkta olan bitenden habersiz halkın üzerinde denedikleri güçler, kahkaha dolu olaylara yol açıyor. Kızların eteklerini uçurmak pek çok liselinin hayalidir; bizimkiler için gerçek ve eğlence oluyor.

 

Ne var ki bu eğlencenin sonrası karanlık. Gençler güçlerini kötüye kullanmamak için kurallar koyuyorlar. Ama Andrew kontrol edemediği öfkesi nedeniyle zamanla gücünün karanlık yönüyle yüzleşiyor ve olaylar kontrolden çıkmaya başlıyor. Eğlenceli ve kahkahayla başlayan hikâye bir anda diğer tarafa geçiyor, hüzünlü ve ürkütücü bir hal alıyor. Hem komedi hem dram hem de gerilimin aynı yerde başarıyla harmanlanmış olması filmin en can alıcı özelliklerinden. 

 

Doğaüstü’nün görüntü kalitesi bir el kamerasıyla çekilenlerden çok daha yüksek. Bu anlamda olan biteni, bize dendiği gibi amatör el kamerasından izliyor olduğumuza inanmak güç. Ama film, bu kandırmacayı göz ardı etmemizi sağlayacak kadar etkileyici görüntülerle geliyor. Özellikle de hikâyenin sertleştiği ve karanlığa büründüğü ikinci yarı, görsellik ve efektler açısından son derece yüksekte. Filmin en zayıf halkası senaryosu ve draması kuşkusuz. Andrew’un tüm uyuşmazlıkları ve öfkesi ailesine dayandırılmış. Tüm hikâye ağırlıklı olarak yazının başında da değindiğim o tokat sahnesine yaslandırılıyor ki bu da son derece yetersiz kalmakta. Derinlemesine bir karakter incelemesi yapamayan filmin çekici yanı tabii ki yaratıcılığı ve görselliği. Çocukların kullandığı süper güçlerin sonuçları izleyicinin ağzını açık bırakacak düzeyde. Ve de son derece eğlenceli. 

 

Birinci ağızdan anlatılan filmlerin amacı izleyici ve o karakter arasındaki engeli kaldırmak, onları birbirlerine daha da yaklaştırmaktır. Bu tür filmleri tanınmış oyuncularla çekmek büyük hata olur. Doğaüstü’de de başroldeki oyuncuların bilinen yüzler olmamaları, elbette ki filmin el kamerasıyla çekilen belgesel havasına katkıda bulunuyor. 12 milyon dolara mal olan ve dünya çapındaki hasılatı 200 milyon dolara yaklaşan Doğaüstü, dramasıyla olmasa da yaratıcılığı ve görüntüleriyle 12’den vuran bir film. 27 yaşındaki yönetmen Josh Tank ilk işinde şeytanın bacağını kırmış diyebiliriz. Bilimkurgu, aksiyon, mockumentary sevenler, yaratıcı ve eğlenceli anti kahraman filmlerinden hoşlananlar ve özellikle gençler kaçırmasın.

 

 

Ömür Gedik

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter