Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

T2 Trainspotting

T2 Trainspotting
(7.0/10)
Yazar: Furkan Erkan

20 yıl sonra yeniden İskoçya’dayız. Edinburgh ve hafızalarımızda daha çok yer etmiş Glasgow sokaklarında artık her şey değişmiştir. Ama hala o civarlarda baki kalan tek şey var: ‘’Geçmiş’’. İşte geçmişteki tüm o  dostluk, büyük kazık, eski defterler Renton ve diğer üç dostu yeniden karşımıza getiriyor.


90’lı yılların kült filmlerinden biri olan Trainspotting, özellikle modern topluma dair getirdiği sivri eleştirileriyle öne çıkmıştı. Baudrillard’ın tüketim toplumu modeline ilişkin özellikler neredeyse filmin her sahnesinde ve karakterinde vücüt buluyordu. Renton’ın ‘choose life’ monologu, Spud’ın iş görüşmesi, Begbie’nin amaçsız şiddeti ve Sick Boy’un popüler kültür referansları bazında mütemadiyen oklar tüketim toplumuna fırlatılıyordu. Filmin kendi içinde bunu iyi bir şekilde kotardığı da aşikardı ancak sonrasındaki pazarlama (franchise) faktörü devreye girdiğinde Trainspotting de bir nevi kendi ayağına sıkmış oldu. Adidas marka spor ayakkabılar, Iggy Pop albümleri derken şu an Edinburgh’de Spud Cafe gibi karakterlerin isimleri geçtiği mekanlar bulmak bile mümkün. Ama her şeye rağmen Trainspotting, 90’lı yılların gençlik stilini çok iyi yansıtıyordu. Her ne kadar özendirdiği unsurlar arasında uyuşturucu, hırsızlık ve seks olsa da;  dostluğa, zamanın ruhuna ve ortak kültürlere atıf yapmaktan da kaçınmıyordu.


İşte bu ikinci film (Irvine Welsh’in ‘’Porno’’ romanından uyarlama) ilk filmdeki geçmişin peşinden gidiyor. Bu durum o kadar çok hissediliyor ve Danny Boyle tarafından da vurgulanıyor ki sanki izlediğimiz devam filmi değil de yeni bir Trainspotting remake’i gibi. Hali hazırda belli ki Boyle da tipik bir devam filmi yapmak istememiş gibi gözüküyor. Bunun için de ilk filmden akılda kalan anları devam filmindeki kimi sahnelerle aynı kurguda birleştiriyor (Dutch açılar da cabası) ya da bütün motivasyonları geçmişte yaşananlar üzerine kuruyor. Öyle olunca da T2 Trainspotting, ilk filmin tutkunlarına özel gülümseten anlarla ve karakterlere dair bilinmeyen detaylarla süslü iyi çekilmiş bir Vimeo videosuna benziyor. Ama dramatik yapı her ne kadar geçmişten beslendiğini belli etse de bu durumu seyircinin lehine çevirmeyi başarıyor. Çünkü geçmişte yaşananlar karakterlerin derinliklerini de yansıtması açısından ilk filme göre daha olgun bir tarz yakalıyor. Bilhassa ilk filmde çok fazla tanıma fırsatı yakalayamadığımız Spud, bu doğrultuda filmin resmen kilit unsuru oluyor. Ewen Bremner, net bir şekilde ilk filmdekindendaha kalburüstü bir performans sergiliyor. Hatta kariyerinin en iyisi de diyebiliriz. Ayrıca budevam filminin yer yer sistem eleştirisine soyunduğu sahneler de yok değil. Renton’ın güncellenmiş ‘’Choose Life’’ tiradı ya da Spud’ın yüksek katlı binalarda yaşaması gibi.


Ülkemizde bir ara vizyona girmeyeceği söylentilerinden sonra Mayıs ayında vizyona giren T2 Trainspotting, BirFilm etiketiyle şimdi raflarda. İlk filmin tutkunları gibi onu henüz izlememiş sinemaseverleri de kavramakta zorlanmayan T2: Trainspotting, yer yer kahkahalara boğan yer yer de hüzünlendiren keyifli bir nostalji. Bunu da performanslar ve sinematografiden ziyade Danny Boyle’un dinamik yönetmenliği, John Hodge’un bir an bile aksamayan senaryosu ve Jon Harris’in kıvrak kurgusuna borçlu bana kalırsa. İlk film kadar vurucu değil ama izledikten sonra sizde bırakacağı birtakım duygular da uzun süre yanınızdan ayrılmayacaktır büyük ihtimal. Son olarak en iyi film soundtracklerinin olduğu listelerde istisnasız ilk sıralarda olan Trainspotting’in bu ikinci filmdeki parçaları da gayet enfes.


 

Filmi izledikten sonra bu kafası kıyak evrende biraz daha dolaşmak isteyenler DVD’deki ekstra seçenekleri es geçmesinler. Örneğin  silinmiş sahnelerde Renton’ın 20 yıldır neler yaptığını ya da Begbie’nin hapishaneden firar ettikten sonraki yaşadıklarını görüp kafadaki soru işaretlerini kaldırırken yine bu koca 20 yılda Trainspotting evreninin nasıl inşa edildiğine dair Danny Boyle ve filmin oyuncularından fikir alabilirler. Seçenekler arasında devam filmini bir de Boyle ve Hodge’un yorumlarıyla izleme ve ‘’Bağımlılık Yerine Mutluluk Hormonunu Seçmek’’ belgeseli gibi detaylar da mevcut. 

 

twitter.com/SinefilinBiri

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter