Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

ŞİMDİ DVD’DE: MOONLIGHT

ŞİMDİ DVD’DE: MOONLIGHT
(9.4/10)
Yazar: Furkan Erkan

Hani bazen filmleri incelerken teknik detaylardan ya da kullanılan kıvrak hamlelerden bahsediyoruz ya. Finaldeki akla hayale gelmeyecek ters köşeler, kamera açılarıyla desteklenen karakterin psikolojik derinliğine dair ipuçları, muhteşem bir görüntü çalışmasıyla oluşturulmuş atmosfer ya da meselesini büyük sözlerle yüksek perdeden ilan eden kanaat önderi senaryolar… İşte Barry Jenkins’in bu seneki Akademi Ödülleri’nde ‘’En İyi Film’’, ‘’En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu’’ oscarlarını kucaklayan filmi Moonlight, bu nitelikler olmadan da nasıl iyi bir film yapılacağını hatta çok iyi bir film yapılacağını kanıtlıyor. Siyahi bir bireyin kimlik arayışını, büyüme öyküsünü ve tam manasıyla hayatla olan mücadelesini ajitasyona kaymadan, didaktikleşmeden, meselenin altını kalın çizgilerle çizmeden gösterişten uzak bir şekilde anlatıyor bizlere Jenkins. 

 

Ana karakterimiz Chiron’ın hikayesini 3 ayrı evrede geçen bir izlekte takip ediyoruz. İlk bölüm olan ‘’Little’’da (Çocukluk) Chiron’ın hayatında geçirmesi muhtemel dönüm noktalarını izliyoruz. Uyuşturucu satıcısı Juan ile tanışması gibi. Onu babası yerine koyması ve ‘’Bir noktada kim olduğuna karar vermelisin ve bu kararı başkalarının sana verdirtmesine izin vermemelisin. ‘’ öğüdü Chiron’ın yaşadığı kimlik bunalımında içe dönük kararlar almasını sağlıyor. Akabinde etrafında hep şiddet ve sevgisizliği gören, annesinden göremediği ebeveynliği Juan’ın eşi Teresa’da görmesiyle de bir anlamda onu annesi belliyor. Bu süreç 2.bölüm olan ‘’Chiron’’da (Ergenlik) da devam ediyor. Annesinin uyuşturucu bağımlısı olması ve onun evladına karşı kayıtsız davranması doğrultusunda Chiron hayata dair kararları kendisi alıyor ve ayaklarının üstünde durabiliyor ama hala kimlik arayışındaki yolculuğunu tamamlamış değil. Farklı biri olmanın getirdiği zorlukları da okuldaki zorba arkadaşlarının itip kakmaları ve etrafının ona mütemadiyen gerçek bir erkek gibi davranması için yaptığı tacizlerle sert bir şekilde deneyimliyor. Tüm bunlar olurken de çocukluk arkadaşı Kevin ile cinsel yönelimlerine dair bir kırılma yaşıyor ve son bölüm olan ‘’Black’’e (Yetişkinlik) geçtiğimizde ise Chiron’ı tamamen tüm o içe kapanıklığından, çocuksu masumiyetinden eser kalmamış bir şekilde görüyoruz. Juan gibi kaslı bir fiziği var ve uyuşturucu satıyor. Ancak uzun yıllardan sonra Kevin ile karşılaştığında görüyoruz ki tüm o sert yapısından ve erkeklik hallerinin altında çocukluktan kalan ufak bir vuslat hasreti ya da küçük bir yaşanmışlık hissiyatı da belirebiliyor. 

 

Film boyunca Barry Jenkins’in hikaye anlatımı ve yönetmenliğindeki titizliği bilhassa Kevin ve Chiron’ın birlikte olduğu sahnelerde görmek mümkün. Tam da bu sahnelerde Chiron’ın cinsel kimlik arayışının izlerini sürüyoruz. Örneğin bir sahnede Chiron rüyasında Kevin’ı başka bir kızla sevişirken görünüyor ve rüyadan uyanırken bir kabus görmüşçesine yataktan sıçrıyor. Bir başka sahnede de (kuşkusuz filmin en unutulmaz sahnelerinden) Kevin, zorba arkadaşları tarafından ‘’gey’’ olarak anılmamak için Chiron’ı yumruklamak zorunda bırakılıyor ama ona daha fazla zarar vermemek için de Chiron’a yerinde kalmasını söylüyor. Chiron ise Kevin’dan hiçbir şekilde vazçgeçmediğini, onu bırakmayacağını direnerek gösteriyor. Her bir yumrukta belki canı çok yanıyor ama o da kendisi gibi Kevin’ın küçük düşmesini istemediği için, onun incinmemesi için yapıyor bunu. 

 

Moonlight’ın sinema tarihine Juan’ın Chiron’a yüzmeyi öğrettiği sahne ya da annesinin küçük Chiron’a bağırdığı gibi birçok unutulmaz an bırakacağı kesin. Filmi özel kılan yanıysa eşcinsellerin hayat içerisindeki tutunma çabasını uyuşturucu, çeteler ve silahların kol gezdiği Amerikan alt kültüründe varolmaya çalışan siyahlarla anlatması belki de. Ve şu detay da önemli aslında. City of God gibi mahallenin sokaklarını, şehirdeki gece hayatını daha da karamsar bir atmosfer içerisine almak adına daha düşük kontrastlı çamur renklerle çalışmak yerine canlı ve sıcak renk paletinden oluşan bir sinematografiyi tercih etmiş Barry Jenkins. Bunun yanında fondaki müziklerin ahengi ve Chiron’ın yaşadığı mahallenin alt kültürünü daha iyi yansıtan ekseriyetle hip hop parçaların (yeni versiyonu R&B) yer aldığı soundtrack de Chiron’ın dünyasını tanımamızda yardımcı oluyor. Bu konuda da James Laxton (görüntü yönetmeni) ve Nicholas Britell’e (müzikler) şapka çıkarmak düşüyor.

 

Ve tabii ki de oyuncular… Mahershala Ali’nin kısa ama etkili sahnelerinde gösterdiği oyunu, Oscar’da aldığı ödülünün haklılığını çok net bir şekilde yansıtıyor. Keza Chiron’ın annesinde Naomie Harris’in performansı da hafızalara kazınıyor. Ama en özel performanslar kuşkusuz Chiron ve Kevin’da. Chiron’ın hayatının üç evresindeki 3 farklı Chiron’ı canlandıran sırasıyla çocukluğundaki Alex R. Hibbert, (özellikle içine kapanıklığının etkisiyle gözleriyle oynaması) ergenliğindeki Ashton Sanders ve yetişkinliğindeki Trevante Rhodes da hem fiziksel benzerlik hem de gerçekten karakterleri rol yapmadan bizzat onlara bürünmeleri açısından çok çok başarılılar. Kevin’ı ergenliğinde canlandıran Jharel Jerrome ve  yetişkinliğindeki Andre Holland için de aynı yorumlarda bulunabiliriz. 

 

Yarım kalmış bir aşk hikayesinin peliküle döküldüğü en özel filmlerden biri Moonlight. Uyarlandığı oyunu bir tarafa bırakırsak kendi içerisinde çok özel diyaloglara, nakış gibi işlenmiş yalın bir senaryoya sahip ve tabii ki incelikle kotarılmış bir yönetmenliğe. Biraz olsun ön yargılarınızdan uzaklaşmak ya da farklı bir aşk hikayesinin kurnaz sinemasal hamlelerine başvurulmadan birtakım katmanlarla da özel bir hale getirilebileceğini görmek adına filmi izlemenizi salık veriyorum.

 

https://twitter.com/SinefilinBiri
Etiketler: moonlight

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter