Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

ŞİMDİ DVD’DE: MANCHESTER BY THE SEA!

ŞİMDİ DVD’DE: MANCHESTER BY THE SEA!
(8.3/10)
Yazar: Furkan Erkan

Kenneth Lonergan’ın yeni filmi Manchester by the Sea (Yaşamın Kıyısında), senaryosundaki etkileyici diyalogları ve iyi gözlemlenerek yazılmış karakterleriyle, yas filmleri arasında önemli bir konuma yerleşirken özellikle de Casey Affleck’in yalın performansıyla daha da öne çıkıyor. 

 

Lee Chandler, kendi halinde bir apartman görevlisidir. Gün boyunca apartman sakinlerinin tesisat, temizlik gibi angarya işlerini halleden Chandler, çevresiyle de epey geçimsizdir. Bir gün abisi Joe’nun ölümü üzerine doğup büyüdüğü Manchester’daki bir kıyı kasabasına yerleşir ve orada başına gelen hazin bir olayı, eski eşi Randi ile olan trajedisi ve yeğeni Patrick’in vasisi olma sorumluluğuyla yüzleşmesini izliyoruz filmde. 

Filmin konusuna baktığımızda, Chandler’ın yeğeninin vasisi olmasıyla birlikte geçmişindeki acıları, onunla beraber atlatabileceğini, Patrick’in topluma kazandırılabileceğini ya da Lee Chandler’ın bu yolculukta kendini keşfedebileceğini düşünüyoruz. Bilakis buradaki tüm karakterler, acıyı geçmişiyle de bir an bile bağını koparmadan yaşıyor. Üstelik böylesine yürek burkan bir hikaye, hiçbir şekilde sömürüden mahal vermeden seyirciye aksettiriliyor. Uzatılmadan, büyük laflar etmeden, lüzumsuz bir ağırlık yüklemekten imtina ediliyor. Evet belki aralarda o meşhur Albino parçası Adagio’nun çalındığı sahnelerde, parçanın da etkisiyle gözyaşlarına hakim olmakta zorlanıyorsunuz fakat böyle insani bir hikaye anlatılırken de yedinci sanatın bütün olanaklarından yararlanılması gerektiği kanısındayım. Ek olarak Adagio, bu filmde yerli melodramlarımızdaki gibi acının ya da gözyaşlarının birden ayyuka çıktığı anlarda boy göstermiyor. Aksine o trajik olayların arkasında yumuşak bir fon sadece. Zira o sahneleri izlemeye inanın bir yerden sonra yürek dayanmıyor!

 

Yurtdışında gösterildiği festivallerde de hem eleştirmenlerden hem de seyircisinden tam not alan Manchester by the Sea, Casey Affleck’in muhteşem performansıyla da yükseldikçe yükselen bir film aynı zamanda. Öyle ki Casey Affleck, Lee Chandler üzerinde kurduğu kompozisyon doğrultusunda adeta gözleriyle oynuyor. Karakterin çaresiz düştüğü durumlarda, o an hiçbir şey yapamamanın basiretsizliğini o kadar yalın bir şekilde gösteriyor ki Lee Chandler, bir film karakterinden gerçek bir karaktere doğru evrilebiliyor. Ayrıca Casey Affleck’in oyunculuğunun yanı sıra senaryoda, Lee Chandler’ın karmaşık psikolojisini ve halet-i ruhiyesini daha iyi çözümleyebildiğimiz/okuduğumuz kesitler mevcut. Buna en iyi örnek bana kalırsa, Lee ve Randi’nin sokakta karşılaştıkları sahne diyebilirim. O sahnede ikisi de kem küm ederek, arada bir yutkunarak, yani kısacası çok az diyalogla birbirlerine olan pişmanlıklarını, yaşanmışlıklarını kendilerine yeniden hatırlatıyorlar. İkisinin de bir yerde tutulup kaldığı ve hıçkırıklarla anlatmakta zorlandıkları o sahne, Affleck ve Michelle Williams’ın ders verilesi performanslarıyla da hem kalbinize hem de aklınıza çivi gibi çakılıyor! Belki çivi gibi değil ama en azından minik bir tortu dahi aklınıza yer ediniyor. Böylece Manchester by the Sea, hem sinemasının, hem senaryo bileşenlerinin ve bu sahneyle birlikte duygusunun da güçlü olduğunu kanıtlamış oluyor.

 

Manchester by the Sea gibi bir filmin önemi bana kalırsa, hikayesini tamamen yalın ve karakterleri de olduğu gibi anlatması. Misal Patrick, babasının ölümünden sonra ani çıkışlar ya da patlamalar yaşamıyor. Günlerce hüngür hüngür ağlamıyor. Acısını avutabilmek ya da avutarak unutmak adına arkadaşlarıyla vakit geçiriyor. Bir rock grubunda çalıyor ya da iki kız arkadaşıyla sevişiyor. Ve bunlar filmin akışı içerisinde ilerleyip gidiyor. Patrick gibi tüm karakterlerin bu kadar doğal olması, oyuncuların iyi yazılmış diyaloglarında saklı. Çok öyle iniş çıkışlar da yok karakterlerde. Tamamen mutlu da değiller üzgün de… Tıpkı hayat gibi. 

 

twitter.com/SinefilinBiri

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Salvatore Schirmo: "İtalyan sineması...

Fırat Sayıcı

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç değil ...

Filiz Kuka: “Filmde ölüm bir amaç  değil ...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter