Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Sherlock musun mübarek!

Sherlock musun mübarek!
(5.0/10)
Üye: Murat Kızılca
O gün Credit International Bankasının güvenlik kodlarının yenileneceği gündür. Bankanın kapanmasına yakın başlayan işlem sırasında sadece iki dakikalığına bütün güvenlik sistemi devre dışı kalır.

Güvenlik sisteminin çalışmadığı esnada bankaya üç soyguncu girer. Kıyafetlerinden kullandıkları aletlere kadar fazlasıyla profesyonel bir görüntü çizen soyguncular bankada yalnız değildir. Her şeyleriyle üçlünün tam zıttı görüntüdeki ‘redneck’ tabir edilen güneyli iki acemi de bankayı soymaya gelmiştir. Ortalık bir anda karışır, çıkan silahlı çatışmada bir müşteri ölür.



Obsesif ve hiperaktif kişiliğiyle dikkat çeken Tripp isimli bir başka müşteri soyguncuları ateşkese ikna eder. Onun önerisiyle bankayı beraber soymaya karar verirler ve aralarında adil bir paylaşım yaparlar. Profesyonel üçlümüz kasayı alırken acemi ikiliye ATM’ler kalır. Bütün rehineleri bir odaya kilitleyen soyguncular görev bölgelerine dağılıp işlerini görmeye başlar. Yerinde duramayan Tripp bir şeylerin ters gittiğinden şüphelenmektedir. Bunun sadece bir banka soygunu olmadığını kavraması uzun sürmez. Ama ne olduğunu bulabilmesi için biraz dedektiflik yapması gerekmektedir.



Türler arasında gidip gelen Çifte Soygun aslında biraz da yönetmen Rob Minkoff’un filmografisi ile benzerlik gösteriyor. Minkoff’un yönettiği filmlere baktığımızda Aslan Kral, Küçük Kardeşim (Stuart Little), Küçük Kardeşim 2, Yasak Krallık ve Perili Köşk gibi farklı zevklere hitap eden örneklere rastlarız. Çifte Soygun’un yapmak istediği de biraz buna benziyor: farklı türlerden keyif alan daha geniş bir seyirci topluluğunu eğlendirebilmek.



Ocean’s Eleven tadında bir soygun filmiymiş gibi başlayan Çifte Soygun, acemi soyguncuların katkısıyla rotayı komediye doğru kırıyor. Tripp’in ortaya çıkıp aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığını ispatlamaya girişmesi ve bankadakilerin birer birer ölmeye başlaması ile bir anda soygunu ikinci plana itiyor ve ‘katil kim’ sorusunu merkeze alarak Agatha Christie romanlarından birine dönüşüyor.



Patrick Dempsey canlandırdığı Tripp karakterini Hercule Poirot ve Sherlock Holmes arasında bir yerlere oturtmaya çalışmış. Filmde sürekliliği olan tek rol de onunki zaten. Her şey biraz Dempsey’nin performansı üzerine kurulmuş ve Dempsey bu yükün altından başarıyla kalkmış. Vezne görevlisi Kaitlin rolündeki Ashley Judd bir hayli geri planda kalmış. Filme çok fazla katkısı olduğunu söylemek mümkün değil. Bu arada 1968 doğumlu Judd bildiğin yaşlı teyzeye dönmüş, şaşırdım.



Tripp dışındaki diğer bütün karakterler yeterli zaman alamadıkları için iki boyutlu kalmışlar. Kıyafet, fiziksel görünüş, şive ya da diyaloglarla etiketlendiklerinden hayatın içinden, kanlı canlı olmaktan ziyade karikatürize tiplere dönüşmüşler. Örneğin profesyonel soygunculara bakalım; İngiliz aksanlı Gates, siyahi Darrien ve Yahudi Weinstein. Temel fıkraları gibi değil mi?


Acemi soyguncular rolünde Tim Blake Nelson ve Pruitt Taylor Vince filmin komedi yükünü başarıyla sırtlanmışlar. Coen kardeşlerin herhangi bir filminden fırlamış gibi görünen ikiliden Nelson’ı zaten daha önce Nerdesin Be Birader? (2000)’de benzer bir rolde izlemiştik.



Çifte Soygun her şeyden önce bir komedi filmi. Bir ara Olağan Şüpheliler’e benzeyecekmiş gibi yapmasına bakmayın. Tek derdi seyirciyi eğlendirebilmek ve bunda da başarılı olduğunu söylemek lazım. Eğer hiç kafamı yormadan sadece gülüp eğlenmek istiyorum diyorsanız, Çifte Soygun uygun bir seçim olacaktır.

 

Murat Kızılca

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter