Popüler Sinema

Güzelim animasyon “Persepolis”in Oscar adayı yönetmenleri Marjane Satrapi ve Vincent Paronnaud, beş yıl gibi uzun bir aradan sonra “Azrail'i Beklerken” (Poulet Aux Prunes - Chicken With Plums) ile geri döndüler. Keşke bu ikili artık bu kadar ara vermese, hep üretse... Marjane Satrapi’nin, dayısını anlattığı çizgi romanından uyarlanan film, İran'ı, Hazreti Süleyman'ı, Azrail'i, aşkı, müziği, hüznü, gülümseyi ve bir parça da siyaseti (arada elbette animeyi) katıyor öyküsüne... Fantastik ile melankoliyi harmanlayan, iç içe geçen yan öyküler ile ana hikayeye masalsı bir hava katan film, İstanbul Film Festivali'nin ardından sekiz kopyayla sinemaseverlerle buluştu.

Azrail'i Beklerken'in başrollerinde Mathieu Amalric, Edouard Baer, Golshifteh Farahani, Eric Caravaca ve Maria De Medeiros var. Bunun dışında Marcello Mastroianni ve Catherine Deneuve çiftinin kızı Chiara Mastroianni, çift rol kuşanan Jamel Debbouze ve güzel ablamız Isabella Rossellini de yan karakterleri sırtlıyorlar.

Dünyanın en büyük keman virtüözü Nasser-Ali Khan'ın, ustasından hediye kemanı kırılır ve artık “Kemanımla sana bir ses verebilseydim eğer...” diyemeyen adam, hayattan soğur. O, ölmeye karar vermiştir, çeşitli intihar metodlarını düşünür ve hepsinden sırasıyla vazgeçer. Nasser, aç ve susuz Azrail'i bekleyecektir. Yaşamak, düşünmek ve geçmişe dönmek için sekiz günü vardır. Çocukluktan, gençliğine, ilk aşkından, mutsuz evliliğine, 'sigara ruhun gıdasıdır' diyen dominant annesi Parvine ve idiealist kardeşi Abdi'den, kendi yavrularının (Lili ve Cyrus) geleceğine her şey ortaya dökülür, perde kalkmış, hayal gerçeğe dönüşmüştür. Aslında hiçbir şey göründüğü gibi değildir, öğretmenlik yapan karısı Faringuisse, bedbaht ve sert değil, Nasser'a delicesine aşıktır, hayatı umursamaz görünen velet Cyrus, babası için geceleri dua edendir, kırılgan Lili'nin, karamsar ve karanlık bir yanı da vardır. Ve her şeyden önemli olan biricik şey, ilk aşkı İran'dır (Irâne), ona kavuşamayınca, keman derman olmuştur, o kadar... 

Alper Turgut