Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Sesin ve gecenin böldüğü hayatlar

Sesin ve gecenin böldüğü hayatlar
(5.8/10)
Üye: Banu Bozdemir
Ahmet Ümit ‘in aynı adlı romanından uyarlanmış bir film Bir Ses Böler Geceyi. Uyarlamaların kesinlikle romanla anılmasına ihtiyaç var. Çünkü romanların ayrıntısı bazen filmde hafif bir izdüşüm gibi kalakalır. Filmin çok dingin, sakin bir anlatımı var tabii bunun yanında satır aralarında kalmış ve filme yansımamış, o yüzden izleyeni bir adım ileriye taşımayacak ayrıntılar gizli. Örneğin filmin baş karakteri Süha’nın bir araştırma görevlisi olduğunu ve terk edilmiş gibi duran Alevi köyüne gittiğini anlamıyoruz, çünkü biz onu geri dönüşlerle anlatılmaya çalışan hayatında devrimci bir öğrenci olarak görüyoruz. Sonrası biraz kayıp!

 

Sonuçta filmden anladığımız kadarıyla zaten romanın kendisi çetrefilli! Ve birçok meseleye dalıyor. Seksenlere eğilince ister istemez sağ-sol çatışmasına da değiniyor ve hayallerin ortasına bir gerçeklik bombası atıyor. Her şey bir anda patlıyor, hayaller un ufak oluyor. 

Filmin handikaplarından biri de aslında başarılı bir görüntü yönetimi olmasına rağmen filmin fazlasıyla söze yaslanması. Bazen bırakmak lazım, görüntüler her şeyi halletsin istiyor insan ama olmuyor. Filmin iki ana katmanı var. Filmin Alevi kanadını anlatan tarafı hem derin bir sorgulama, hem eleştiri hem de mistisizm barındırıyor. Süha bu törene bir şekilde tanık oluyor ve orada gördüklerinden kendi yaşamını sorgulamaya başlıyor. Aslında filmin her döneme, her inanca ve onun getirdiklerine eleştirisi var ama bunu yaparken izlediği yöntem biraz didaktik ve dağınık kalıyor. Yani yönetmen Ersan Arsever bir fikir filmini bize empoze etmeye çalışırken zamanı dikkatli kullanamıyor ve o yüzden bazı yerlerde sarkmalar yaşıyoruz. 

 

Ölüm ve yaşam, özellikle de ölüm ve bunun algılanışı üzerine cesur bir gidiş yapıyor ve her kültüre ait hoşgörü seviyesini sorguluyor. Bu anlamda farklı duyguları buluşturan bir film diyebiliriz ama gerilim unsuru biraz arka planda kalıyor. Film biraz da herkesin durduğu yeri sorguluyor ve bakış açılarından gerçeğe uzanan aynılıklar olabileceğini savunuyor. 

Filmin oyunculukları maalesef çok başarılı değil. Cem Davran komediye dayalı oyunculuğu son projelerde drama çeviriyor ama ne yazık ki ‘aynılıktan’ kurtulamıyor. Belki de bu durumlarda yeni yüzleri tercih etmek daha isabetli olacak, çünkü inandırıcılık sorunu yaşanıyor. Merve Dizdar’ın iki karaktere hayat vermesi ve Süha karakterinin ‘ama bu Demet’ diyerek durumu açıklaması filmde birbirinin yerine konma durumuna denk düşüyor ve insanın ılımlılık derecesini sorguluyor. Onun dışında Merve Dizdar’ın yanı sıra Gün Koper’in iyi olduğunu söylemek mümkün. 

 

Film derdini keşke biraz daha tasarruflu ve iyi oyunculuklarla anlatabilseydi. Ama fikir filmi olma iddiasıyla yola çıktıysa eğer bunu da daha açıklayıcı yapıyor olması gerekti… Sonuçta anlattığım problemler giderildiğinde keyifle ve düşünülerek izlenecek bir film olabilir… 


Banu Bozdemir

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter