Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

SEÇİM Mİ, KADER Mİ?

SEÇİM Mİ, KADER Mİ?
Yazar: Seza Köreken Yalçınkaya

Black Mirror 2011 yılından beri yayınlanan, kült diziler arasında değerlendirilen, teknoloji ve insan ilişkisini sıra dışı şekilde ele alan bir Netflix dizisi. Temmuz 2018’de ilk Black Mirror filminin fragmanı yayınlandı. Dikkat çeken nokta filmin interaktif olacağıydı. Aralık 2018’de yayınlanan film beş farklı sona sahip ve hangi sona hangi yollarla ilerleyeceğine izleyici karar veriyor.

 

İzleyiciyi pasif durumdan aktif duruma geçirip filmin içine katmak birçok kişinin ilgisini çekti ve bu deneyimi yaşamak istedi. Bu noktada izleyici kendisine verilen imkandan memnun kalmış gibi görünmüyor. Kimi izleyici filmdeki seçimlere dahil olurken yabancılaştığından kimisi de yanlış bir seçimde filmin başa sarmasından dolayı yapımı yetersiz buluyor. İki şeye dikkat edilmeli bunlardan ilki izleyici karakteri kendisi gibi düşünmeyip karakteri kendi bağlamında düşünerek seçimler yapmalı. İkincisi de film kader bağlamında düşünüldüğünde mantıklı hale gelebiliyor. 

 

Aristotales’in “özgür iradenin illüzyonu” kavramı filmin tamamına işlenmiş. Farklı seçimler aynı sonuca götürebilir bu da kaderdir. İzleyicinin seçimlerle yönlendirdiğini sanması ise özgür irade illüzyonudur. Filmdeki farklı seçimlerin bizi aynı sonuca götürmesi Aristotales’in özgür irade illüzyonu anlayışına bir atıf gibi görülebilir. Aristotales’in kader anlayışına göre farklı seçimler farklı sonuçlar yaratmak zorunda değildir. Aynı şekilde filmin bizi belli noktalara sürüklemesi ve aynı kırılma noktalarına döndürüp farklı seçimler yapmaya zorlaması da Laplace’nin kader algısına bir gönderme gibi duruyor. Laplace Şeytanı olasılık dahilinde gelecekte ne olabileceğini bilen ve bu olasılıklar dahilinde evreni yönlendiren bir varlıktır. Buna evrenin ruhu da denilebilir. Bandersnatch’de evrenin ruhu rolünü izleyici yükleniyor gibi görünse de bu da bir illüzyon çünkü Bandersnatch evreninin ruhunu filmin yapımcıları yaratıyor. Film bir kader döngüsü bağlamında izleyiciyi seçimlerini sorgulatmaya itiyor ve amacına ulaşmış oluyor. Yine Aristotales’e göre seçimleri edimsel olarak yapıyoruz ve bu bizi yine kader kavramına götürüyor. Filmde de seçimleri izleyiciler edimsel olarak yapıyor. Filmin konusu da biçiminden bağımsız değil. Karakter edimsel seçimler yaptığının farkına varıyor ve o noktada dönüşüme uğrayarak olanlara anlam vermeye çalışırken nesne ve idea arasındaki bağlamdan kopuyor. 

 

Film için toplam beş saatlik görüntü kaydedilmiş. Böyle bir yapım için yetersiz gibi görünse de işin maliyeti ve getirisi hesaplandığında daha uzun görüntü kaydetmek şu an için mantıklı görünmüyor. Ayrı bir pazar oluştuğunda görüntü miktarı arttırılabilir ve doğal olarak daha çok sayıda seçim oluşturulabilir. Bu şekilde izleyiciye hitap eden ve izleyiciyi daha fazla dahil eden yapımlar ortaya çıkabilir.

 

Seyirci filmin dramatik kurgusunu elinde tutarken yabancılaşabiliyor. Bu yabancılaşma seçimlere göre izlenebilir hale geldiğinde, bir sahnede de açıkça görülebilir. Dördüncü duvar yıkılırken izleyici yabancılaşıyor ama filmin yapımcıları filme izleyiciyi de dahil ederek daha büyük bir evren kurmuş oluyor. Bu daha büyük evreni düşündüğümüzde izleyici filme yabancılaşmış olsa da büyük evrene dahil olduğundan o evren içerisinde doğal varlık izlenimi uyandırıyor.

 

Gelecekte interaktif filmler yapıldıkça sinema sektöründe yeni bir alan olarak görülecek ve interaktif yapımlar da kendi aralarında yapılarına göre çeşitlere ayrılacak gibi görünüyor. Bandersnatch biçim ve içerik uyumu ve izleyiciyi katma yöntemi olarak (taşıyıcı ortam)  kader bağlamında ele alındığında kültler arasında yerini alabilir.

 

twitter.com/_cheshirekedisi

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter