Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Savaşmak Değil Konuşmak!

Savaşmak Değil Konuşmak!
Kuzey İrlanda sorunu için bir iç savaş durumu demek tam doğru olmaz ama tümüyle yanlış da değil. Kuzey İrlanda Büyük Britanya’nın bir parçası fakat kendi içinde bir bölünmüşlük yaşıyor. Protestanların büyük çoğunluğu Britanya’nın parçası olarak kalmayı istiyor. Katoliklerin kafası ise daha karışık. Serbest İrlanda ile birleşmek isteyen de var, Britanya’da kalmak isteyen de.

Demografik dağılım açısından bakıldığında Protestan kökenliler yüzde 51 ile çoğunluktalar. Katolik kökenlilerin oranı ise yüzde 44. Bugün 1968-1994 arasında IRA ile Britanya arasında süren kanlı savaş durulmuş durumda.  Artık barış var denilebilir sanıyorum.

 

 

“Gölgede Dans” işte bu iç/dış savaşın henüz halâ harlı olduğu ama bitmesine bir yıl kaldığı bir dönemde geçiyor. Ama filmin başlangıç sekansı 1973’e tarihleniyor. İrlandalı bir ailenin evine giriyoruz. Baba, kızı Colette’ten bir paket sigara almasını istiyor. Colette küçük erkek kardeşini rüşvet de vererek bakkala gitmeye ikna ediyor. Ama sokağa çıkan küçük oğlan kendisini bir çatışmanın ortasında buluveriyor ve serseri bir kurşunun hedefi oluyor. Ölen kardeşinden Colette’e derin bir suçluluk duygusu kalıyor.  Film 20 yıl sonrasına atlıyor. Bu kez Colette’i (Andrea Riseborough) elinde şüpheli bir çantayla Londra metrosunda görüyoruz. Colette içinde saatli (ama saati kurulmamış dolayısıyla patlamayacak) bir bomba olduğunu sonradan öğreneceğimiz çantayı bırakıp kaçıyorsa da yakalanıyor. Kendisini sorgulayan Mac (Clive Owen) adlı detektif Colette’i muhbirlik yapmaya ikna ediyor. Colette’in ölen kardeşi yaşlarında bir oğlu var. Onun geleceğini de karartmaktan korkuyor Colette, teklifi bu nedenle kabul ediyor. 

 

 

Evine dönen Colette, IRA elemanlarının ve yine IRA miltanı olan iki erkek kardeşinin kuşkulu bakışları altında hayatını sürdürmeye çalışıyor. Bir yandan IRA’ya açık vermemeye çalışıyor bir yandan da İngliz gizli servisine istihbarat sağlamaya. 

 

 

Belgeselcilikten gelen James Marsh filmin bu ilk bölümlerinde çok başarılı. Gerilimi bir an bile gevşetmiyor. Fakat film ilerleyen süresi içinde aynı yoğunluğu sürdüremiyor. Polisiye gerilimi sosyal ve politik bir bağlam içine oturtmak zaten filmin ilgilendiği bir şey değil. Colette ile Mac arasındaki cinsel gerilim de yeterince işlenmiyor. Colette bir tür Stockholm Sendromu mu yaşıyor? Peki ya Mac? Şefinin dediği gibi Colette’in güzel yüzüne mi vuruluyor? Yeterince ayrıntı yok filmde. Entrikalar, güvenlik birimi içindeki çatışmalar, sürpriz bir başka muhbir vs. de filmin iyi anlatamadığı öğeleri. Ama film yine de iki ateş arasında kalmanın nasıl bir şey olduğunu, iç savaşın bireyler üzerindeki korkunç etkisini hissettirmeyi başarıyor. Akla ister istemez PKK ile devlet arasında kalan Kürt halkı geliyor. Savaşmakla değil, konuşmakla çözülecek bizim sorunumuz da, en azından görünüşe göre İrlanda’da bu başarılmış.     

 



Cüneyt Cebenoyan

 

twitter.com/cuneytcebenoyan

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter