Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

SARMAŞIK- Karmaşık ruhların turnusol kâğıdı

:: Videolar SARMAŞIK- Karmaşık ruhların turnusol kâğıdı
(7.5/10)
Üye: Hüseyin Eken
Türk – Alman ortak yapımı olan film, Kültür Bakanlığının yanı sıra, Antalya Film form ve Fongogo gibi proje destekçilerinden destek alarak çekilmiş. Bu da bütçe açısından filmi şanslı kılmış diyebiliriz. Sonuçta gişe beklentisi olmayan festival ve filmi kategorisindeki yapımların en büyük sorunu da bu zaten.

Gişe Memuru (2010) adlı filmiyle ilk uzun metraj deneyimini yaşayan Tolga Karaçelik,  47. Altın Portakal Film festivalinde aldığı en iyi ilk film ödülüyle dikkatleri üzerine çekmişti. Tam beş yıl sonra, ikinci uzun metrajı ‘SARMAŞIK’  ile başarısının tesadüf olmadığını kanıtladı ve yine Antalya da ödülleri topladı. Bu kez 52. Antalya Film Festivalinde; en iyi film, en iyi yönetmen, en iyi senaryo ve en iyi erkek oyuncu dallarında Altın Portakalı aldı. Gişe Memuru’ndan sonra verdiği uzun arada, yeni filmine çok iyi hazırlanmış olduğu apaçık ortada fakat, bu iki film benzerlikleri ile çok dikkat çekiyor. Sadece Antalya da ödül almaları ve iki filminde senaryosunu yönetmen Tolga Karaçelik’in yazmış olması haliyle benzerliklerin sebebini oluşturuyor. İki film de minimal bir hikâye dokusuna sahip. Dar mekânlarda yaşayan dar ruhların hikâyesi olduğundan mekân daraldıkça ruhlarda daralıyor. İşte zaten başarı da buradan doğuyor. Sadece insan ruhunun derinliklerinde yatan duyguları yansıtarak film yapmak kolay değildir. Diğer bir benzerlik ise, oyuncu seçimi. Popülaritesi düşük, hatta bazılarının hiç tanınmadığı ama gerçekçiliği ustaca karakterlerine yansıtabilen oyuncular yönetmenin her iki filmde de tercihi. İlk filmi Gişe Memuru’nda, yan rollerden birini oynayan “Nadir Sarıbacak”, bu kez başrolde harikalar yaratarak en iyi erkek oyuncu ödülünü de kucakladı.  Aslında bütün oyuncuların performansı çok iyiydi ve kesinlikle ödülü hepsi hak etmiş. Özellikle de, geminin kaptanı “Beybaba” rolüyle usta oyuncu “Osman Alkaş” da, kesinlikle ödüllendirilmeliydi. 


 

Türk – Alman ortak yapımı olan film, Kültür Bakanlığının yanı sıra, Antalya Film form ve  Fongogo gibi proje destekçilerinden destek alarak çekilmiş. Bu da bütçe açısından filmi şanslı kılmış diyebiliriz.  Sonuçta gişe beklentisi olmayan festival ve filmi kategorisindeki yapımların en büyük sorunu da bu zaten. Hem bu destekler, hem de aldığı ödüller, bir sonraki film için Tolga Karaçelik’in elini güçlendirdi diyebiliriz. 


Film, İngiliz şair Samuel Taylor Coleridge’in 1798 yılında yayımlanan Yaşlı Gemici adlı kitabından alınan bir şiirle başlıyor; “Direkler eğik, burnumuz batmış suya / İnsan düşmanının sillesinden kaçar ya / Soluğunu ensesinde duya duya / Ve koşar başını hiç kaldırmadan / Gemi öyle koştu, rüzgâr öyle coştu / Kaçtık güneye hiç durmadan”. Evet , burnu suya batmış insanların dramını anlatıyor film. Az daha itilseler suya düşecek insanlar. Özellikle şiirden yapılan alıntılar, filmin ortasında ve sonunda da devam ediyor. Bir şiir, bir filme bu kadar mı güzel oturtulur demeden geçemiyor insan. Kim bilir belki de, “Tolga Karaçelik” için bu şiir, senaryonun ilham kaynağıydı. 


 

Filmin konusuna gelirsek; Sarmaşık adlı yük gemisi tahliye limanı olan Angola’ya gidecektir. Ancak sefer devam ederken geminin armatörü iflas eder ve ortadan kaybolur. (Tabii, biz filmde ne armatörü, ne de iflas etme hikâyesini görmüyoruz). Gemi Mısır’a geldiğinde armatörün liman parasını ödemediği anlaşılır çünkü geminin üstünde haciz vardır ve liman yetkilileri gemiyi kimsenin uğramadığı demirleme alanına çekerler. Mürettebattan gemiyi olası tehlikelere karşı hareket ettirebilecek az sayıda kişinin kalması gerektiğini de özellikle belirtirler. “Beybaba” diye hitap edilen geminin kaptanı (Osman Alkaş), mutfaktan kamarot Nadir (Hakan Karsak), gemicilerden Alper (Emre Yıldırım) ve Cenk (Nadir Sarıbacak), makineden Kürt (Seyithan Özdemir), usta gemici olarak da İsmail (Kadir Cermik) gemide kalır. Hepsinin kalmayı seçişindeki hikâye başkadır. Sarmaşık bu altı adamın yiyecek ve içecek kıtlığıyla gemide getirdiği 120 günün hikâyesidir. Bunlar düşe kalka yaşadıkları hayat denizinde ıslanmış ve gemide kalmayı tercih eden adamlardır, çünkü ıslak adam yağmurdan korkmaz. Ancak yağmur şiddetini artırırsa ya savaşarak, ya da sabrederek galip gelebilir insan. Ve zor zamanlarda belli olur, insanın meşrebi. İnsan doğasının zorda ve darda kalması elbette ki, değiştirir ruh halini.  Çaresizlik ve isyan kaos doğurur bazen. Ve kaos ortamında iktidar eşitlenir, hükmettikleriyle. Hatta yer bile değiştirebilirler. Çünkü yetkisini kaybetmek istemeyen otorite ya taviz verir, ya da saçmalamaya başlar. Gemide de böyle değişiyor kaptan ile işçiler arasındaki güç dengesi. Yani; altı kişi üzerinden yapılan alegorik bir gönderme.

 

Sarmaşık, olay örgüsünün nakış nakış işlendiği ve temponun ayarında arttırıldığı, ses efektleri ve müziğin ‘cuk’ diye oturduğu bir film. Final mi? Böyle filmlerin finali olmaz, olmamalıdır. Çünkü hayat böyledir.

 

Twitter.com/huseyin_eken

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter