Popüler Sinema

Konu yine bildiğimiz gibi, bütün şehri yıkıp parçalayan ekstrem bir doğa felaketi arbedesinde, ailesini kurtarmaya çalışan bir babanın hikayesini anlatıyor. Tabi bunun dışında, Ray’in ailesiyle de ufak tefek meseleleri var ama California’daki San Andreas fayının birden hareketlenmesiyle, önceden hesaplanmışçasına bu meseleler yavaş yavaş çözülmeye başlıyor. Hatta bu felakette, Ray’in eşi Emma, sevgilisi Danny ile kuracağı hayat konusunda bir takım tüyolar yakalamış oluyor. Yani her ‘Hollywood’ mamulü felaket filmlerinde olduğu gibi bu filmde de bir yıkım bütün şehrin felaketi olurken, başroldeki kahramanın kurtarıcısı oluyor.

9.6’ya varan şiddetteki deprem ve akabinde gelen tsunami sahnelerinde başta görüntü yönetmeni olmak üzere, kurgu ve efektleri (görsel+ses) yapanları tebrik etmek lazım. Yani filmin prodüksiyon kalitesi gerçekten sağlam. Hele ki son yıllarda furyaya dönüşen 3D teknolojisi yapımlar arasında, San Andreas Fayı daha cilalı ve klas duruyor.

Ama aynı şeyi senaryo için söylemek çok zor. Ray’in ailesiyle olan meseleleri yetmezmiş gibi, bir hayli gülünç diyaloglar da mevcut. Yersiz espriler, vıcık vıcık duygusallık ve Z.A.Z filmlerinde görebileceğimiz absürt durumlar gerçekten rahatsız edici. İşin klişe boyutu ise haddinden fazla olmuş. Hatta bu klişeler bir noktadan sonra başka klişeleri doğurmaya başlıyor. Tüm bu hesaplanmış dramatik yapının ısrarla, Amerikan propagandası yapmaya çalıştığı bölümler ise bariz bir şekilde göze batıyor. Final sahnesinde önce bir Amerikalı ailenin, sonra Golden Gate köprüsü üzerinde beliren Amerikan bayrağının hemen ardından da harap olmuş bölgeden gezegenimizin geoit yapısına doğru yapılan zoom-out’lar tabir-i caizse pes dedirtiyor! Yani 114 dakikalık gayet heyecan dolu bir felaket filminde, ‘Yaşasın Amerika’ ‘Amerika, sizi kurtarır’ gibi nidaların bu denli empoze ettirilmesi göze batıyor.
Yine de filmin diğer felaket filmlerinden ayrılan bir niteliği oluyor. Genel olarak felaket filmlerinde insanlar, kendi hayatlarını kurtarmaya çalışırken, etrafındaki yardım bekleyen insanlara da bir dost eli uzatırlar. ‘’Felaketlere, beraber göğüs germek, en büyük yıkımlardan bile korur.’’ gibi bir mesaj insani de olsa kabul edelim biraz inandırıcılıktan uzak kalıyor. Hele ki günümüz dünya standartlarını ve yaşam zihniyetini ele alırsak, komik bence. İşte bu filmde yaşanan felakette herkes sadece kendi canının derdine düşüyor. Birlik ve beraberliğin yerini burada ‘’menfaatçilik’’ alıyor. Ayrıca, finans şirketi binalarının yıkıldığı sahnelerde, akıllara ‘’Fight Club’’ın unutulmaz final sahnesi gelmesi de kaçınılmaz oluyor.

Yaz aylarına girerken, 3D teknolojisinin ilave edildiği yüksek bütçeli yapımlar, sinema salonlarına uğramaya başladı. San Andreas Fayı da bu konuda bayağı bir iddialı! Eğer yukarıda bahsetmiş olduğum senaryo vasıfsızlığına ve klişelere takılmazsanız, hem eğlendiren hem de adrenalin duygularınızı zirve noktasına getiren bir filmle karşı karşıyasınız. İyi seyirler.

*Paul Giamatti’nin hayat verdiği uzman deprem bilimci rolü gayet başarılı. Hatta filmin en iyi performansı diyebiliriz.

*Ah bu klişeler!

Furkan Erkan

Twitter.com/FilmNotlari