Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Pes Etme

Pes Etme
(6.5/10)
Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

Hatırlarsınız geçtiğimiz yılki Altın Küre ödül törenine Carrie Fisher’ın Meryl Streep’e nasihat ettiği “Kırılmış kalbini sanata dönüştür” cümlesi damgasını vurmuştu. Hollywood’un senaryo-yapım makineleri de ABD’de yaşanan terör felaketlerini alıp, hızla vatanseverlik gişesine dönüştürmekten  hiç geri  kalmıyor! 2013 Boston Maratonu’nda yaşanan terör saldırısını merkezine alan 2016 tarihili Patriots Day’den sonra bu sene de Stronger filmi sinema perdesinde arzı endam etti. Ne tesadüftür ki Patriots Day (Kara Gün) filminin populersinema.com’daki eleştirisini de yine ben kaleme almıştım. Ve iliklerine kadar Amerikan milliyetçiği koksa da filmi sinemasal dili ve öyküyü birden çok boyutuyla ele alması açısından beğenmiştim. David Gordon Green yönetmenliğindeki Stronger (Pes Etme) ise terör saldırısının ciddi biçimde mağduru olan tek bir bireyin dramı üzerinden ilerlemeyi tercih eden bir yapım. 

 

Saldırının en yakın tanıklarından biri olan ve iki bacağını birden kaybeden Jeff Bauman’un kendi hikayesini anlattığı Stronger adlı kitaptan John Pollono tarafından senaryolaştırılan film, ele aldığı hikayenin acı gerçekliği ve dramından dolayı 1-0 önde başlıyor. 2013 Boston Maratonu’nun koşucuları arasında yer alan eski sevgilisi Erin’i seyretmeye ve desteklemeye giden Jeff, saldırının onlarca ciddi mağdurundan biri olur ve gözünü hastane odasında açar. Filmin bu noktadan sonrası maraton saldırısını fonuna alarak, terör nedeniyle hayatı altüst olan bir adamın neredeyse sıfırdan başlayarak yaşamla mücadelesine odaklanıyor. Tahmin edilebileceği üzere kaybın ciddi bir inkarı ve “neden ben?” isyanı ile başlayan süreç, hayata yeniden tutunmak için bir amaç arayışıyla devam ederek, baş karakter Jeff’in uzun zamana yayılan tedavi süreci ve -hadi söyleyelim- mutlu son ile nihayete eriyor. Bu örgüde aslan payı da başrol  Jake Gyllenhaal’a düşüyor. 

 

Sezar’ın hakkını en baştan teslim edelim, hali hazırda pek çok ödülü ve 1 adet de Oscar adaylığı olan Gyllenhaal, filmin dramatik kurgusuna cuk oturan bir performans sergiliyor. Jeff Bauman’ı da andıran hatlarıyla başına böyle bir felaket gelen adamın inkardan kaçışa, nefretten sevgiye yaşayabileceği tüm dalgalanmaları, duygu durumlarını oldukça başarılı biçimde karaktere aktarıyor ve seyirci ile özdeşliği zirve noktasına çıkartıyor. Eski sevgilisi sonra bakıcı-sevgilisi Erin rolünde Tatiana Maslany de Gyllenhaal’ın paslarını iyi değerlendiren bir iş çıkartıyor. Fakat filmde göz ardı edilmemesi gereken bir karakter var ki o da Jeff’in annesi Patty Bauman! Miranda Richardson’ın etkileyici bir performansla canlandırdığı anne Patty, saldırı sonrası kendi varlığını kelimenin tam anlamıyla oğlunun bir Boston halk kahramanına dönüşmesi üzerinden anlamlandırıyor. Jeff’in yaşadıkları annesine dilediği gibi at koşturabileceği yeni bir oyun alanı açıyor;  Patty Bauman bu süreçte oğlunun iç dünyasında kopan fırtınalardan tamamen bihaber, hatta daha da kötüsü kayıtsız. Bu anlamda iyi yazılmış ve iyi işlenmiş bir karakter. 

 

“Jeff hepimizin halk kahramanı ve Boston halkının teröre pabuç bırakmayacak biçimde yıkılmaz olduğunun kanıtı” vurgusunu bol bol yapan film, finaldeki milliyetçilik ile de kendi halkından alkışı topluyor tabii. Öte yandan  sinemasal açıdan başarılı bir biyografi uyarlaması olması, filmin bağırdığı politik mesajların zerre kadar iğne-çuvaldız sorgulamasına girmemesini affettirir mi? Nereden gelirse gelsin hiçbir terörist saldırı asla haklı çıkmaz ya da meşrulaştırılamaz fakat sıradan insan mağduriyetlerden kahraman çıkartılırken, terörün ve onu körükleyen savaşların global çaptaki esas sorumlularına da dönüp bakmak gerekmez mi…? 

 

twitter.com/duygukocabaylioglu 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter