Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Pavarotti

Pavarotti
Yazar: Seza Köreken Yalçınkaya

7.Boğaziçi Film Festivali kapsamında yerli izleyiciyle buluşan 2018 yapımı belgesel Pavarotti, ünlü tenoru sadece bir ikon olarak ele almaktan fazlasını yapıyor. Özellikle 90’lı yılların popüler kültüründe önemli bir yer edinmiş olan opera sanatçısının insani yönlerini ele alan çok yönlü bir yapım sunuluyor.

 

Film, 90’lı yılların ruhuna uygun handycam ile çekilmiş görüntülerde Pavarotti’nin Brazilya’da uzun zamandır hizmet vermeyen bir opera binasına girişiyle başlıyor. Daha ilk dakikadan farklı bir hikaye izleteceğinin sinyalleri veriliyor. Hadycam ile çekim yapan eşi yüzüne zoom girer ve sorar “Bundan yüz sene sonra hakkında ne söylenmesini istersin?” ünlü tenor mesleki cevaplar verir. Eşi daha kişisel bir cevap istediğinde Pavarotti henüz cevabı vermeden hikaye başlar.

 

Belgesel dramatik bir kurguyla doğumundan ölümüne kadar seyirciyi içine almayı başarıyor. Pavarotti’nin çocuksu espri anlayışıyla çoğunlukla güldürüyor. Magazinde hiç yer almamış dramatik olaylarla da hüzünlendiriyor. Pavarotti’nin kişiliğinin her boyutu izleyiciye sunuluyor. Çalışkanlığıyla ve bitmeyen isteğiyle gelen mesleki başarısıyla, aşık olarak evlendiği karısına ve kısa sürede dünyaya gelen üç kızına olan sevgisiyle mutlu bir genç adam resmi çiziyor. Çalıştığı kişiler değişip başarısı dünyaya yayıldıkça daha farklı bir Pavarotti görüyor izleyici. Mesleğine tutkuyla bağlı ve daha fazla kişiye operayı sevdirtmeyi amaç edinmiş, ünlü bir ikon olma yolundaki artık orta yaşlardaki adam sürekli seyahat eder, ailesinden uzaklaşır. Sürekli kalabalık arkadaş gruplarıyla kendini çevreleyerek yalnızlığını hafifletir. Yine de açık yüreklilikle insanların onu tanımasına rağmen ailesinin yanında hiç kimse olduğunu söyler. Bu durumda herkes hiç kimsedir. Ailesine çok bağlı bir insanın çok sevdiği mesleği dolayısıyla ait olduğu yerden uzaklaşması içinde büyük bir çatışma yaratır. İçinde yaşadığı bu çatışmanın yarattığı duygular daha iyi opera söylemesini sağlayacak ve gelen başarıyla daha farklı proje arayışlarına girecektir.

 

Belgesel bir müzisyen hakkında olduğu için müzik kullanımı dramatik yapıya uygun olarak ilerlediği gibi gerçek zamanı da yakalamayı başarıyor. Film, Pavarotti’nin karakter olarak değişimi yansıttığı gibi müzikal olarak geçirdiği evrimi de konu ediyor. Ünlü solist Bono’yla sahneye çıkmak istemesiyle başlayan hikaye hem Bono hem de Pavarotti için önemli dönüm noktalarından biri haline geliyor. Popçular ve rockcularla yaptığı düetlerle ve kişisel konserlerinin artık etkileyici olmayışıyla çeşitli eleştiriler alsa da Pavarotti hiç birine cevap vermiyor. Yalnız artık eskisi kadar etkileyici söyleyememesi üzerine Bonu’nun bir yorumu var. Hayatının o döneminde ikinci evliliğini yapan Pavarotti o kadar mutlu ki içtenlikle opera söyleyebilmek için gereken içsel çatışması oldukça az. Belgeselde Bono eleştirileri bu savla savuşturuyor ki haklı olduğunu izleyici de görebiliyor.

 

Teknik ve hissediş açısından mükemmelliği yakalayıp içtenliğiyle herkese hitap eden Pavarotti’nin sadece aşık oldum diyerek kendini çok insani yönden savunması birçok kişini gözünde değerini arttırdı. Her fırsatta gülen bir insan olarak insanları sevdiğini, sevmemiş olsa yaşayamayacağını dile getirmesi de insanlığa inanan saf sevgi dolu bir karakter olarak Pavarotti’yi ikonluktan ileriye taşıyıp gerçek bir insan haline getirdi. Belgesel de bu durumu izleyiciye anlatmak konusunda oldukça başarılı.

 

Yüksek Do’ların meistrosu Pavarotti’yi çok daha iyi tanımak için her belgesel izleyicisinin hoşuna gidecek bir yapım. Sahip olduğu dramatik kurguyla sıradan bir sinema izleyicisini de içine alacaktır. 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter