Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Nocturnal Animals - Gece Hayvanları

:: Videolar Nocturnal Animals - Gece Hayvanları
(8.0/10)
Üye: Müge İbrikçi
Roman ile gerçek, iç içe anlatıldığı için özellikle filmin kurgusu dikkat çekiyor. Bazı ufak detaylardaki gerçek ile kurgu arasındaki benzerlikler de gözden kaçmıyor.

A Single Man (Tek Başına Bir Adam, 2009) filmiyle moda dünyasından beyazperdeye iddialı bir geçiş yapan Tom Ford, 7 senelik suskunluğunu Nocturnal Animals (Gece Hayvanları) ile bozdu. İlk çalışmasında olduğu gibi yine bir kitap uyarlamasıyla karşımıza çıkan Ford’un dikkat çeken bu filmi, Austin Wright’ın “Tony and Susan” adlı romanından çevrildi.


 

Nocturnal Animals, çıplak obez kadınların neşeli dansları ile açılıyor ve bu gösterinin ardından anlıyoruz ki bir sanat çalışmasının küçük bir parçasına şahit olmuşuz. Sonrasında ana karakter olan Susan’ın bıkkın hayatına odaklanıyoruz. Sanat galerisi sahibi Susan’ın mutsuz bir evliliği ve hayal ettiği gibi gitmeyen sıkıcı bir kariyeri vardır. Hayattan beklediğini alamamıştır çünkü ne istediğini bilmemektedir. Para, kocaman sırça köşk, yakışıklı koca gibi çoğu kişinin imrendiği şeylere sahip olan Susan, etrafına hüzünlü, biraz da donuk gözlerle bakmaktadır. Adeta var olmanın dayanılmaz ağırlığını hissetmektedir. Sanki onu heyecanlandıracak hiçbir şey yokmuş gibi bir izlenim sahibi olacakken filmin kilit nesnesi devreye girer. Gençlik aşkı olan eski eşi Edward’dan ilk romanının taslağı gelir. Susan’a ithaf edilen bu kitabın ismi de dikkat çekicidir. Çünkü Edward, beraberlerken ona “Gece Hayvanı” diye hitap etmektedir. Daha kitabın sarılı olduğu paketi açarken elini kesen Susan, okumaya başlayınca daha çok canı yanar. Şu an yaşamak zorunda olduğu bomboş hayatı ve geçmişte yaptığı hataları, romandan kafasını kaldırdığında tek tek sorgulayacak, iç hesaplaşma yapacaktır.


 

Roman ile gerçek, iç içe anlatıldığı için özellikle filmin kurgusu dikkat çekiyor. Bazı ufak detaylardaki gerçek ile kurgu arasındaki benzerlikler de gözden kaçmıyor. A Single Man filmindeki bütün duyulara hitap eden yoğun sinematografi anlayışı Nocturnal Animals’da dozu biraz düşürülerek dengelenmeye çalışılmış. Sanat dünyasını temel alan ve Susan’ın bakış açısından gördüğümüz kısım görsel açıdan başarılı. Romanın içindeki dünya ise görsele nazaran senaryo açısından daha etkileyici. Aynı konuyu iki farklı film olarak izleseydik bu kadar iddialı bir yapım olmazdı sanırım. Çünkü Susan’ın gerçekleri ile zengin sınıfın görkemli ama sıkıcı hayatına odaklanılırken romanın kurgusal anlatımında şiddet dolu fakat gösterişsiz bir dünya aktarılıyor. İkisinin birleşimiyle orta sınıf, burjuva ve banliyö insanları tek filmde harmanlanıyor ama hepsini tek tek layığıyla anlatmak tabii ki zor. Daha çok olayın burjuva kısmı ön plana çıkıyor fakat açılıştaki zenginlere ve sanat dünyasına karşı yapılan sert eleştirinin, ilerleyen süreçte pek de devamı gelmiyor. Ayrıca diğer sosyo-ekonomik şartlarda yaşayan insanların hayatları birkaç sahne veya diyalogla anlatılmaya çalışılıyor. Bunun için film bittiğinde izleyicinin Susan’ı daha iyi tanıyacağı ama diğer karakterler hakkında eksiklik hissedeceği kesin. Aslında her bir karakteri özetleyen bir cümle var ama anlatılmak istenileni göz önünde bulundurduğumuzda kısaca yapılan ifadeler, filmin ruhunu bir nevi zedeliyor.


 

İkisi gerçek dünyada, üçü romanda geçen beş önemli karakter filmde ön plana çıkıyor. Bu sene adından sıkça söz ettiren Amy Adams, tuhaf rollerin adamı ve bu filmde iki karakteri canlandıran Jake Gyllenhaal, mesleğine tutkun kötülerin düşmanı dedektif rolünde Michael Shannon ile şiddet sever psikopat tipiyle Aaron Taylor-Johnson dikkat çekiyor. Laura Linney’in de küçük ama kilit bir rol üstelendiğini de unutmamak lazım.

Bu senenin ilgi çeken yapımlarından biri olan Nocturnal Animals filmi, kurgusal ve görsel açıdan başarılı, senaryo ve karakterlerdeki ufak yüzeysellikleri göz ardı ederseniz de etkileyici bir gerilim olduğunu söyleyebiliriz. Filmdeki özgün intikam fikri, romanın görselleştirildiği yan hikayesi, anlatıda sıkça başvurulan geriye dönüşler ve uyarlandığı kitaptan da yola çıkarak, gerilimin ön planda olduğu 90’lardaki yeni kara filmleri hatırlattığını rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

Twitter.com/mugeibrikci

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter