Popüler Sinema

Tim Burton, tanınmış yönetmenler içinde duruşu ve işleriyle hep farklı bir yere sahip oldu. 80-90’larda çocuk olmuş kuşak için Edward Scissorhands ya da Beetle Juice denildiğinde yüzlerde oluşan gülümsemenin sebebidir Burton. Her filminde görülen “tuhaf ama iyi kalpli” karakterleri kendi çocukluğunun bir yansımasıdır adeta. Kendi gibi olanın yüreğine su serpen yönetmen, son yıllarda ne yazık ki bu çizgisinden oldukça uzakta işler yaparak hayranlarında hayal kırıklığı yarattı. Fakat 2016 yapımı son filmi Miss Peregrine’s Home For Peculiar Children(Bayan Peregrine’in Tuhaf Çocukları)’da bu gidişe dur demişe benziyor.

Hikâyesini 2013’te basılan Ransom Riggs’in aynı isimli romanından alan film -bazı noktalarda romandan kesin bir biçimde ayrılsa da- yazarın kurmaca evreninde geçiyor. Jacob, dedesinin çocukluğundan beri ona anlattığı yer yer tüyler ürperten yer yer de kalbimizi yumuşatan hikâyelerinin geçtiği adayı ve Bayan Peregrine’in yuvasını araştırmaya karar verir ve kendini fantastik bir dünyanın içinde bulur. 

Yaratılan fantastik dünyada yer yer Alice Harikalar Diyarında ve Bugün Aslında Dündü’den, yer yer X-Men’den esinler görmek mümkün. Gotik unsurlar ve toplumdan dışlanılan farklılıklara sahip, iyi kalpli karakterler ise tam olarak Tim Burton işi. Yaratılan evren Alice Harikalar Diyarında’daki gibi gerçeklik(kimin gerçekliği olduğu tartışılır tabi) evreninden fantastik bir evrene geçiş fikrini kullanıyor. Bir şekilde açılan geçit, Jacob’u sürekli aynı günün yaşandığı bir evrene, enteresan yetileri olan bir grubun içine taşıyor. Ama bu noktada günümüz gerçekliğinde de yeri olan bir 1943’e de bağlanıyoruz aynı zamanda. Alman bombardımanına açık Galler anlatısı kanlı canlı ve oldukça trajik bir gerçek ve Bayan Peregrine’in fantastik yuvası bu gerçeklikle birlikte var oluyor. 

Tim Burton evreni(bütün karakterlerinin aslında ortak bir evrenin parçası olduğuna inanıyorum) öyle bir yer ki, her metrekaresinde tüyler ürperten korku öğeleri gizli. Normalde kaldıramayacağımız unsurlar Burton’ın elinde öyle çok da rahatsız etmeyen hatta empati kurup kabullenebileceğimiz şeylere dönüşebiliyor. Örneğin çocukların çıkarılmış gözleriyle dolu kocaman bir kâse ve bunu yiyen kötü adam imgesi sözlü olarak aktarılıp üzerine düşünülürse “Yasaklı filmlerden bir sahne mi acaba?” diye düşündürtebilir. Fakat bir Tim Burton filminde bu alelade, izleyiciyi çok da etkilemeyen bir unsura dönüşebilir. Miss Peregrine’s Home For Peculiar Children’da da bu durum değişmiyor, bu özel evren tamamıyla özümsenebiliyor.

Filmdeki oyunculuklara gelince, başroldeki Asa Butterfield, Jacob rolü ya da herhangi bir Tim Burton filmi için biçilmiş kaftan. X+Y filminde de canlandırdığı kalabalıklar içinde yalnız kalan farklı çocuk karakterine birebir uymasının yanı sıra Tim Burton çizimlerinde/animasyonlarında kullanılan eskizlerin de hayata gelmiş hali gibi adeta. Ella Purnell de kocaman gözleri ile bir Corpse Bride’ı(Ölü Gelin) anımsatmıyor değil. Kötü adam rolündeki Samuel L. Jackson, Kinsgman Secret Service’in kötü adamını canlandırdığındaki gibi bir espri anlayışına sahip ve rolünde harikalar yaratmış. Son olarak Eva Green, canlandırdığı Miss Peregrine rolüne uyum sağlamış. Yer yer sert davranan, çocuklarını koruman için her şeyi yapabileceğini hissettirebilen yani keskin dönüşümlere olanak veren bir karakteri canlandırmada başarılı olabilecek ender oyunculardan biri. Yine de izlerken bu rolde Helena Bonham Carter olsa nasıl olurdu sorusu zihinlerimizi yoklamıyor değil.

Genel olarak yorumlara bakıldığında incelikli analiz yapanların puanlarının göreceli daha düşük olmasına rağmen, kendini filme bırakan izleyici puanlarının oldukça yüksek olduğu görülüyor. Bu da ne olursa olsun Tim Burton ruhunu özleyen izleyicinin sinemadan mutlu ayrıldığının göstergesi. Hikâye, mekân ve kullanılan teknik çığır açmasa da ya da bir Edward Scissorhands ya da Jack the Pumpkin King ile tanıştırmasa da Tim Burton ve onun “tuhaf” dünyasını sevenlerin kalbini kazanmış, geçer notu almış. Bu da gelecek Tim Burton yapımları için umut vadediyor ve bir sonraki işini dört gözle bekletmeye yetiyor. Sonuç olarak Miss Peregrine’s Home For Peculiar Children yönetmenin efsanevi işlerinden biri olmasa da fanlarını tatmin eden, özlem gideren bir iş olmuş.

Twitter.com/tuzluk_arch