Popüler Sinema

Reprise (2006) ve Oslo, 31. August (2011) filmlerinden sonra belli bir hayran kitlesine ulaşan Norveçli yönetmen Joachim Trier, gelecek vaat eden yönetmenler arasında yerini aldı. İlk kez ülkesinin sınırlarının dışında; New York’ta, İngilizce bir filme imza atarak ve tanıdık simalarla çektiği Louder Than Bombs (Sessiz Çığlık) ile yönetmenin daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşmak istediği aşikâr. Ama Joachim Trier’ın bağımsız ruhunu ve soğuk ama açık sözlü tarzını bırakmadığını da hatırlatmakta fayda var.

Filmin kilit karakteri olan Isabelle Joubert Reed, bir savaş fotoğrafçısıdır. Hem işine hem de ailesine düşkün bir kadındır ama işi hep öncelikli gelmiştir. Bu yüzden kocası Gene Reed, oyunculuk kariyerini noktalayıp çocuklarla ilgilenebilmek için öğretmen olmayı tercih etmiştir. Fakat Gene’nin tek başına yeterli olamadığı, Isabelle’in trajik ölümünden sonra daha çok belli olur. Özellikle evin ergen oğlu Conrad ile babası arasındaki iletişim kopukluğu, aile ilişkilerinin nasıl kopma noktasına geldiğinin habercisidir. Ailenin büyük oğlu Jonah ise eline mesleğini almış, evlenmiş ve bir çocuk sahibi olmuştur. Dışarıdan bakıldığında kendini kurtarmış, hayatını oturtmuş gibi görünse de ruhunun derinliklerine doğru itilmiş sorunlar aslında açıkça ortadadır.

Filmin en önemli noktası, ailelerin sıklıkla yüzleşmek zorunda kaldığı sırlardır. Çünkü sırlar hiçbir zaman sonsuza kadar saklı kalamaz, özellikle de aile fertleri arasında. Gerçek, ne kadar geç ortaya çıkarsa daha fazla acıtır hem de sır saklama süreci gayet sancılı olur. Filmin çekirdek ailesinde de herkesin hatalarını sakladığı sırlar var ve en masum olan ise en sorunlu gibi görünen Conrad. Aile bireylerini tek tek analiz eden Louder Than Bombs, her karaktere ayrı bir özen göstermeye çalışıyor ama bir noktadan sonra yetersiz kalıyor. Film bittiğinde oluşan o boşluk hissini kapatmakta pek de başarılı olamıyor.

Ağır bir dram işlemesine rağmen yer yer esprili detaylarla monotonluktan kurtulmayı başaran Louder Than Bombs, üç erkek karaktere odaklanıyor ama kadın faktörünü kısa ve etkili bir dille işlemekten de geri kalmıyor. Orta Doğu’da tehlikenin içinde fotoğrafçılık yapan Isabelle’in en güvendiği yerde; eve dönüş yolunda bir kaza sonucu ölmesi ve izleyiciye sürekli hatırlatılan kaza anı, hiç ummadığımız bir zamanda ortaya çıkan yaraları kanatır nitelikte.

Sahip olduğu gizemle filmin merak unsurunu ayakta tutan ve bütün karakterlerin kırılma noktası olan kadın figürüne, Isabelle Huppert duru oyunculuğuyla hayat veriyor. Ayrıca Gabriel Byrne, Jesse Eisenberg, Amy Ryan, David Strathairn, Devin Druid gibi dikkat çekici oyuncular da yer alıyor.

Louder Than Bombs, sinemada sıklıkla işlenen “kopma noktasına gelen aile” kavramını işlerken klişelerden faydalanmaktan geri kalmıyor ama günceli de yakalamayı başarıyor. Özellikle Conrad’ın sürekli oyun oynaması, güzel detaylara ve ilginç diyaloglara zemin hazırlıyor. Filmin zaman zaman haraketli bir kurguya sahip olması, izleyicinin karakterler ile beraber bunalıma girmesini engelliyor. Louder Than Bombs, aile dramlarından hoşlananlara ve Joachim Trier sinemasını tanımak isteyenlere tavsiye edilebilir bir film.

Twitter.com/mugeibrikci