Popüler Sinema

Ben Affleck’in dördüncü uzun metraj çalışması olan Live by Night (Gecenin Kanunu), gangsterlerin çıkış zamanı olan 20’li ve 30’lı yıllarda geçiyor. Suç türünde yazdığı kitaplarla tanınan Dennis Lehane’nin aynı isimli romanından uyarlandı ve Affleck’in, ilk yönetmenliği olan Gone Baby Gone (Kızımı Kurtarın, 2007) filmini de Lehane’nin kitabından çevrilmiş olduğunu da hatırlatalım.

Konu aldığı yılları hem mekan hem de kostüm açısından titizlikle sinemaya aktaran filmin, senaryosu için aynı şeyi söylemek zor. Amerika’ya gelen göçmenlerin suç dünyasında hızla ilerleyerek “Amerikan Rüyası”nı gerçekleştirdikleri dönemde hakim olan kaos ve suç dalgası, başarılı bir şekilde yansıtılmış. İki saatin biraz üzerinde bir süreye sahip olan yapım; içki yasağı, kumar, uyuşturucu, çeteler arası savaşlar gibi suç dünyasının olmazsa olmazlarını anlatıyor. Ayrıca iki aşk hikayesi, Hristiyanlık inancının suç sektörüne etkileri, Ku Klux Klan ve daha nice mevzuları içine katıyor. Bir sezonluk dizide ancak anlatılabilecek konular tek bir filme sığdırılmaya çalışılınca inandırıcılığını yitirmiş bir yapım ortaya çıkıyor. Mesela filmin dramatik yapısında önemli bir yere sahip olan bir karakter pat diye ölebiliyor ve acelesi varmışçasına yeri başka karakterle doldurulmaya çalışılıyor. 

Filmin diğer olumsuz tarafı ise Affleck’in canlandırdığı Joe Coughlin karakteri. Anti kahraman olmasına rağmen maalesef “anti” kısmının içi tam olarak doldurulamıyor ve karman çorman bir karakter izliyoruz. Açıkçası yan karakterler bile daha iyi anti kahraman olmayı başarıyor. Bir savaş gazisi olan Coughlin, gangster veya bir mafya liderinin yaveri olmak istemiyor. Ama ufak tefek soygunlar ile küçük kirli işler yapmaktan da geri kalmıyor. Önemli bir çete lideri olan Albert White’ın sevgilisi ile aşk yaşıyor. Ama yaşanan birtakım talihsizliklerin ardından bir intikam planının içinde buluyor kendisini.

Live by Night filmi, sağlam bir oyuncu kadrosuna sahip olmasına rağmen Affleck, performansına fazla güvendiğinden olsa gerek başrolü kendine vermiş. Biraz kırpılmış gibi duran ve hakkı teslim edilememiş diğer oyunculardan da kısaca bahsedelim. Özellikle Sienna Miller, Elle Fanning, Brendan Gleeson, Chris Cooper ve Zoe Saldana, Affleck’in canlandırdığı karakterle sağlam bir çatışma haline giriyor ve filmin dramatik çizgisini yukarı çekiyor. Ama konu o kadar hızlı ilerliyor ki film bittiğinde vurucu bir senaryo akılda kalmıyor.

Filmde gangster türünde yapımlarda sıklıkla kullanılan ve hayatı çözdüğünün iddiasında bulunan afili diyaloglara bolca rastlıyoruz. Biraz klişe de olsa, gözdağı vermenin ve büyüklük taslamanın şart olduğu bu tür filmlere yakıştırıyorum. Çünkü o yıllara baktığımızda hem iş hem de aşk hayatında bir mücadele vardır. Savaştan yeni çıkmış, ekonomisi yerlerde sürünen ve kötülüğün kol gezdiği bir toplumda insanın iki tane mücadele aracı oluyor. Ya sözle ya da sahip olduğun güçle ayakta kalabilirsin.

Live by Night filminin belki de en iyi tarafı görselliği ve dönemini başarıyla yansıtması. Özellikle mekanlardaki detayları göstermekten kaçınmaması, genel planlar kullanarak zoru seçmesi açısından takdir edilmesi gerekir. Dönemin suç dünyasına hızlı bir bakış atarak özet geçen film, senaryo ve başkarakter açısından ise kesinlikle etkileyici değil.

Twitter.com/mugeibrikci