Popüler Sinema
|
(7.5/10)
Yazar: Deniz Ali Tatar
|
“Kümes, komediyi de dramı da bir arada verirken arada aksayan ama başarılı bir olay örgüsüyle veren bir yapım. Ufuk Bayraktar, ilk yönetmenliğinde çok başarılı.” |
Hayat iç olamayacağı kadar birlikte, ama hiç olmadığı kadar da bağımsız olsa nasıl olurdu? Çelişkinin de çelişkisi diyeceksiniz. Zeki Demirkubuz’un Kader filmi için keşfi ve Ezel dizisinde Ramiz Dayı’nın gençliği olarak izleyicinin bildiği başarılı oyuncu Ufuk Bayraktar, bu kez yönetmen koltuğuna oturdu. İlk filmi “Kümes” ile sinemaseverlerin karşısına çıkan Bayraktar’a başrolde Hasibe Eren ve Selen Domaç eşlik ediyor. 1950’lerde geçen hikâyede Süleyman, karısı Saniye, çocukları ve sonradan gelen kuma Hayriye’nin köydeki evlerinde yaşadıkları konu alınıyor.
Bayraktar, ilk filmine rağmen güçlü bir sinema dili inşa etmekte zorlanmıyor. Sinematografi ve kamera hareketleri çok başarılı. Ama tekniksel olarak incelediğimde Jimmy Jeap kamerasının filmde bu kadar olması bir yandan fazla değil mi sorusunu sordurtuyor. Senaryoda ise, olayların gelişimi gayet başarılı görünüyor. Aile ilişkileri, Saniye’nin hastalığı ve hastaneye yatış süreci güzel resmediliyor. Fakat Saniye’nin hastaneden eve dönüşünde aksayan senaryo bir süre kendini toparlayamıyor. Buna rağmen yine de kadın çekişmesine şahit olduğumuz final kısmına doğru gittikçe düzelen bir hikaye görmemiz mümkün.
Kümes, komediyi ve dramı acılı tatlı yanlarıyla bir arada vererek, izleyiciyi orta derecede tutturmayı çok iyi başarıyor. “Kuma” meselesine farklı bir yönden bakan film, algıları da unutturmayan ama oraya da atıf yapan cinsten. Yumurta vermeyen tavuğun kaderi, ilk başta kardeş olan daha sonra iki didişen kadın temaları, filme serpiştirilen güzel temalar olarak karşımızda. Ayrıca, özellikle beklenmedik final, herkesin beklentisini başka bir yöne savuruyor, bu kesinlikle çok önemli. Ufuk Bayraktar ve Hasibe Eren arasında bir uyum göremiyoruz, çünkü Eren, Bayraktar’a göre büyük kalıyor. Bu durum hikâye bu şekilde olduğu için midir, bunu çok göremesek de Bayraktar’ın Domaç’la uyumu daha öne çıkıyor. Bahsettiğim bu uyum gözsel anlamda bir uyum. Karşılıklı oynama uyumuna bakarsak, Eren ve Bayraktar karşılıklı didişmelerde güzel oynuyorlar. Bayraktar yönetmenliği ve oyunculuğu bir arada yapmakta, hele ki ilk olmasına rağmen çok iyi becermiş. Hasibe Eren de karakterinin beklentisini iyi karışlayan cinsten bir performansla filmde yerini almış. Selen Domaç da kısır yeni gelin rolünde, siniri basan ikinci kadın olarak filmde güzel bir performansa imza atıyor.
“Kümes” Türkiye’de ilk olarak geçen yıl 52.Uluslararası Antalya Film Festivali’nde gösterilmiş ve “Altın Portakal En İyi İzleyici” ödülünü kazanmıştı. Ufuk Bayraktar’ın ilk yönetmenliğinde bu denli başarılı olması, sinemamız adına çok ama çok iyi. Devamının da gelmesi dileğiyle…
