Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Kral Arthur: Kılıç Efsanesi

Kral Arthur: Kılıç Efsanesi
(7.2/10)
Yazar: Furkan Erkan

Babası öldürülen ve doğuştan sahip olduğu taht, amcası Vortigern (Jude Law) tarafından alıkonulunca Arthur (Charlie Hunnam) görkemli Camelot’tan uzakta Londonium’ın ara sokaklarında genelevlerde yetiştirilir. Bu süreçte yemediği dayak, çalmadığı ganimet, görmediği kötü muamele kalmaz ama onca sıkıntılı çocukluk günlerine rağmen hayatta kalmayı öğrenir ve taştan kılıcı çektiğinde babasının intikamı ve hakkı olan tahta oturabilmek büyücüden, siyahiden, uzakdoğuludan oluşan eksantrik bir ‘’Yuvarlak Masa’’ grubuyla Camelot’a doğru yolculuğa çıkar. 

 

İngiliz ana akım sinemasının güçlü isimlerinden Guy Ritchie, klasik Excalibur efsanesini kendine has dinamik stiliyle tam da yukarıda bahsettiğimiz şekildeShakespeare metinlerinden beslenen  bir hikayeye dönüştürüyor. Esprili diyaloglar, hızlı kurgu geçişleri, alt sınıfı merkezine alan Londra portresi, gangster gibi dolaşan şövalyelerle izlediğimiz mit adeta Snatch (Hesaplaşma) karakterlerinin Orta Çağ macerası olarak boy gösteriyor. Buna birtakım fantastik unsurlar da eklenince Guy Ritchie, Kral Arthur hikayesine layığıyla modern bir yorum getirmeyi kotarıyor. Daniel Pemberton’ın çılgın sountrack parçaları ise öykünün ritmine ve enerjisine inanılmaz bir katkı olarak akıllarda yer ediyor.

 

İlginç bir şekilde Guy Ritchie, bu enerjisi yüksek filminde kurguyu aynı anda hem non-stop bir aksiyon olarak hem de kahkaha attıran bir güldürü malzemesi olarak da kullanabiliyor. Sorgu sahnesinde Arthur ve arkadaşlarının kelime oyunlarıyla onları sorgulayan askeri ve seyircinin kafasını allak bulak ederken flashbacklerin oradan oraya savrulması ya da Camelot kalesini basıp oradaki Kara Zırhlıları kılıç-kalkan yerine yumruk-tekme kombinasyonlarıyla alt ederek seyirciyi eğlenceli bir bar kavgasının ortasına atması bu doğrultuda verebileceğimiz örneklerden. Filmin tek eksi yanıysa klişelere mahal veren dramatik yapı. 

 

Oyunculuklarda Charlie Hunnam, Arthur konusunda kendisinden beklenen performansı veriyor. Hatta şimdilik kariyerinin en ikonik kompozisyonunu sergilemiş bile diyebiliriz. Ancak Jude Law, Hunnam ve diğer oyuncular arasında bir kimya uyuşmazlığı yaşıyor. Aslında hiç de fena oynamıyor ama  canlandırdığı Vortigern’in  senaryoda tipik ve sığ bir kötü karakterden öteye gidememesinden dolayı film içerisinde kayda değer bir mertebeye ulaşamıyor. ‘’Kötü adam ne kadar başarılıysa film de o kadar başarılıdır’’ der Alfred Hitchcock. İzlediğimiz ve sonrasında beğendiğimiz birçok sinema yapıtını düşündüğümüzde üstada hak vermemek elde değil doğrusu.  Örneğin Dark Knight’ı hatırlayalım. Heath Ledger’ın Joker’e kattığı muazzam yorum filmde Batman’in de önüne geçmişti ve ona bir Oscar bile kazandırmıştı. Bugün IMDB, RottenTomatoes gibi skor odaklı sinema sitelerinde Dark Knight, en iyiler listelerinde ilk 10 içerisinde yer alıyorsa kuşkusuz bu Ledger’ın sayesindedir. Ama Jude Law’ı gerçekten etkileyici bir oyunculuk şovu yaparken görmek isteyenler bu yazıyı okur okumaz ülkemizde sadece BluTV’den izlenebilen Paolo Sorrentino imzalı The Young Pope dizisine bakabilir. 

 

Kral Arthur: Kılıç Efsanesi, YeniFilm etiketiyle salonlardan sonra şimdi raflarda arz etmekte. Filmi izledikten sonra ekstra seçenekler arasında ‘’Arthur with Swagger’’ ( Arthur Meydan Okuyor) videosunda Charlie Hunnam’ın rolüne nasıl hazırlandığı, set ortamında ekip arkadaşları ve Ritchie tarafından nasıl bir izlenim uyandırdığını izleyebilirsiniz. 

 

twitter.com/SinefilinBiri

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter