Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Köpek Adası

Köpek Adası
(7.5/10)
Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

Dünya prömiyerini 2018 Berlin Uluslararası Film Festivali’nin açılışında yapan ve Almanya’dan evine En İyi Yönetmen ödülü olan Gümüş Ayı ile dönen Wes Anderson’ın taze stop-motion animasyonu Köpek Adası, neyse ki fazla gecikmeden, bu görsel şölen kötü kopyalarla internete sızmadan, ülkemizde de vizyona giriyor; üstelik Türkiye’deki ilk gösterimini yaptığı 37. İstanbul Film Festivali’nin hemen ardından başarılı bir pazarlama yöntemi ile filmin vizyonu 23 Nisan haftasonu tatiline denk geliyor. 

 

Nev-i şahsına münhasır Amerikan bağımsızı Anderson, 2014’te de bir önceki uzun metraj filmi  Büyük Budapeste Oteli ile Berlinale’yi açma şerefine nail olmuş -ve yine ödülle dönmüş-; ardından da 2015’te film teknik dallar diyebileceğimiz Kostüm Tasarımı, Saç ve Makyaj, Yapım Tasarımı ve Film Müziği kategorilerinde 4 Oscar heykelciğini kucaklamıştı. Şahsım adına 2000’li yılların başında Tenenbaum Ailesi ile tanıştığım Anderson’ın yaratıcı auther sineması, incelikli dokuduğu karakterleri çevresinde gelişen mizahi senaryolarıyla lezzetlenerek gelişti. Rahatlıkla söyleyebilirim ki Köpek Adası/Isle of Dogs, Anderson’ın gönlüme taht kuran Moonrise Kingdom filmini koltuğundan ederek birinci sıraya, hakkıyla yerleşti. Peki, bir stop-motion animasyon filmi bu kadar sevdiren, farklı kılan ne? Üstelik yönetmenin filmografisinde bir başka Oscar adayı olan Fantastic Mr. Fox da varken?  

 

Anderson özgün ve samimi hikayeler anlatmakta ve o hikayelerin geçtiği evreni tasarlamakta yetkin ve kendisini geliştiren, git gide ustalaşan bir isim. Genelde baş karakterin ya da karakterlerin masumiyetinin (ya da bozulmamışlığının) dış dünya müdahalesiyle bozulması ve bu bozulmaya karşı çıkma ekseni üzerinden ilerleyen çatışmalar, ‘iyi’nin bir şekilde galip gelmesi prensibi ile sonuçlanır Anderson’ın hikayelerinde. Masumiyetle özdeşlik kuran seyirci de finalde iyilerin mutlu sona ulaşması katharsisini yaşarken, Anderson’ın kurduğu evrenin pastel büyüsüne de kendisini kaptırmış biçimde salondan çıkar. Köpek Adası’nda ise adından da anlaşılacağı üzere özdeşlik kurduğumuz canlılar önce ‘insanların kadim dostu’ köpekler, akabinde de adaya sürülen köpeğini ne pahasına olursa olsun arayan 12 yaşındaki Atari Kobayashi adındaki bir çocuk. 

 

Distopik bir gelecekte, Japonya’nın kurmaca Megasaki Şehri'nde geçen hikaye, köpeklerde birtakım bulaşıcı hastalıklar çıkması nedeniyle hasta olan ya da olmayan tüm sahipli/sahipsiz köpeklerin, aslında Çöp Adası olan -ve bu haliyle sağlam köpekleri de hasta eden- şehrin karşısındaki izole bir adacığa sürgün edilmesi ile başlıyor. Demokratik olduğunu iddia eden diktatör bir rejimin baskısıyla sesleri bastırılan bir avuç muhalifin ve bilim adamının karşısına konuşlanan ve de yönetimde etkili olan ‘birtakım’ lobiler ise filmin dış çerçevesini oluşturuyor. Yani büyük resme bak diyor Anderson, nezle bahane, savaş endüstrisi şahane! 

 

Bu anlamda hikayenin köpeğini arayan bir çocuktan, globalleşen savaş endüstrisine evrilmesi çocuklar için anlaşılır bir sinema öyküsü mü derseniz, hiç şüphem yok ki bizim çocuklarımız bizim çocukluğumuzdan çok daha ileri bir algıda. Köpek Adası filminde anlamayacakları detay bence çok az. 

 

Demokrat görünümlü diktatör ve onun kararnamelerine ilaveten hangi canlı türünün ‘yam yam’ olduğu göndermesi, evcilleşmiş alfa köpekleri ile alfa sokak köpeği arasındaki sınıfsal farklar gibi incelikli detaylar filmin seyrine keyif katarken insan zihninde dolanan iki ‘şarkiyatçı’ soruyu da sormadan edemiyor : 1. Neden şehrin muhaliflerini örgütleyen, yine bir ‘dış mihrak’ olan Erasmus öğrencisi genç kız? 2. Köpeklere insafsızca zulüm edilen bu kurmaca distopya, neden kadim medeniyetlerden olan Japonlar merkezinde dönüyor? Bu yükü yükleyecek başka memleket/halk mı yoktu, neden illa bir milletin adı net olarak telaffuz ediliyor? Filme olan puanım bu sorular yüzünden bir tık kırık ama gene de yüzümde önlenemez bir tebessümle son bir soru daha eklemek istiyorum : Kedilerin günahı neydi sevgili Wes Anderson? 

 

Elimizdeki nadir değerlerden olan 23 Nisan Çocuk Bayramı’nın kutlandığı hafta sonu büyük-küçük bence genel seyirci kitlesi vizyondaki için en keyifli, en tercih edilesi alternatif  Köpek Adası. İyi seyirler!

 

 

twitter.com/duygukocabayli 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter