Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Kocan Kadar Konuş: % 100 Türk Kızı Hikayesi

:: Videolar Kocan Kadar Konuş: % 100 Türk Kızı Hikayesi
(7.0/10)
Yazar: Furkan Erkan
Ülke sınırları içerisinde sinemada kadın deyince aklınıza ne geliyor? Uçan Süpürge, Filmmor vb. kadınların ön planda olduğu film festivalleri...

Yani bu ülkede kadının sinemadaki yeri özellikle son zamanlarda festival filmlerinde görülmeye başlandı. Bunlardan kimisi alt sınıftan kimisi de güçlü karakterlere sahip kadınlardı. Peki resmi biraz daha büyüttüğümüz zaman anaakım filmler içerisinde kadının yeri nerede? İşte bu sorunun cevabı maalesef içler acısı. Genel itibariyle aşk filmlerinde veyahut komedi filmlerinde kadınlar birer obje olarak kullanılıyor. Hem de hiçbir derinliği bulunmayan sadece sevmeye/sevişmeye veya bel altı şakalarıyla dalga geçilmeye programlanmış stereotipler var ne yazık ki...

 

Neyseki son zamanlarda özellikle komedi filmlerinde kadının da 'etken' olduğu yerli yapımlar görmekteyiz. Deliha, bunun ilk adımlarından ama Recep İvedik'ten bile daha karikatürize bir tipleme yarattığından (bilhassa da tekdüze komedi anlayışından) amacına pek ulaşamadı. Pucca'nın hayatını anlatan Hadi İnşallah'ın da fazla elle tutulur yanı yoktu. Bunlar güzel başlangıçlar ama kadın mizahının ön planda olduğu, genel olarak kadınların kendi sorunlarını mizahi bir dille aktardığı seyr-i şeker bir komedi filmini göremedik. İşte tam biz böyle düşünürken şu anda da çok satanlarda yerini alan 'Kocan Kadar Konuş' çıkageldi karşımıza. Şunu söylemeliyim ki, kitabın yazarı Şebnem Burcuoğlu, büyük bir eksikliği kapatmış. Evlllik saplantısına kapılan 'anaerkil' bir aile içerisinde diğer kadınlar gibi olmayan ve bu hayatta mutlu olmak için istediği gibi olmaya çalışan bir kadının öyküsünü anlatmış. Hem de bunu o kadar yerinde benzetmeler ve zekice esprilerle desteklemiş ki kitabı okurken gülmemek elde değildi.

 

Filme gelecek olursak, kitaptaki aynı durum film için de geçerli. Zaten en büyük avantaj filmin senaryosunu da Şebnem Burcuoğlu'nun yazması. Burcuoğlu bunu yaparken de araya bazı sürprizler, yeni bir tipleme ve hınzır numaralar eklemiş. Öte yandan Kıvanç Baruönü, ilk filmi, 'Patron Mutlu Son İstiyor'a göre kendini epey bir geliştirmiş. Bunu en çok da Efsun'un rüya sekanslarında görmek mümkün. Bu sekanslar gerek yaklaşımları gerekse de işleniş biçimiyle Michel Gondry'nin 'Rüya Harikası' filmine selam çakıyor. Oyuncular kitaptaki karakterlerin halet-i ruhiyelerini bir elbise gibi üstlerine giymişler. Keza kitabı okuyanların nezdinde de karakterlerine son derece uymuşlar. Hakkını vermek lazım Ezgi Mola'ya Efsun rolü cuk oturmuş. Samimiyeti ve kendine has sitem içeren esprileri Efsun'un karakterini de tanımamıza yardımcı olurken, Mola'nın da sıcaklığını hissettiriyor.

 

Bazı oyuncular için ekstra bir parantez açmak istiyorum. Sözde 'Aşkı Anlatan En İyi Yazar' karakterini oynayan Muhammet Uzuner gerçekten rolünün hakkını veriyor. Ama şu da var ki Uzuner, filmdeki gibi anonim bir yazar yerine kitaptaki malum yazarı (okuyanlar bilir) da aynı dinamiklikle harika bir şekilde oynayabilirmiş. Usta oyunculardan İsmail İncekara'nın can verdiği baba tiplemesi kitaba göre fazla naif kalmış. Hatta ö kadar naif ki bir babadan ziyade evin dedesi gibi. Ayrıca rol açısından Ahmet Mümtaz Taylan ya da Bülent Emin Yarar gibi daha babacan karakterlere hayat vermiş oyuncular, 'baba' için daha doğru bir tercih olabilirdi.

 

Filmin ilginç bir yanı var ki o da, sadece kadınların  değil erkeklerin de mevcut komplekslerini yerinde bir hicivle yermesi... Nasıl filmde kadınların 'evlilik saplantısı' 'mağaza düşkünlüğü' gibi zaafları varsa erkeklerin de 'futbol maçları' ve 'playstation' oynaması gibi tabulaşmış kompleksleri ti'ye alınıyor. Filmin bunu eleştirip 'kendi istediği gibi olan kadın' olgusunuda övmesi artı hanesine yazılıyor. Meşhur 'trip atma mevzusu'na diyecek cümle yok zaten. 

 

Tüm bu yanlarıyla filmin, 'etken kadın komedisi', 'dış çevrenin tutucu zihniyeti' eleştirisini yapması güzel ama bazı sıkıntıları da yok değil. Hikayenin kilit noktası olan Sinan'ın kitaba nazaran  pek fazla üstüne düşülmemiş. Ayrıca  Efsun'un 'istediği hayatı yaşayan kız'dan 'başkalarının istediği gibi olan kız'a olan evriliminin altındaki  sebepler kitaptaki gibi doldurulamamış ki kitaptaki bazı bölümlerin de filmde olmaması bir acelecilik hissiyatı uyandırıyor. Kitapta yer alan 'Fenerbahçe maçı' hem komik hem kilit bir bölüm olmasına rağmen filmde olmaması bir dezavantaj. Ayriyeten Sinan-Efsun birlikteliğinin ikinci yarıdaki gelişim aşaması bazen havada kalıyor. 

 

Son tahlilde, yukarıda bahsettiğim bazı alt metin ve dramatik yapı sıkıntılarına rağmen 'Kocan Kadar Konuş', 2015'in en iyi yerli komedilerinden biri. A'dan Z'ye bir ekip işi olduğunu her sahnesinde belli eden filmin en güzel yanıysa genel mizah çizgisini kadınları edilgen değil 'etken' yaparak kullanması. Öneririm.

 

NOT: Patron Mutlu Son İstiyor'da 'Sen' şarkısıyla adından sıkça söz ettiren Billur Güventürk'ün, filmde de kısa bir sahnede sesiyle karşımıza çıkması çok hoş.

 

*Adile Naşit göndermesi zekice

 

*Kitaptaki bazı sahnelerin yer almaması olay örgüsünde eksiklikler bırakıyor.

 

Furkan Erkan


twitter.com/FilmNotlari


twitter.com/SinemadanCikmaz

Etiketler: kocan kadar konuş

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter