Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Katar sermayesinin filmi

Katar sermayesinin filmi
Yazar: Birleşik Arap Emirlikleri, Katar gibi Arabistan’daki küçük ve görece yeni ülkelerin tarihi inanılmaz bir değişime sahne olmuş. Abu Dabi Film Festivali’ne katıldığımda ülkenin (BAE) tarihini anlatan bir müze gezmiştim. Aşağı yukarı elli yıllık bir sürede inci avcılığıyla (ya da toplayıcılığı) geçinen kabilelerin yaşadığı bu bölgeler, bugün çağdaş mimarinin gösteri alanına dönüşmüş durumda.

 

En şaşaalı gökdelenler, en modern yarış pistleri, en yüksek kuleler, en modern müzeler BAE ve Katar gibi ülkelerde kurulmuş ya da kuruluyor. Hepsinin kaynağı tek bir şey: petrol. Avcı-toplayıcılıktan ışın hızıyla modern çağa geçmek o kadar da zor değilmiş sanki. Aslında tabii şöyle bir durum da var: O avcı-toplayıcı kabilenin mensupları petro-dolarların keyfini sürerken bütün eziyeti yabancı işçiler çekiyor, bütün yöneticilik işlerini de yabancılar hallediyor. Abu Dabi Festivali’nin başında Amerikalı Peter Scarlet var örneğin. Scarlet, Tribeca Festivali’nin sanatsal direktörlüğünden vazgeçip, Abu Dabi’ye neden gelmiştir acaba? Festival boyunca hiçbir Abu Dabiliyle yani ev sahibi emirliğin vatandaşıyla tanışmamıştım, bunu da belirteyim.

 

“Kara Altın” Katar sermayesiyle çekilmiş bir film. Belli ki iyi bir ücret alan Jean Jacques Annaud, bonne pour l’orient (doğu için yeterli)* mantığıyla fazla uğraşmadan filmi çekmiş. Antonio Banderas ise hayatının en utanç verici performansını sergilemekte pek beis görmemiş. Banderas’tan Arap şeyhi olmamış ve oyuncu her göründüğü sahneyi dibe çekmiş. Neyse ki Banderas’ın görünmediği sahneler idare ediyor da film seyredilebiliyor yoksa kâbus gibi bir şey olacakmış. Bir zamanlar Banderas’ın Atatürk’ü oynayacağı söylentileri dolaşırdı. Neyse ki gerçekleşmemiş. 

 

Film “Arabistan’da ‘Sarı Kuşak’ denilen bir yerde” ibaresiyle açılıyor. 1930’larda geçiyor öykü. İki emirlik birbiriyle savaşmış, bir taraf yenilmiş ama üstünlük kazanan taraf ezici bir galibiyet elde etmemiş. Üstün gelen tarafın barış koşulları arasında yenilen emirin iki oğlunu rehin almak da var. Sarı Kuşak denilen bölge ise kimseye ait olmayacak, barış anlaşmasına göre. Ama Teksaslılar, petrol kokusunu alınca bölgeye geliyor ve galip emir Nesib’in (Banderas) izniyle Sarı Kuşak’ta ilk petrol kulelerini dikiyorlar. Yenik emir Amar (Mark Strong) ise duruma bozuluyor; hem barış anlaşması ihlal edildi diye hem de gavurlar ülkeye davet edildi, dolayısıyla yaşam biçimi değişecek diye. İki emir pazarlığa oturuyor ama anlaşma olmuyor. Emir Nesib’in elindeki rehin prenslerden biri kaçmaya yelteniyorsa da yakalanıp öldürülüyor. Nesib, elinde kalan prens Auda’yı (Tahar Rahim) kızı Leyla’yla (Freida Pinto) evlendirerek barışı sağlamaya çalışıyor. Ama Auda gerçek babasının yanına gidince saf değiştiriyor ve nihayetinde bir savaş başlıyor. Filmin mesajı sanki biraz şöyle gibi: Fazla hırslı olmak iyi değil ama zengin olmak istemek de yanlış değil. Yabancı sermaye de olmazsa olmaz. Ne şiş yanıyor ne kebap!

 

Emirlikler böyle süreçlerden geçti mi bilmiyoruz ama Arap-ABD işbirliğini kutsayan ve mutlu sonla biten bir hikaye “Kara Altın”ınki. Foto roman tadında bir masal seyretmek istiyorsanız, sinemaya buyurun.  

 

* Ekşi sözlük: 1)1960lara kadar bazı Fransız üniversitelerinin verdiği diplomaları süsleyen ibare. diplomanın batıda kullanılamayacağını yani birşey ifade etmediğini ancak doğuda türkiye, cezayir, mısır gibi ülkelerde kullanılabileceğini ifade eder.

 

Cüneyt Cebenoyan

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter