Popüler Sinema

Herman Melville’ın klasikler arasına girmiş romanı Moby Dick, balina avcılığı yapan Essex adlı geminin hikayesinden yola çıkarak yazılmış. Fakat kitabın gerçek olaylar ile arasında yoğun bir bağlantı yok, daha çok romanda yaşananlardan esinlenmeler mevcut. In The Heart Of The Sea (Denizin Ortasında) filmi ise Nathaniel Philbrick’in gerçek olaylardan yola çıkarak yazdığı kitaptan uyarlandı. Kısaca film, bir Moby Dick hikayesini veya gözünü intikam bürümüş Kaptan Ahab’ı değil, Essex gemisi mürettebatının dev bir balina ile karşılaşmalarını ve başlarına gelen talihsizlikleri anlatırken hayatta kalma mücadelelerine odaklanıyor. Ayrıca o yıllarda insanlara balina yağı aracılığıyla ışık sağlayan balina avcılığı, düşünülenin aksine yüceltilmiyor. Yapmayı bildikleri tek iş balina avlamak olduğundan, geçinebilmek için bu mesleği yapan mürettebatı, izleyicinin benimsemesi böylelikle daha kolay oluyor.

John Huston’un yönetmenliğini yaptığı 1956 yapımı Moby Dick filminde; Kaptan Ahab’ın yitirdiği bacağının intikamını almak için gemisi ve tayfası ile birlikte, mezar taşı kadar beyaz olan dev bir balinanın peşinde okyanus açıklarına doğru yaptığı tehlikeli yolculuk anlatılıyordu. In The Heart Of The Sea filminde ise Melville’ın kurduğu dünyanın aslını izleyici, yazar ile birlikte öğreniyor. Geminin genç miçosu Thomas Nickerson, yaşlanmıştır ve maddi durumu içler acısıdır. Bir gün, yazar olduğunu söyleyen genç bir adam onun hikayesini dinlemek için evine gelir ve para karşılığında Essex Gemisi’nde yaşanan kulaktan kulağa efsane gibi yayılan inanılmaz olayların iç yüzünü öğrenmek ister. Nickerson isteksizce ve biraz da korkarak teklifi kabul eder. Sonrasında izleyici, flashbackler aracılığıyla geçmiş ve günümüz arasında gidip gelir. Filmin bu dramatik kurgusu Life of Pi (2012) ile benzerlik gösterse de, onun gibi masalsı bir havası olmadığını da eklemek gerekir.

Gerçek hikayeler anlatmayı seven yönetmen Ron Howard’ı en son Rush (2013) filminde izlemiştik ve yeni filminde yine Chris Hemsworth’a başrolü emanet etmiş. Ayrıca kalabalık bir kadroya sahip olan filmde Brendan Gleeson, Benjamin Walker, Cillian Murphy, Ben Whishaw ve Michelle Fairley gibi tanıdık isimleri de görmek mümkün.

1800’lü yıllarda geçen film; tanrının, insanı doğa ile sınamasını dikkat çekici bir görsellikle izleyiciye sunuyor. Ama mevzunun en dramatik kısımlarını kısa kesip karakter ile izleyicinin özdeşleşmesinin önüne geçildiği için, duygu yoğunluğu sekteye uğruyor. Yapımın senaryo bazında aceleye getirilmiş havası, maalesef izleyiciye hissettiriliyor. İyi bir kadroya sahip gerçek olaylara dayanan bir deniz hikayesi olan In The Heart Of The Sea, sıkmadan izleyiciyi maceranın içine alsa da, senaryo anlamında ortalama bir film olduğunu belirtmek gerekir.

Twitter.com/mugeibrikci