Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Fantastic Beasts and Where To Find Them - Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?

:: Videolar Fantastic Beasts and Where To Find Them - Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?
(7.0/10)
Üye: Melis Zararsız
Bu arada Fantastic Beasts and Where To Find Them, fantastik yaratıklar ve onları nerelerde bulabileceğimiz anlamına geliyor fakat maalesef filmin isminde yaratıklar canavarlar olarak çevrilmiş, filmdeki yaratıkların birer canavar olduğunu düşünmüyorum şahsen.

Fantastik bir dünya yaratan romanların, öykülerin, çizgi romanların sinemaya uyarlanması haliyle çok göz doyurucu, yaratıcı, renkli ve şatafatlı oluyor. Dünya çapında son derece büyük ilgiyle okunan, ardından beyazperde uyarlamaları da büyük coşkuyla karşılanan Harry Potter serisinin ünlü kadın yazarı J.K Rowling (51), seriye ek olan bazı hikayeler de yazdı.  Örneğin bunların arasından, sekizinci Harry Potter hikayesi  olan ve Harry Potter'ın en küçük oğlu Albus'u konu alan, Harry Potter and the Cursed Child 2015'te, iki sahnelik oyun olarak tiyatro halinde getirildi ve biletler satışa sunulduğu birkaç saat içinde tükendi. 2001’de ansiklopedimsi bir yan kitap olarak yazdığı Fantastic Beasts and Where To Find Them (Fantastik Canavarlar Nelerdir, Nerede Bulunurlar?)’de ise Rowling teker teker büyü dünyasındaki fantastik yaratıkları betimliyordu. Warner Bros, 2013 yılında bu ders kitabı niteliğindeki hikayeyi 3 filmlik bir seri olarak sinemaya aktarmayı kararlaştırdı. Daha sonra 5 filmlik bir seri olarak fikri güncellediler.  Yönetmen koltuğuna,  son dört Harry Potter filminin de yönetmeni olan David Yates oturtuldu. Filmin senaryosu ise tek başına Rowling’e ait.


 

Bu hikaye 1920’lerde geçiyor, yani Harry Potter’ın yaşadığı dönemden çok çok öncesine dayanıyor. Bu arada hemen söylemek isterim, filmin Harry Potter serisi ile kıyaslanmasını doğru bulmuyorum. Aynı yazarın, hayal gücüyle hayat verdiği benzer hatta ortak bir büyü evreni yaratmış olması, bu filmin Harry Potter’la kıyaslanmasını gerektirecek bir durum değil bence. 


 

 

Eddie Redmayne’nin canlandırdığı Newt Scamender, aslında Fantastic Beasts and Where To Find Them isimli bir kitap yazacak olan ve büyü yetenekleri olan, yolu Hogwarts okulundan geçmiş, İngiliz bir yazar. Bu arada Fantastic Beasts and Where To Find Them, fantastik yaratıklar ve onları nerelerde bulabileceğimiz anlamına geliyor fakat maalesef filmin isminde yaratıklar canavarlar olarak çevrilmiş, filmdeki yaratıkların birer canavar olduğunu düşünmüyorum şahsen. Hikayede Scamender New York’a ayak basıyor ve valizindeki yaratıklar teker teker kaçarken ülkede “kötü güç”ün ortaya çıkmasında bunun bir payı olduğu düşünüldüğü için Scamender’ın başı belaya giriyor. Ortaya çıkan yaratıklar da, savaş sahneleri de Yates’in elinde gerçekten şölene dönüşmüş. Fakat savaş sahnelerinin gözü yorduğunu ve bazen takip edilemez hale geldiğini de söylemek gerek. Özellikle filmin aşırı tempolu bir savaş sahnesiyle açılması da izleyiciyi daha ısındırmadan yoran başka bir yönetmen tercihi bana kalırsa. Ezra Miller’ın başarıyla canlandırdığı Credence karakteri, filmin ve hikayenin en önemli unsuru aslında çünkü kötülük onun içinde can bulsa da aslında Credence tacize uğramış ve sevgi görmemiş çocukluğunu oturtacak bir zemin bulamadığından eline geçirdiği kötülük gücünü kontrolsüz bir şekilde kullanmak durumunda kalıyor. Etrafta yaratıklar ve kötücül güç olsa bile, bu kötücül gücün can bulmasına sebep de yine insanlık oluyor aslında ve film meselesini ortaya koymuş oluyor aslında, biz insanlar, yaşamdaki en tehlikeli varlıklarız. Colin Farrell’ın başarıyla canlandırdığı Graves karakteri de filmde  önemli ve içi dolu bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Zaman zaman gerilim ve hatta neredeyse korku filmi izliyormuşuzcasına film noir’a dönüşen atmosferler de yaratılmış, özellikle Credence’ın yaşadığı evdeki sahnelerde ve aksiyonun yoğun olduğu anlarda. Sevimli yaratıklar/hayvanlar da kullanılan CGI tekniğiyle oldukça renkli, canlı ve etkileyici görünüyorlar. Karakterler, mekanlar, dönemin atmosferini yansıtmak açısından da oldukça başarılı şekilde tasarlanmış doğrusu.


 

Filmde oldukça önemli bir yeri olması gereken büyücü Tina maalesef çok sönük kalmış. Katherine Waterston sanırım bu rolün hakkını verememiş.  Herşeyin Teorisi ve Danimarkalı Kız filmlerindeki muhteşem performanslarıyla gönlümüzü kazanan Eddie Redmayne’nin de bu filmde çok etkileyici bir oyunculuk sergilediğini söylemek zor, bu filmdeki favori oyuncu/karakter benim için pastacı Jacob rolüyle harikalar yaratan Dan Fogler oldu. Ona aşık olan Queenie Goldstein rolündeki  Alison Sudol da ikinci favorim, bence filmin esas yıldızları onlardı. 

 

Bakalım serinin devamı nasıl gelecek. 3D izlenen, bol bol CGI efektleri kullanılan ve savaş sahneleri olan bu tarz filmlerde göz yorucu uzun sahnelerden kaçınılsa bence bu tarz fantastik dünyaların içine daha rahat girebileceğiz. Şans verin, Harry Potter ile kıyaslamadan başka bir büyü evrenine daldığınızı hayal edin derim. İyi seyirler.

 

Twitter.com/blossomel

 

 

 

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter