Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Equals - Aşk Uğruna

:: Videolar Equals - Aşk Uğruna
(6.0/10)
Yazar: Deniz Çobaner
Bizi filmdeki Eşitler gibi ruhsuz-duygusuz hissettirenin mekan kurgusu, beyaz neon ışıklar vs. mi yoksa filmin yüzeyselliği ve zayıflığı mı olduğunu söylemek güç.

Evrenin, dünyanın ve insanlığın geleceği hakkında yapılan öngörülerde distopik kurgular her zaman fazlasıyla dikkat çekici olmuştur. Edebiyat ve sinemada 1920’lerden sonra örneklerine daha da sık rastladığımız kıyamet sonrası ya da karanlık gelecek tasvirlerine baktığımızda ortak öngörü yüksek teknoloji ve ruhsuz-robotlaşmış insan yönünde.


 

Drake Doremus 2016 yapımı son filmi Equals (Aşk Uğruna)’da “Bu distopik gelecekte geçen bir aşk filmi nasıl olurdu?”ya bir cevap aramış. Filmin hikayesi kısaca şöyle: Dünya “Büyük Savaş’ta yok olmuş, kolonileşen bir grup insan farklı bir gezegende yeni bir medeniyet kurmuştur. Yeni kurulan medeniyette insanlar her yönden “eşit”tir. Fetüs aşamasında yapılan bir müdahale ile eski insanların sahip olduğu bütün duygu ve arzulardan arındırılmış, mantık çerçevesinde, sınırların dışına çıkmayı aklına bile getirmeyen robot-insanlara dönüşmüşlerdir. Fakat neden olduğu anlaşılamasa da “Switched On Syndrome-SOS” olarak adlandırdıkları bir hastalık sebebiyle mühür kırılır ve bu hastalığa sahip insanlar yeniden hissetmeye başlar. Nia(Kristen Stewart) ve Silas(Nicholas Hoult) aynı yerde çalışan ve bu hastalık(!) etkisinde birbirlerine aşık olan iki bilim insanıdır. Peki bu hisleri ile neyi göze alacaklardır?

 

Filmin hikaye ve kurgusunda Yevgeniy Zamyatin’in “BİZ” romanından sık sık yararlanıldığını söylemek mümkün. Brüt beton hücre benzeri evler, şeffaflıkla her şeyin göz önünde olabilmesine olanak sağlayan camın metafor olarak kullanımı, düz beyaz, süsten arındırılmış, birbirinin aynı kıyafetler ve araçlar ve hatta birbirinin neredeyse klonu olabilecek insanlar. Doremus filminde Fritz Lang’ın Metropolis (1927)’i, Ridley Scott’ın Blade Runner (1982)’ı ya da Terry Gilliam’ın Brazil (1985)’i gibi genel kapsamlı bir şehir tasarımına gitmemiş. Bu konuda korkak davranarak herhangi bir yerde herhangi bir şekilde var olabilecek puzzle’ın en küçük parçası üzerinde çalışmayı tercih etmiş. Bu durum da ister istemez fazla basit ve izleyiciyi tatmin etmeyen bir ürünün ortaya çıkmasına sebep olmuş. Bizi filmdeki Eşitler gibi ruhsuz-duygusuz hissettirenin mekan kurgusu, beyaz neon ışıklar vs. mi yoksa filmin yüzeyselliği ve zayıflığı mı olduğunu söylemek güç. 


 

Oyunculuklara gelince, Twilight serisi ile tanınmış Kristen Stewart ve Nicholas Hoult ortalama uyuma sahip bir ikili oluşturmuş. Kristen Stewart, normalde gösterdiği vasat oyunculuğun aksine bu filmde iyi olan tek unsur olabilir. Ya da diğer oyuncuların performansı o kadar düşüktü ki, Stewart aralarından sıyrıldı. Bunun yanı sıra Guy Pearce ismi bir çeşni olarak casta eklense de, aranan taze kan olamıyor maalesef. Belki hikayeye daha fazla adapte edilip daha görünür kılınsa filmi de sürükleyen bir yardımcı oyuncu olabilirdi. 

 

Senaryo, üzerinde fazla çalışılmamış hissine sahip. Yine de fiziksel olmasa da duygusal mutantların, toplum içerisinde gördüğü muamelenin yansıtılması senaryonun en başarılı noktasını oluşturmuş. Normal olgusunun değişik bir perspektifle yansıtılması, azınlık ve anormal olanla aynı tarafta hissetme etkisi filmin tamamen vakit kaybı olmasını engellemiş.


 

Sonuç olarak Equals, türe katkı sağlamak şöyle dursun, onların seviyesinin yakınına bile yaklaşamıyor. Türü sevenlerin bile uzun süre tahammül edemeyeceği, sürükleyicilik ya da dikkat çekicilikten yoksun, kısa sürede unutulacak bir yapım olarak görünüyor.

 

Twitter.com/tuzluk_arch

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

ELEŞTİRİLER

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Kısa Film ve Kapitalizm İlişkisi

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter