Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Destruction Babies / Yıkım Bebekleri

:: Videolar Destruction Babies / Yıkım Bebekleri
(5.5/10)
Üye: Müge İbrikçi
Destruction Babies’in sadece şiddet teması içermelerinden ötürü Fight Club (Dövüş Kulübü, 1999) ve A Clockwork Orange (Otomatik Portakal, 1971) gibi kült olmuş yapımlar ile karşılaştırılmasının anlamsız olduğunu belirtmek lazım. Çünkü iyi bir fikirle ortaya çıkıp istediğini tam olarak aktaramamış bir yapımla karşı karşıyayız.

Tetsuya Mariko’nun yönetmenliğini yaptığı Japon filmi Disutorakushon Beibîzu (Destruction Babies-Yıkım Bebekleri), hayatımızın her an içinde olan şiddet temasını işliyor. İlginç bir yapım olmasına rağmen hem görsel hem de dramatik açıdan beklentileri tam karşılayamıyor.


 

Yaşadığı kasabayı ve ailesinden ona yadigar kalan kardeşini terk eden Taira, kavga etmekten hoşlanan arıza bir gençtir. Şehrin sokaklarında anlamsız bir şekilde etraftaki insanlara sataşıp onları döven ve dayak yemekten de geri kalmayan Taira, bu şiddet eyleminin her aşamasından hoşnuttur. Ardında bıraktığı kardeşi Shota ise fellik fellik kendisini aramaktadır. Ama Taira’nın bundan haberi yoktur, o daha çok kendi hayat kavgasının peşindedir. Normalde kendi halinde sokak kavgalarından hoşlanan Taira’nın yolu, Yuya ile kesişince bu şiddet gösterisi medyaya da yansır.


 

Destruction Babies’in sadece şiddet teması içermelerinden ötürü Fight Club (Dövüş Kulübü, 1999) ve A Clockwork Orange (Otomatik Portakal, 1971) gibi kült olmuş yapımlar ile karşılaştırılmasının anlamsız olduğunu belirtmek lazım. Çünkü iyi bir fikirle ortaya çıkıp istediğini tam olarak aktaramamış bir yapımla karşı karşıyayız. Aslında Angst (1983) filminde olduğu gibi karakterin ruhunun derinliklerine inmeye çalışması veya C'est arrivé près de chez vous (Man Bites Dog, 1992) yapımı gibi vurdumduymaz başlayıp işlerin zıvanadan çıkması gibi bir beklentim vardı. Maalesef bu örneklerin hiçbirinin kıyısından bile geçmiyor.


 

Filmin ilk yarım saatinde Taira’nın suratının yavaş yavaş dağılmasını ve etrafındakileri dövmesini izliyoruz. Uzak doğudan aşina olduğumuz dövüş sanatlarının aksine bildiğimiz uzun uzadıya, alt alta üst üste sokak kavgalarına şahit oluyoruz ve buna, gerçekçilik katan yumruk sesleri eşlik ediyor. Yuya ile ortak çalışmaya başlayana kadar filmde kayda değer hiçbir şey göremiyoruz. Film tam gerçek anlamda hareketlendiğinde ise finalinde son vuruşu bekliyoruz ama o da gerçekleşmiyor. Yönetmenin filmin sonunda vermek istediği mesaj güzel ama etkileyici bir üslupla aktaramıyor. Filmin belki de en iyi tarafı, kahramanımız gibi arıza ve biraz da kulakları tırmalayan fakat amacına uygun olan müzikleri. Ayrıca teknolojiyle haşır neşir olan Japon toplumuna yapılan göndermeden de kısaca bahsedelim. Yuya internete, yaptıkları kavganın fotoğraf ve görüntülerini yükledikten sonra olaylar medyanın da dikkatini çekiyor ve bir akım oluşmasını bekliyoruz ama yine beklentilerimiz boşa çıkıyor. Sadece görüntüler sosyal medyada paylaşılıyor ve gittikçe büyüyen bir eyleme dönüşmüyor. Film, küçük ve dar bir dünya ile sınırlı kalıyor. Ama olaya sonradan dahil olan Nana, bu açığı biraz da olsa kapatmaya çalışıyor.


Destruction Babies, rahatsız edici ve hareketli, dramatik unsurları asgari seviyede tutulmuş, uzun ve gereksiz dövüş sahneleri içeren bir film. Şiddet temalı yapımlardan hoşlananlara, beklentiyi yüksek tutmamaları şartıyla alternatif olabilir.

 

Twitter.com/mugeibrikci

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ BAŞLADI!

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Köpekle Kurt Arasında Moskova Film Festiv...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter