Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

DARK PLACES - Karanlık Yerler

:: Videolar DARK PLACES - Karanlık Yerler
(5.5/10)
Yazar: Korcan Evin
İçerdiği şiddete dayalı olay örgüsü , psikolojik unsurları ve sonuna kadar merakta bırakan gizem dolu hikayesiyle bile maalesef seyirciye Gone Girl tadını veremiyor.

Gone Girl’ın yazarı Gillian Flynn’ın romanından uyarlanan filmin yönetmeni Gilles Paquet-Brenner . Kendisi aynı zamanda daha önce benim de çok sevdiğim bir film olan ikinci dünya savaşı draması Sarah’s Key (Sarah’ın Anahtarı)’in yönetmeni ve senaristi. Gillian Flynn’in 2009 yılına ait bir romanı olan Dark Places (Karanlık Yerler)ne yazık ki Gone Girl kadar çarpıcı bir yapıya sahip değil. İçerdiği şiddete dayalı olay örgüsü , psikolojik unsurları ve sonuna kadar merakta bırakan gizem dolu hikayesiyle bile maalesef seyirciye Gone Girl tadını veremiyor. 


Dark Places, 1980’lerde bir evde yaşanan toplu katliam sahnesinin ayrıntısız ve saf haliyle açılıyor. Bu evdeki katliamdan tek başına kurtulan evin küçük kızı Libby Day (Günümüzdeki haliyle Charlize Theron) aradan geçen 25 yılın ardından, cinayet çözümlerine oldukça meraklı birisi olan Lyle (Nicholas Hoult) ile tanışır. Lyle çözümlenmemiş cinayetleri araştıran Cinayet Klubü adındaki ilginç kişilerden oluşan bir grubun üyesidir. Bu topluluk, yıllarca Libby’nin yaşadıklarını araştırmış ve  halen hapiste olan evin tek erkek çocuğu Ben’in gerçekten tüm bu katliamın sorumlusu olup olmadığının gerçeğini ortaya çıkarmayı kafaya takmıştır. Lyle ile beraber cinayet gecesi yaşananların perde arkasını araştırmaya başladıkça,  karşısına çıkan ipuçları Libby’ye aslında bildiğini sandığı tüm gerçeklerin farklı olduğunu gösterir. 


 

Gilles Paquet-Brenner film boyunca  geçmişi gösteren flashbackler ile günümüzde yaşanan olay örgüsü arasında güzel bir bütünlük kurması, seyircinin sıkılmadan izlemesine yardımcı oluyor. Ayrıca yönetmen 80’leri yansıttığı sahnelerde, hikayenin içeriğinde önemli bir yere sahip olan heavy metal akımı ve hayvan katliamını ele aldığı satanistlik gibi o dönemin popüler temalarına da oldukça sert bir şekilde yer veriyor. Dark Places’ın, bir cinayet vakasını anlattığı hikayesinden çok, gençleri ele geçirmiş olan uyuşturucu bağımlılığını ve ülkemizde de o yıllarda oldukça yaygınlaşmış olan satanistlik üzerine kurulmuş tarikatların topluma verdiği dehşeti başarıyla anlatması ile seyirciden tam not alacağı bir gerçek. 


Charlize Theron, Libby’nin halen katliam gecesinden kalan travmatik hallerini iki saat boyunca sevimsiz ve suratsız haliyle bizlere de yaşatırken, Mad Max:Fury Road’daki rol arkadaşı Nicholas Hoult’ın yavan performansı ve karabatak gibi bir yok olup bir çıkması da Lyle karakterinin sönük kalmasına neden olmuş. İki oyuncunun birlikteliğindeki uyumsuzluk filmin akışı boyunca seyircinin karakterlere ısınmasını da engelliyor. Carrie’nin son uyarlamasında seyrettiğimiz yeni parlamaya başlayan genç yetenek Chloe Grace Moretz ise, Ben’in gençlik aşkı, asi ve rahatsız bir kız olan Diondra’yı başarılı bir şekilde canlandırıyor. 25 yılını hapiste geçiren “Ben” karakteri , bana göre gençlik dönemindeki hataların ve yanlış fedakarlıkların bir hayatı nasıl söndüreceğini ele alması bakımından filmde önemli bir yere sahip. 


 

Bu kadar tüyleri diken diken eden bir hikayenin biraz daha gerilim dozu yüksek ve daha çarpıcı bir finali olsaydı tadından yenmezdi. The Killing ve True Detective dizilerinde gördüğümüz ağır ve kasvetli havayı Dark Places’da içinde barındırmasına rağmen, sarsıcı ve güçlü bir işleyişi olmadığından aklımızda sadece ağır ilerleyen ve merak duygusu yaratan basit bir yapım olarak kalacağı kesin. Aynı yazarın elinden çıkan iki ayrı roman uyarlaması olmalarına rağmen devamlı Gone Girl ile kıyaslama yapmamızın nedeni belki de senaryosu ve kurgusu sağlam olan bu hikayelerin yönetmenler tarafından beyazperdeye iyi aktarılamamış olması. Gizem ve gerilimini son ana kadar sürdürmeyi başarmış bir film olan Gone Girl, David Fincher tarafından ustalıkla yönetilirken Dark Places ise, henüz yolun başında olan Fransız Gilles Paquet-Brenner’ın akıcı olmayan, durgun anlatımıyla maalesef izleyenleri konunun içine hapsetmeyi başaramıyor. Charlize Theron’un adına sığınmış, orta halli bir film olan Dark Places, çok fazla beklentiyle izlenmemesi halinde sonuna kadar merakta bırakan senaryosu sayesinde iyi vakit geçirtebilir. 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter