Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Çocuklar Şeker de Yiyebilsinler!

Çocuklar Şeker de Yiyebilsinler!
(5.0/10)
Üye: Murat Kızılca
Son yıllarda korku sineması adına en farklı örneklerin Fransa’dan çıktığı söylenebilir. Yeni Fransız Dehşet Sineması olarak isimlendirilen bu yeni dalganın köşe taşlarından biri de İşkence Odası (Martyrs, 2008) idi. Son derece saldırgan, sert ve bol kanlı İşkence Odası ile izleyenleri şoka uğratan Pascal Laugier, merakla beklenen yeni filmi Sır ile karşımızda.

 

Washington’daki Cold Rock kasabası, tek geçim kaynağı olan maden kapatıldıktan sonra iyice fakirleşir. Hayatta kalmak için zorlukla mücadele eden kasaba halkının başına başka bir bela daha musallat olur. Kasabadaki çocuklar birer birer kaçırılmaktadır. Hiçbir ipucu bulamayan polis çaresiz kalır. Kasaba halkı kendi şehir efsanesini üretmekte gecikmez. Tall Man ismini verdikleri doğaüstü figürün çocukları kaçırdığına inanırlar. Julia Denning (Jessica Biel), Cold Rock’a doktor kocası ile beraber henüz maden açıkken yerleşmiştir. Herkese her konuda yardım ettiği için, kısa zamanda kasabanın sevilen simalarından biri olan kocasının ölümünden sonra kasabayı terketmeyen Julia, açık tuttuğu klinikte ücretsiz tıbbi hizmet vermeye devam eder. Küçük oğlu David ve onun bakıcısı Christine ile beraber yaşamaktadır. Bir gece eve gizlice giren biri David’i kaçırır. Küçük oğlunu bir yabancının kucağında kapıdan çıkarken gören Julia peşlerine düşer ve uzun zamandır kasabayı huzursuz eden kaçırılma olaylarının çözüme kavuşma süreci başlar. 

 

İşkence Odası, yönetmenin kendi tanımı ile insanın çektiği acı ve ızdırap üzerine bir yapım idi. Çok sert işkence sahnelerine ev sahipliği yapmasını rağmen Laugier ısrarla işkenceyi değil acıyı ön planda tutmak istediğini belirtmişti. Sır ise her bakımdan daha farklı bir yapım. En baştan söyleyelim, aşırı şiddet veya kan içeren sahnelere pek yüz vermiyor. Daha çok, küçük bir kasabada geçen gizemli kaçırılma olayları üzerinden sistem eleştirisi yapma gayretinde. 

 

Sır, korku sinemasına aşina bünyelere fazlasıyla tanıdık gelecek birkaç ögeden oluşan, küçük ama basit bir korku filmi gibi başlıyor. Sırlarla dolu küçük bir kasaba ve en başta doğaüstü bir figür olarak sunulan Tall Man karakteri etrafında dönen bir hikayeyi anlatacakmış gibi yapıyor. Ancak kazın ayağı öyle değil. Devamlı yön değiştiren Sır, bol sürprizli bir anlatım diline dört elle sarılıyor ve kolayca tahmin edilemeyecek sırlarını sırayla açık ettikçe izleyenleri şaşırtmayı başarıyor. Bu anlatım dili doğal olarak izleyeni, her an yeni bir sürpriz gelişme olacağına dair daimi bir beklentiye sokuyor. Bu sayede merak duygusunu filmin bütününe yayarak ilgiyi zirvede tutmaya çalışan Sır’ın bu amacına ulaştığını söylemek mümkün. 

 

Filmle ilgili sevmediğim iki nokta var. Birincisi Tall Man karakteri ve etrafında oluşan doğaüstü fenomene yeterince yer verilmemesi. Gerçi finalde Tall Man sembolik olarak bir yerlere oturuyor ama gene de onun üzerinden korku ögeleri daha baskın bir hale getirilebilirdi. İkincisi ise son kısımdaki didaktik anlatım. Filmin genel havasına pek uygun düşmeyen bu bölüm, bana Ümit Ünal’ın Nar’ını (2011) anımsattı. Nar’ı da o didaktik monologlar serisinden oluşan kısım hariç çok sevmiştim.

 

Bütün senaryo, Jessica Biel’in canlandırdığı karakter üzerine kurulu olduğu için, onun performansı filmin başarısındaki en belirleyici unsurlardan biri olacaktı. Biel, karakterin değişimlerini inandırıcı bir oyunculukla veriyor ve kendinden beklenen katkıyı sağlamakta zorlanmıyor. 

 

Sır, hakkında ne kadar az şey bilirseniz, o kadar fazla keyif alacağınız bir film. Pascal Laugier ismine aldanıp İşkence Odası tadında bir ‘işkence pornosu’ daha izleyeceğiniz yanılgısına düşmeyin. Finale kadar devam eden ‘twist’ silsilesi sayesinde, merak duygusunu başarıyla kaşıyan Sır, gizemli öykülerden hoşlananlar için yerinde bir tercih olacaktır. 

 

 

Murat Kızılca

twitter.com/mkizilca

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter