Popüler Sinema

Dada Film ve Gitassi Medya ortak yapımcılığıyla çekilen Cin Ayet-i Aşk’ın yönetmenliği ve senaryosu Ahmet Küçükkayalı’a ait. Gecenin Kanatları (2009) filminin senaristliğini, İçerideki (2002) ve Bensiz (2013) filmlerinin yönetmenliğini yapmış olan Küçükkayalı’nın filmografisininde Zamanın Kabuğu (2001), Çerçevedeki Kutular (2001) gibi kısa filmleri de bulunuyor. Filmin görüntü yönetmenliğini Arda Yıldıran, müziklerini Seçil Akın, sanat yönetmenliğini ise Ezgi Altıkulaç üstlenmiş. Başrollerde ise Emre Kıvılcım, Gülçin Tunçok, Funda Bostanlık, Masal Karaman, Hümeyra Aydoğdu, Zeynep Ülkü Kam ve Naşit Özcan bulunuyor.

Filmin konusunu üç farklı öykünün kesişmesi oluşturuyor. Elif ve Selim’in mutlu evliliği, hayalini kurdukları köy evine giderken geçirdikleri trafik kazası ile altüst olur. Selim Elif’in ölümünü kabullenemeyerek, köy evine yerleşir. Selim’in kötü ruh halinin köye cinleri çekmesiyle, köyde paranormal olaylar yaşanmaya başlanır. Selim yüzünden köye musallat olan cinler, 7 yıl sonra bu köydeki bir kadını hamile bırakarak cin-insan melezi bir çocuğun doğmasına neden olurlar. Günümüze gelindiğinde ise bir falcı kadına kahve falı baktıran Zeynep, kadının falda gördüğü ve gitmesi gerektiğini söylediği köye doğru arkadaşlarıyla yola çıkar. Ancak bu köy Selim ve cin-insan melezi çocuğun yaşadıkları köydür.

Cin Ayet-i Aşk’ın görüntü kalitesi, çekim, kurgu, renk düzenlemesi gibi teknik unsurları birçok yapıma göre oldukça başarılı. Ses miksajında birkaç sahnede senkron sorunu bulunsa da çok göze batmıyor. Oyunculuklar yer yer başarılı, yer yer aksıyor ancak filmin sonuna dek gerilim ve gizemi ayakta tutmayı başarıyor. 

Diğer cin unsurlu filmlerin aksine bu filmde Kur’an-ı Kerim’den sureler Türkçe okunuyor. Yine diğerlerine göre baskın İslami söylem yerine tasavvufa kayan bir yapı hakim. Geçen yıl gösterime giren Siccîn 3: Cürm-ü Aşk (2016)’a benzer bir senaryo gibi görünse de, üç ayrı öykünün kesişmesi ve reenkarnasyon inancı ile cin-insan melezi bir çocuğun senaryoya eklenmesiyle farklı bir yola sapılıyor. Siccîn 3’teki gibi cine musallat olmak yerine bu filmde aşkı uğruna cine dönüşme ve Perde: Ayn-ı Cin (2017)’e benzer şekilde insan bedenine cin yerleştirmeye çalışma gibi eylemler karşımıza çıkıyor. 

Romantik başlayıp korku sahneleriyle devam eden film, gerilim ve gizemle ilerlerken aralara korku sahnelerini serpiştirmeyi de ihmal etmiyor. Film için seçilmiş mekanların yarattığı atmosfer başarılı. Filmin en başarılı sahneleri ise Naşit Özcan’ın havas alimini canlandırdığı ikinci öyküyü barındıran sahneler. Gerçekçi, tasavvufa yakın ve inandırıcı. Özellikle havas aliminin anlattığı kartal hikayesi ile filmin hikayesinin bağıntısı etkileyici. Doğum ve Selim’in karar verme sahnesi de bu bağlamda öne çıkanlar arasında. Düğün sahnesinde yaşanan kaos, korku sahnesi olarak biraz daha yoğun ve uzun tutulabilecekken maalesef kısa kesilmiş. 

Cin Ayet-i Aşk’ta yönetmen Alper Mestçi’nin filmlerinden referanslara rastlamak mümkün. Mestçi’nin filmlerinde korku unsurunu arttırmak amacıyla kullandığı dolap, ters ayaklı oyuncak bebek gibi nesnelerin yanı sıra hamam böceği ya da cin melezi bebek gibi unsurların da Cin Ayet-i Aşk’ta kullanılmış olması Küçükkayalı’nın korku türündeki ilk filmi için Mestçi’yi örnek aldığının göstergeleri olarak karşımıza çıkıyor.

Sonuç olarak; Cin Ayet-i Aşk filmi, benzer diğer yapımlardan başarıyla sıyrıldığı için fazla beklentiye girmeksizin tercih edilebilir.

Twitter.com/gizsimsek