Popüler Sinema

Soğuk Savaş döneminde yaşanan ve gerçek olaylardan esinlenerek sinemaya uyarlanan Bridge of Spies (Casuslar Köprüsü) ,141 dakika gibi uzun bir süreye sahip olmasına rağmen, seyirciye gayet akıcı bir hikaye sunuyor. Gişe filmlerinin ustası Steven Spielberg’in yönetmenliğini üstlendiği filmin senaryo ekibinde ise Matt Charman’ın yanı sıra Ethan ve Joel Coen kardeşler yer alıyor. Hikaye bazında çok belli olmasa da Coen Kardeşlerin mizahı; Rudolf Abel ve onun sahte ailesi, Harald Ott gibi bazı karakterlerde hissediliyor.

Amerika’nın aleyhine çalışan Sovyet Ajanı Rudolf Abel, FBI tarafından yakalanır ama“Özgürlükler Ülkesi”olan Amerika onu nasıl yargılayacaktır? Hükümet, Abel’ın avukatlığını yapması için aslında sigorta avukatı olan James Donovan’a teklif götürür. Donovan, bu işin ne kadar çetrefilli olacağını tahmin ediyor olsa da, teklifi geri çeviremez. Çünkü adalet bunu gerektirmektedir ama bu süreç sandığı kadar da adil olmayacaktır. Önyargıları kırmaya çalışırken Donovan’da sanki bir tehlike arz ediyormuşçasına Amerikalıların hedefi haline gelir. Fakat Amerikan Ajanı U-2 Pilotu Francis Gary Powers’da Sovyetler tarafından yakalanınca bu sefer işin rengi değişir. Soğuk Savaş’ın ortasında hükümetler arası bir takas anlaşması yapılması için yine Donovan görevlendirilir.

Bridge of Spies, aksiyondan çok hikayeye odaklanan ve adaletin aslında ne demek olduğunu anlatan bir film. Çıkarların ve önyargıların, III. Dünya Savaşı paranoyası ile harmanlandığı 1950’ler sonrasındaki Soğuk Savaş Dönemi’nde Avukat Donovan, hem adaleti hem de insaniyeti tek başına sırtlanıyor. Sinemadaki Tom Hanks imajına uygun bir karakter olan Donovan, hiç kimse onu desteklememesine rağmen iyi niyet timsali bir duruş sergiliyor. Saving Private Ryan (Er Ryan'ı Kurtarmak,1998), Catch Me IfYou Can (Sıkıysa Yakala 2002), The Terminal (Terminal, 2004) filmlerinde de beraber çalışan Hanks ve Spielberg uyumu bu filmde de devam ediyor. Filmin asıl kahramanı Hanks olsa da Abel’ı canlandıran Mark Rylance, sanatsever ve umursamaz olan ajan Abel karakteriyle adeta yıldızlaşıyor.

Çarpışmanın değil, gizli bilgilerin önemli olduğu bir dönemde geçen film, uçak sahnesi haricinde aksiyondan uzak ama, pek bilinmeyen bir hikayeyi sade bir dille anlattığı için dramatik olarak akıcı bir seyir vaat ediyor. Hükümetlerin vatandaşlarından çok kendi çıkarlarını düşündüğünü gözler önüne seren bu film, ilk yarıda iğneyi kendine batırırken, ikinci yarıda propaganda dozajını biraz kaçırıyor. Özellikle Amerika ile Sovyetler’in casuslara yaptığı farklı muamele, filmin iyi niyetli duruşunu zedeliyor.

Bridge of Spies, seçilen mekanları ve özellikle filme de adını veren köprü sahnesi ile izleyiciye görsel olarak başarılı bir dönem filmi sunuyor. Coen Kardeşlerin dokunuşunun hissedildiği senaryo ve Thomas Newman’ın müzikleri filmde dikkat çekerken en çok da Mark Rylance’ın performansının hafızalara kazınacağı kesin. 

Twitter.com/mugeibrikci