Popüler Sinema

Seguir siendo: Café Tacvba (2010) adlı belgeseli ile bir müzik grubunun arka kapısından giren yönetmen José Manuel Cravioto, sonrasında yönettiği El Más Buscado (2014) ile yavaş yavaş adını duyurmaya başladı. Türkiye’de gösterim şansı bulmayan bu yapımlardan sonra 2015 yapımı Bound to Vengeance(Vahşet Gecesi) ile bir kez daha yönetmen koltuğuna geçti.

Bound to Vengeance için kısaca kaçış sonrası intikam filmi diyebiliriz. Buluntu(found footage) türüyle başlayıp, Eve ve sevgilisi Ronnie’ye ait görüntülerle açılış yapan film sonrasında Eve’in hapsedildiği yere ve kaçışına odaklanıyor. Genelde bu türdeki filmler kurbanın kaçırılıp fiziki ve psikolojik şiddete maruz kalmasına, kurtuluş evresine ve içeriyorsa da intikam sürecine tanık olur. Bound to Venageance’de ise giriş bölümleri atlanıp direkt kurtulma-intikam bölümlerine geçiş yapılmış. Kurtuluş bölümü fazla çekilip uzatılmadan kendisi gibi hapsedilen diğer kızları kurtarma misyonu üstlenen Eve ile intikam yolculuğu başlar. Böylece avcı ve av yer değiştirerek gerilimin dozu yükselir. Filmin en olumlu noktası da düşmeyen gerilim hissi diyebiliriz. Yönetmen film süresince nefesinizi tutarak ne olacağını merakla izlettirmeyi başarmış.

Senaryoya gelince ise çok pozitif yorumlarda bulunmak pek mümkün değil. Evet, klasik bir konu olabilir seçtiği ama buradaki eksiklikler orijinal ya da Amerika’yı yeniden keşfeden bir tutuma sahip olmamasıyla ilgili değil. Sırf zaman geçirmek amaçlı eklendiğine inandığım videodan parçalar filme olan ilgili artıracağı yerde tersine parça parça ediyor. Hâlihazırda hikâyedeki eksiklikler sebebiyle filme bağlanamayan izleyici, bir de bu sözde flashbacklerle iyice hikâyeden kopuyor. Bunun yanı sıra Eve’in kaçırılma sebebi ve kaçıran kişinin akıbeti konusunda gizem ve sürpriz son yaratılmaya çalışılmış ama senaryo bunu kaldırabilecek zekâya sahip değil. Zayıf dönüşlerle amaçlanan etki de verilemeyince “eh işte”den öteye gidemeyen bir kapanış yapmış.

Oyunculuklar da film gibi ortada kalmış bir tutum gösteriyor. Başrolde Eve olarak izlediğimiz Tina Ivlev oldukça başarılı, rolüyle uyum içerisinde bir karakter çiziyor ve izleyiciyi intikam isteğine inandırıyor. Fakat Ivlev’in rol arkadaşı Richard Tyson(Phil), film süresince hareketli bir rolü olmamasına ve hatta tüm yapması gereken oturup inandırıcı bir konuşma yapmak olmasına rağmen bunun altından kalkamıyor. Replikler okul müsameresinde ezberlenmiş gibi duygu tam olarak hissedilmeden sahneye dökülüyor. Sevgili rolündeki Ronnie’yi canlandıran Kris Kjornes ise tam anlamıyla bir felaket. Göründüğü kısa sürede bile izleyeni uzaklaştırabiliyor.

Bound to Vengeance, türün sevenleri için beklentiyi düşük tutmak kaydıyla vizyonda alternatif olabilecek bir film. Daha iyi bir senaryoyla I Spit On Your Grave’in üstüne rahatlıkla çıkabilecekken vasat türdeşlerinin yığınına dâhil olmakla yetinmiş.

Twitter.com/tuzluk_arch