Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Bir kemancının ölüme yatması

Bir kemancının ölüme yatması
Üye: Ömür Gedik Sevmeden evlendirildiği karısı tarafından kemanı kırılan ve hayata küsen bir keman virtüözünün ölümü çağırdığı son bir haftasını anlatan sıradışı, esprili ve melankolik bir film Azrail’i Beklerken. Senaryo yazarı ve yönetmenleri Persepolis ile dünyaca ünlenen Marjane Satrapi ve Vincent Parannaud. Azrail’i Beklerken, Persepolis kadar politik bir film olmasa da arka planda İran’ı resmederek Satrapi’nin siyasi duruşunu devam ettiriyor.

 

İranlı kadın yazar yönetmen Marjane Satrapi ile Persepolis için geldiği Cannes Film Festivali sırasında tanışmış ve röportaj yapma imkânı bulmuştum. Geçmişinde İran’da yaşadıklarını hiç unutmamış, kendine yeni bir yol çizmek için geldiği Avrupa’da ayaklarının üzerinde dimdik durmayı başarmış zeki ve son derece de esprili bir kadın vardı karşımda. Vincent Paronnaud ile birlikte yazdığı Persepolis, İran İslam Devrimi sırasında yaşadıklarını resmettiği çizgi romanının beyazperde uyarlamasıydı. Film, rejimde yaşananları genç bir kızın gelgitli hikâyesi üzerinden anlatıyordu. Otobiyografik bir filmdi. İran’da yasaklansa da dünyanın diğer ülkelerinde fırtınalar koparmayı başarmıştı.

 

Marjane Satrapi, En İyi Animasyon dalında Oscar’a aday olan Persepolis’ten dört yıl sonra gerçek oyuncularla çektiği bir uzun metrajla karşımızda. Azrail’i Beklerken’in konusu Satrapi’nin 2004’te yayınlanan çizgi romanına dayanıyor. Film, bir müzisyenin kırık aşk ve hayat hikâyesini anlatıyor. 1958’de İran Tahran’da dönemin en iyi kemancılarından olan Nasser-Ali Khan en sevdiği kemanı kırılınca hayattan soğuma noktasına geliyor.

 

İnsanın ölmeye yatması, ölmeyi isteyecek duruma gelmesi ancak yılların birikimiyle olur. Nasser Ali’nin kırık bir aşk hikâyesinin, kavuşamadığı sevgilisinin ardından yıllar süren bocalama dönemine girmesi, ardından gelen mantık evliliği, eşinin sert tutumları altında ezilmesi olayı kopma noktasına getiren gelişmelerden.

 

Bardağı taşıran damla ise kendisi için en iyisi olduğunu düşündüğü kemanının sert tutumlu karısı tarafından kırılması oluyor. Filmdeki sekiz günlük sürede Nasser, başarısız okul günlerinden erkek kardeşine ve İran isimli çocukluk aşkına kadar, hayatını yeniden yaşıyor. Tam bir, hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti, durumu.

 

Azrail’i Beklerken, Persepolis’e oranla daha az politik bir film. Hikâyenin tek tük politik göndermelerinden en belirgini ünlü virtüözün İran adını taşıyan ilk aşkının zorla bir askerle evlendirilerek kendisinden uzaklaştırılması. Nasser’in İran’ı kaybettikten sonraki hayatı asla eskisi gibi olmuyor. Belki de aynı filmin yazarı Marjane Satrapi gibi.

 

Vincent Paronnaud ve Marjane Satrapi’nin senaryosunu beraber kaleme alıp yönettiği ikinci uzun metrajlı film olan Azrail’i Beklerken, 2011 Venedik Film Festivali’nin yarışmalı bölümünde dünya prömiyerini yapmıştı. Film, İstanbul Film Festivali’nde Marjane Satrapi’nin sunumuyla izleyiciyle buluşmuştu. İstanbullu izleyicilerin yoğun ilgisinden memnun görünen Satrapi artık kendi kitaplarının uyarlamalarını çekmeyeceğini ve bir sonraki projesinin bir korku filmi olduğunu açıklamıştı.

 

Persepolis’in çizeri, senaristi ve yönetmeni Marjani Satrapi, son filmi Azrail’i Beklerken’in gösterimi için İstanbul Film Festivali kapsamında İstanbul’daydı. Filmini kendisiyle birlikte izledik. Yakında bir korku filmi çekeceğini söyleyen ünlü yönetmen İran’dan sürgün edilmiş olsa da otobiyografik filmleri sayesinde içindekileri rahatlıkla döktüğünü belirtiyor. Persepolis, İran’da ve Lübnan’da yasaklanmıştı. Son filmi Azrail’i Beklerken de İran’da yayınlanmadı. Fransa’da yaşayan Satrapi ülkesi İran’ı her geçen gün daha da özlediğini belirtiyor.   

 

Marjane Satrapi, Persepolis filminde Atatürk’e gönderme yapıyordu. Atatürk’ün devrimleri olumlu bir örnek olarak gösteriliyordu. Satrapi, Atatürk’ün tüm dünyanın gözünde Türkiye’yi modernleştiren insan olduğunu her fırsatta dile getiriyor.

 

Yönetmenler Satrapi ve Paronnaud, hem duygusal hem esprili, zaman zaman da politik bir masalı andıran Azrail’i Beklerken adlı filmlerini geçmişi gösteren rüya kesitleri, sevimli geri dönüşler ve güçlü oyunculuklarla süslemişler. Geriye dönüş sahneleriyle hayatını irdelediğimiz Nasser Ali’yi Kelebek ve Dalgıç filminden de hatırladığımız dünyaca ünlü Fransız aktör Mathieu Amalric canlandırıyor. Nassar Ali kimi zaman acınası kimi zaman gaddar ama genelde empati kurulabilen bir ana karakter. Sorumluluktan uzak günlük hayatında sakin ve huzurlu olması beklenen iç dünyasında ne fırtınalar koptuğunu filme derinlik ve renk katan geri dönüşlerin yardımıyla anlıyoruz. Masalsı anlatımla bir sanatçının hayata küsüşünün izlerini süren sempatik ve sıradışı bir film Azrail’i Beklerken. Pek çok sahnesinde karşımıza çıkan küçük, hoş detayları ve yönetmen dokunuşları da sürprizleri.

 

Ömür Gedik

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

HABERLER

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

43. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ÖDÜLLERİ SAHİ...

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter