Popüler Sinema
Bir beden, bin neden...
| Üye: Alper Turgut | Vahşi kapitalizm, sanal çağ ile kolkola, günümüz insanını giderek makineleştiriyor, yozlaştırıyor, tüm duyarlılıklardan ve güzelim erdemlerden arındırıyor. Adeta soyuyor, üryan ediyor. Hele kadınlar... Ya şişman, yaşlı, çirkin gibi sıfatlarla aşağılıyor, ya da genç, güzel, seksi diyerek metalaştırıyor. Artık insan kaynak, kadın hammadde, insanlık desen hak getire... |
İşte “Vücut” filmi, giderek bataklığa gömülen ve arzu nesnesine dönüşen güzel kadınlardan daha ziyade, istenmeyen, reddedilen, elbette ötekileştirilen hemcinslerini anlatmayı çabalıyor. Filmin konusu iyi, gidişat kötü... Vücut, meramını dillendirirken görece cesur bir yapım, hakkını verelim. Ancak belli ki acemilikten, üstelik birçok hamle yapmasına da karşın, senaryodaki bariz karışıklık, inandırıcılık eksenini bozuyor ve filmi hedefinden ıskalatıyor. Ne yazık ki...
“Vücut”, reklam filmleri çeken Mustafa Nuri'nin yazıp yönettiği bir ilk film... Henüz ilk adımında böyle kendinden emin ve cesaret işi bir çıkış yaptığı için, kendisini tebrik etmek gerekir. Ondan sinema adına yeni adımlar bekliyoruz.
Yapımın en büyük gücü oyuncu performanslarından geliyor. Adana Altın Koza Film Festivali'nde Hatice Aslan en iyi kadın oyuncu, Şeyla Halis en iyi yardımcı kadın oyuncu, Hakan Kurtaş ise umut veren genç erkek oyuncu ödüllerini kaptılar. Bunun dışında Cengiz Bozkurt, Şebnem Dilligil, Neslihan Yeldan ve İlayda Süren rollerinde sırıtmıyorlar, belirtelim.
Eski bir porno yıldızını canlandıran Hatice Aslan, Üç Maymun'da olduğu gibi yine tutkulu, yine cesur ve yine müthiş bir performans sergilemiş. Yıllarını tiyatroya veren, birçok dizide oynayan Hatice'yi sinemada daha çok görmek istiyoruz.
Bir erkeğe güvenebilmek, yeni bir beden istemek ve kendinden, güzel kadınlardan ve erkeklerden nefret etmek... Bir bedene hapsedilen ne çok kaygı var... Kendi tenine yabancılaşan, çözümü bağımlılıkta, ameliyatta, yeni bir aşkta arayan ne çok kadın var. Evet, şu lanet dünya düzeninde salt görsele önem veriliyor, bir kadının iç güzelliğine, yeteneklerine, zekasına ise sırt çevriliyor. Vücut filmi, toplumca dışlanan kadınların yalnızlıklarını, çaresizliklerini ve öfkelerini resmetmeyi deniyor. Filmin meselesi, vücut adlı satılan, pazarlanan, kullanılan, yani haliyle yakıcı bir gerçekliğe dayanıyor, lakin çözüm üretilemiyor, umut hep örseliniyor, yarınlara dair tasa her geçen gün daha da büyüyor.
Özetle; Vücut'un her ne kadar ıskalanmış bir iş olduğu düşünsem dahi, seyrettiğim çok sayıda felaket muadili yerli filmin yanında ışıl ışıl parlıyor. 'Ben senin gördüğünü yaşamıyorum ki...” diyen bu filme bir şans tanıyın, itilen, kakılan kadınları ve onların acılarını hem görün, hem de yaşadıkları ruh halini hissetmeyi deneyin.
Alper Turgut
