Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Biçimde ve fikirde 'ince işçilik'

Biçimde ve fikirde 'ince işçilik'
(8.5/10)
Üye: Ali Ulvi Uyanık
Sondan başlayalım, son jeneriklerden... Muhteşem besteci Alexandre Desplat'ın şefliğinde, bir orkestra eserini icra eden çalgıların yani yaylıların, üflemelilerin, vurmalıların, tellilerin ve tuşluların birer birer devreye girerek bütünü oluşturduğu, ortaya da rengârenk bir müziğin çıktığı o dakikalarda, bize hayat olarak verilmiş armağanın değerini düşünüyorsunuz.

 

Doğuşumuzdan başlayarak içine düştüğümüz o 'kodlama cehennemi'ne rağmen, 'büyümemize' rağmen, 'dümdüzlüğümüze', 'düzenimize' ve 'klişelerimize' rağmen, bir orkestra eseri gibi coşkulu, heyecanlı, hareketli, çılgınız aslında. Yeter ki, farklılıklarımız bir araya geldiğinde nasıl büyüleyici bir masalın kapılarını açabildiğimizin farkına varalım. Enstrümanlar tek tek çalsa da, her tür aşk, onların ahenkle bütünleşmelerinden doğmaktadır.

 

7 uzun metrajlı film çekti Wes Anderson. Sinemalarımızda gösterime giren, "Çılgın Liseliler" (Rushmore), "Tenenbaum Ailesi" ( The Royal Tenenbaums) ve "Suda Yaşam"da (The Life Aquatic with Steve Zissou), sorunlu aileler ve ilişkiler boyunca ironiyi besleyen ana damardaki temel sözcükler 'uzlaşmazlık ve uyumsuzluk' oldu hep... Yerleşik / düzenli olanla uzlaşmazlık ve aile kurumuna uyumsuzluk, olağanüstü görünmediği halde, karakterleri içsel fırtınalara sürükleyen tetikleyicilerdi. Anderson'ın mizahı ve temaları, "The Darjeeling Limited" ve dünyanın en zor film üretim türü 'stop motion' animasyon "Fantastic Mr. Fox"la sürdü. Şimdi ise, animasyonla da perçinlediği hikâye anlatma deneyimlerinin 'ince işçiliğini' biçimselliğin yanı sıra, fikirsel ve duygusal anlamda da zirveye taşıdığı "Moonrise Kingdom"la bir küçük başyapıt sunmuş bulunuyor.

 

Film, New England'daki adalardan birinde, avukat anne - babası ve üç 'sinir bozucu' oğlan kardeşiyle yaşayan yeni yetme kız ile annesiz babasız kalmış ve üvey anne babasının da istemediği izci çocuğun, tanışmalarından bir yıl sonra, büyüklerin dünyasından kaçmalarıyla ilerliyor. 

 

Yıl 1965 ve Soğuk Savaş'la Vietnam Savaşı arasında duygular kayıp adeta. İki çocuğun kaçtıkları, 'zoom'lar ve 'kaydırmalar'ın, kalıplaşmış ilişkilerin, aldatmaların, üşümüş ruhların dünyası. Oysa onlar, peşlerinde izciler ile büyükler olduğu halde, ilk öpücüklerini ve ilk 'Fransız öpücüklerini' tadacakları koya doğru yol alırlarken, bu gezegende, gökkuşağının da, aşkın da, sevişmenin de olduğunu anımsatacak 'çiçek çocuklar'ın öncülleridir sanki. Ve onların yanında, kamera da ilk kez kısa süreliğine 'serbestleşir', doğaya uyum sağlar. 

 

Anderson, düşük dozda şiddet içeren kara mizahına, dâhili mekânlarda 1.85:1 görüntü oranına tam oturan 'bebek evi' gibi düzenlemeler yaparak masal havası da katmış, altmışlı yılların filmlerine uygun ışık tasarımlarıyla gerçekçilik de... Bir 'mizansen virtüözü' Anderson! Kuşkusuz, çocuk oyunculardan maksimum performansları almasını da, Edward Norton'dan Bruce Willis'e,Frances McDormand'dan Bill Murray'a, Tilda Swinton'dan Harvey Keitel'a, göreceli küçük rollerde oynayan değerli oyuncuların, karakterlerini 'giyinmelerini sağlamayı' da iyi kotarmış.

 

Mutsuzluklarına karşı düşlerini harekete geçirerek aşkı keşfeden iki tavizsiz anti-kahramanla, iki "Moonrise Kingdom" çocuğuyla (ikisinin de ilk filmi: Kara Hayward ve Jared Gilman)  tanışmak şart! Onlar ki, büyükler ve diğer çocukların da 'kendi ezgilerini fark etmelerini' sağladılar; seyredenlere de umut vereceklerdir. 

 

Ali Ulvi Uyanık

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter