Popüler Sinema

Arı Kovanı yapım şirketi tarafından çekilen Bezm-i Ezel filminin yönetmen koltuğunda Aykut Can Demirel bulunuyor. Filmin senaryosu Hanzep (orta metraj) ile El Mekabir (uzun metraj; çekimleri tamamlanıp galası yapıldığı halde gösterime girmemiştir) filmlerinin senaristliğini yapmış olan Oğuz Tosun’a ait. Filmin başrollerinde Ebru Eker, Buğra Han Kirişoğlu, Hakan Tutu, Hüseyin Başlı, Talat Yavaş, Ceylan Ay ve Nilüfer Başlı yer alıyorlar.

Filmin konusuna değinecek olursak; Yasemin ve Mustafa İzmir’de ikamet eden aynı evi paylaşan, farklı dinlere mensup olduklarına aldırış etmeden birlikte olmayı başarmış iki sevgilidir. Yasemin’in sıradan hayatı gördüğü kabuslar ile tepe taklak olur ve arka arkaya yaşadığı paranormal olaylar onu büyük bir bunalıma sokar. Mustafa önceleri olan biten her şeyi hafife alarak Yasemin’i rahatlatmaya çalışır ancak içten içe endişeleri de artmaktadır. Mustafa da Yasemin’in yaşadığı paranormal olaylara şahit olmaya başlayınca önce kiliseden sonra ise İslami bir din aliminden yardım alarak içine düştükleri bu durumdan kurtulmaya çalışırlar. Bezm-i Ezel muhtemelen gösterime girmeyen ancak galası yapılan El Mekabir filminin yeni oyuncularla tekrar çekimi (El Mekabir ile ilgili daha fazla bilgi için; Gizem Şimşek, Türk Korku Sineması Kronolojisi, Pales Yayınları, 2017, s.183).

Filmin makyajları başarılı olmasına rağmen görüntü kalitesi, kurgusu, çekimleri, ses kurgusu ve miksajında fazlaca sorunlar bulunuyor. Bezm-i Ezel müzik fonlu bir yerden bir yere yürüme, çay doldurma gibi gereksiz uzunlukta sahnelerle kısa filmden uzun filme çevrilmiş amatör bir yapım olduğunu sıklıkla hissettiriyor. Cin düğünü sahnesinde kullanılan yeni olduğu fazlasıyla belirgin, pırıl pırıl davul ya da yıllardır kullanılmadığı söylenen köy evinin durumu gibi bazı detaylar sanat yönetiminin de sınıfta kalmasına neden oluyor. Filmdeki ana karakterin Hıristiyan olduğunu vurgulamak için kadının boynundaki kolyede, salondaki televizyonun üzerindeki duvarda ve yatak odasında yatağın başucundaki duvarda görülen haç sembolü fazlaca ve sıklıkla kullanılmış. Oyunculuklar yer yer vasat ancak sahneleri kurtarmaya yetiyor. Tüm bunlar ele alındığında filmin başarılı olan ve öne çıkan en önemli özelliği alt metinleri.

Bezm-i Ezel filmin arasına bir replikle yerleştirilen ve filmin de sloganı olan “Cinlerin ve insanların kötüsü ne çok birbirine benziyor” cümlesinden yola çıkıyor. Bu bağlamda gerçek İslamiyet’in dışarıda yaşanan şekilde olmadığı, iman edip namaz kılıp oruç tutan ancak türlü kötülükler yapan insanlar olduğu gibi aynı şekilde davranan cinler olduğuna dair alt metinler Bezm-i Ezel’i benzer amatör yapımlardan ayıran en büyük özellik olarak dikkat çekiyor. İslami din aliminin bir Alevi, büyü yapılan kadının Hıristiyan, cinlerin gönderdiği mesajların ise İbranice olması üzerinden çoğunluğu Sünni Müslüman olan ülkemizdeki kısık sesleri yükselten bir film Bezm-i Ezel. Ancak yukarıda da değinildiği gibi haçların fazlaca göze sokulması, Cemevi ayininin acemice araya sıkıştırılması, hıristiyan mezarlığında çekilen dua sahnelerinin yapaylığı gibi yeterli ve detaylı çalışma yapılmaksızın oluşturulan sahneler vermeye çalıştıkları mesajların yolda kalmasına, adeta bir ötekileştirme halini alarak, seyircilerde verilmesi gereken mesajın tam tersi şekilde etki yaratmasına neden oluyor.

Filmde Hasan Karacadağ hayranlığı fazlaca göze çarpıyor. El-Cin (2013), Dabbe: Cin Çarpması (2013), Magi (2016) gibi Karacadağ filmografisinden izlere filmin içerisinde yer yer rastlamak mümkün. Filmde yer alan ayinlerde kullanılan açıklayıcı replikler özenle hazırlanmış ancak sanat yönetiminin atmosferi yeterince başarılı ve inandırıcı oluşturamaması nedeniyle bu replikler de tabiri caizse çöpe gidiyor. 

Sonuç olarak Bezm-i Ezel; sonunda bazı soruların yanıtlarını vermeksizin izleyicileri sorularla başbaşa bıraksa da, verdiği ahlaki ve etik mesajlar adına beklenti yüksek tutulmaksızın izlenebilir.

Twitter.com/gizsimsek