Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Beyaz Diş

Beyaz Diş
(7.5/10)
Yazar: Uğur Hakan Hacıoğlu

Amerikalı yazar Jack London’ın en bilinen romanlarından biri olma özelliğiyle 1906 yılında ilk kez yayımlanan Beyaz Diş bir animasyon filmi olarak beyazperdede seyirciyle buluştu. Film Cuma günü itibariyle ülkemizde de vizyona girdi. Yönetmeliğinde ise 2014'de Mr.Humlot isimli filmi ile Kısa Animasyon Oscar’ı kazanan Alexandre Espigares var.



Yarı köpek ve yarı kurt olarak dünyaya gözlerini açan Beyaz Diş doğumunun ilk anından itibaren annesi Kiche ile birlikte vahşi doğanın içerisinde derin bir hayat mücadelesini tecrübe etmeye başlamıştır. Bu tecrübe esnasında kimi zaman başlarına acı hadiseler gelse de annesinin yavrusuna gösterdiği şefkat ve yaşama olan kararlılığı aynı zamanda Beyaz Diş’in tüm vahşiliğini içinde barındıran ruhunun bir yandan da derinliklerinde yatan masumiyetin Kuzey kışının soğuk ve karlı ikliminde yavaş yavaş filizlendiğini filmin başında görüyoruz. Fort Yukon yakınlarında olan Beyaz Diş ve annesi Kiche çetin geçen kışın ortasında hayatta kalma ve açlıkla mücadele etmeye çalışmaktadır. Bu sırada polis şefi Weedon Scott ile karşılaşırlar. Henüz bir yavru olan Beyaz Diş yıllar sonra polis şefiyle yollarının tekrar kesişeceğinden o an habersizdir. Mevsimin zorlukları arasında daha fazla dayanamayan Kiche yavrusunu da düşünerek daha önce terk ettiği eski sahibi Gri Kunduz’un köyüne döner. Giderek azalan Kızılderili nüfusuna karşın ailesini bir arada tutmayan çalışan Gri Kunduz eskiden kızak köpeklerinin başı olan Kiche’nin yuvasına dönüşünü mutlulukla karşılar. Yanında getirdiği Beyaz Diş’i yaşamın onlara sunduğu bir hediye olarak görür. O dönem yaşanan altın grevi sonucunda eyalet içerisinde topraklarının satılacağını duyan Gri Kunduz şehre gider. Burada gerekli parayı kazanarak topraklarının satılmasını engellemeyi düşünmektedir. Yolculuğu esnasında Beyaz Diş ona yol arkadaşı olmuştur. Şehre geldiklerinde Beyaz Diş sahibini korumak adına ruhunun içerisinde var olan vahşiliğini dışa vurmak durumunda kalır. Koruma içgüdüsü ile gerçekleştirdiği bu eylemin sonucunda hayatının bambaşka bir noktaya geleceğini de hiç şüphesiz tahmin edemeyen Beyaz Diş bu durumun sonuçları ile kısa sürede yüzleşmek durumunda kalır. Gri Kunduz şehirdeki bir adamın ona oynadığı oyun sonucunda dostu Beyaz Diş’i ona satmıştır. Ardından Beyaz Diş’in ruhunun derinliklerinde var olan vahşiliğinden faydalanarak köpek dövüşleriyle büyük paralar kazanmak isteyen kötü niyetli bir insanoğlu onun efendisi olmuştur. İtaat, dayak ve acının giderek artması ve köpek dövüşlerinin ardından Beyaz Diş hayatın içerisinde iyi ile kötüyü, mücadele ve hayatta kalma olgularını giderek daha yakından tanımıştır. Tecrübelerin ve acının gün geçtikçe bedeninin içinde artmasına rağmen masumiyetini ve iyiliğe olan hassasiyetini kaybetmeyen Beyaz Diş sonunda efendisinin sopasını kırmayı başarmasıyla da gerçek bir cesaret örneğini göstermektedir.


Çocukluğumda severek okuduğum Beyaz Diş ve Vahşetin Çağrısı kitaplarının yazarı Jack London’a bu filmi izledikten sonra bir kez daha hakkı teslim edilmeli. Günümüze kadar 89 dile çevrilen ve evrenselleşen Beyaz Diş romanın sinemaya aktarımını oldukça başarılı buldum. Bir kitap uyarlaması olarak değerlendirdiğimizde kitabın beyazperdeye doğru bir şekilde aktarıldığını söyleyebilirim. Kuzey’in soğuk ormanlarındaki yaşam kavgası atmosfer olarak da doğru bir şekilde yansıtılmış. Film muhakkak izlenilmeli.

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter