Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok

Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok
(7.0/10)
Yazar: Deniz Ali Tatar

Görmek ya da görmemek… Aşık olunca, ya da aşk sandığımız o duyguya kapılınca görmenin önemi yitip gidebilir mi? Aşk her bir duyumuzu tamam hale getirebilir mi? Duygular, işin önüne geçerse neler olur? Körleşiyorsan, kör birilerine âşık olduğunu sanıyorsan ve hatta annen kör ve yaşlı bir fahişe ise? 


Son iki yıla 5 filmiyle damga vuran Onur Ünlü, yine enteresan bir yapımla karşımızda. 24. Uluslararası Adana Film Festivali’nden “En İyi Film” dahil 4 ödülle ayrılan Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, vizyona merhaba dedi. Fatih Artman, Demet Evgar, Hare Sürel ve Ezgi Eyüboğlu gibi isimlerin başrollerini paylaştığı yapımda; cinayet masası dedektifi olan Salim’in hayatında odaklanıyoruz. 30'lu yaşlarında olan içine kapanık bir adam olan Salim’in, bir süredir devam etmekte olduğu göz tedavisinin sonuç vermediğini ve zamanla tamamen kör olacağını öğrenmesiyle hayatı değişiyor. Üzerinde çalışmaya başladığı yeni cinayet davasında öldürülen kişinin karısı Handan Hanım’ın da kör bir piyanist olması, durumu daha da ilginç kılar ve Salim, Handan’a fena halde gönlünü kaptırır. Fakat durumların sürekli farklılık göstermesi, olayları bambaşka çıkmazlara götürür.


Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, Onur Ünlü’nün son 5 filmi arasında en güçlü duranı kuşkusuz. Ünlü’nün bu filmde yarattığı dünya; üst tabaka kesim için zor denk gelecek bir durum olsa da, taşra kısmına baktığımızda aslında gerçekçilik öne çıkıyor. Kör bir piyanist kadın ve onun ruh dünyası sıkı bir şekilde kurulmuş ve gizem öğesi heyecanı artırmış. Fakat gerçekte denk gelmesi zor bir o kadar da sinema mucizesini öne çıkarır cinsten. Taşra bölümü ise bir o kadar gerçekçi ve filmi güzel besliyor. Sadece kör olan taşra kadını Leyla karakteri ile Salim arasındaki ilişki anlamsızlığı rahatsız etmiyor değil, alışması zor bir ilişki olarak filmde yer alıyor. Cinayetin oluş biçimi ve cinayetin kendi içindeki büyük gizem silsilesi, finale güzel giden ve güçlü cinsten. Yalnız final sekanslarında dibe düşüş, gözle görünü bir biçimde ön planda ve anlamsızlık duygusu izleyenler zorluyor. Art arda gelişen olaylar hızlı oluyor ve alelacele hikâye sonlanıyor. 


Fatih Artman’ın muhteşem bir performans sergilediğini söylemek mümkün. İlk başta kör bir polisi oynadığını düşünüp sıradan bir önyargı edinsem de; kör olmaya giden süreçte, duygularını ve fetişlerini derinlemesine yaşayan ve bunu işinin önüne koyan Salim karakterin çok iyi oynamış. Bu dönem başarısını Aile Arasında ve Sofra Sırları filmlerindeki performanslarıyla da taçlandıran Demet Evgar ise, görkemli diyebileceğimiz kör ama zengin bir piyanist olan Handan rolünde son derece başarılı. Ezgi Eyüboğlu ise komiser rolünde beklenenden çok daha başarılı ve filmin artılarından. Salim’in eski eşi Hülya rolünde izlediğimiz İncinur Daşdemir Sevimli ise, filmin yan rollerinden olmasına rağmen filme efektif bir duygu veren rolde oldukça iyi. Hülya karakterinin eski eşine nefreti, ama bir yandan da ona olan düşkünlüğünü güzel performe ediyor. Hare Sürel ise aslında beğendiğim bir oyuncu olmasına rağmen filmde çok iyi bulmadığım bir performansla karşımızda. Körlük duygusunu karakteri izlerken alamıyorsunuz. 


Filmin ana müziği olarak karşımıza çıkan “Tohumlar Fidana, Fidanlar Ağaca” şarkısı ise, film boyunca ve film çıkışı da beyninizde dönen güzel bir hava bırakıyor. Filme güzel bir etki veren şarkının anlamlı olması da önemli. Aşkın Gören Gözlere İhtiyacı Yok, daha fazlasını bulamayacağınız ama sinema tadını alabileceğiniz ve vizyondayken deneyimlemeniz gereken enteresan bir film…


Twitter.com/CarpeDiem_Dali

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter