Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

Aşk gelmeden hayat bitmez

Aşk gelmeden hayat bitmez
(7.5/10)
Üye: Serdar Akbıyık
Yaşlanmak herkesin konuşmaktan kaçındığı, zihninde ötelediği bir kavram. Biz ne kadar ötelersek o kadar kendimizi tanıyamıyoruz. Yaşlı insanları yanlış algılıyor ve değerlendiriyoruz. Yaşlanmak dediğin ruhumuzun kabuğunun kırışması. Ama zihnimizde ve yüreğimizde asla isteklerimiz ve duygularımız değişmiyor.

 

 Bluğ çağına geldiğimiz andan itibaren yüreklerimiz kıpırdanmaya başlıyor. Ta mezara girene kadar o kıpırdanma bitmiyor. Sadece toplumun hayatın gerçeğine uymayan klişeleri insanları çevreliyor. “Sen yaşlısın bunu hissetmen normal değil, sen yaşlısın şunu yapmamalısın, bunu giymemelisin” gibi klişeler, insanı ölmeden mezara koyan tavırlar. Tabii bunun dışında bir de yılgınlık var yaşlı insanlar için. Bu yılgınlık yüreğin bazı duygulara taşlaşmasıyla ilgili değil. Umutların yıkılması, hayallerin istendiği gibi sonuçlanmamasıyla ilgili. Bu yılgınlık yaşlılık yorgunluğuyla karıştırılıyor. Aslında sadece bir ümitsizlik söz konusu yaşlılıkta . 

 

Bu hafta vizyona giren Hayatımın Tatili işte bütün bu konuları inceleyen ve hakkıyla odağına alan bir yapım. Bir kere kadrosu muhteşem. Kendini kanıtlamış birçok İngiliz asıllı oyuncu ve bunların yanında genç yetenekler filmin kadrosunu oluşturuyor. Kimler yok ki? Judi Dench, Bill Nighy, Tom Wilkinson, Maggie Smith gibi ağır toplar, Slumdog Millionaire’in ünlü oyuncusu Dev Patel gibi genç yıldızlar filme gereken dokunuşu yapıyorlar.

 

Filmin konusuna gelince, yaşlanmak zaten zor bir şey ama bir de maddi sorunlar ortaya çıkınca iyice çekilmez oluyor. İnsanlar köle gibi çalışıyorlar. Elden ayaktan düşene kadar sürekli vergi veriyorlar, ülkelerinde kendilerine düşen sorumluluğu yerine getiriyorlar. Peki yaşlandıklarında ne oluyor? O ülkeler devletler sosyal sorumluluklarının altında olan bu insanlara yeterince destek verebiliyor mu? Türkiye’nin kültür yapısı biraz farklı olduğu için burada işler başka şekilde işliyor. Ama filmin konusunun geçtiği İngiltere’de bu durum insanlar arasında öfke yaratıyor. Bu öfkeyi paylaşan bir yaşlılar gurubu Hindistan’daki Marigold Oteli kendi hayallerinin yuvası olarak görürler. Bu birbirini tanımayan insanların hayalleri birbirleriyle örtüşür. Fakat otele geldiklerinde büyük bir hayalkırıklığı yaşarlar. Çünkü otel internet sitesinde anlatıldığı gibi değildir. Genç bir Hintli’nin hayallerinin güzelliği ne yazık ki otelin fiziki gerçekliğiyle hiç uyuşmuyordur. Bütün grup otelin içinden Hindistan’ın şehirlerine, insanlarına yayılan bir merakla hayatla tekrar tanışır. Kimileri kendilerine olan duygusal borçlarını öderler, kimileri ikinci baharın gerçekliğiyle ödüllendirilirler, kimiyse kendini kandırarak hayatını geçirdiği eşine ve kendine genel af çıkarır. 

 

Sanıyorum ömür kısaldıkça hayatın hesabı da kısalıyor. Geleceğe dair duyguların pazarlığı değil o anın gerçekliği insanları kucaklıyor. Anı yaşamak herhalde insanın son anlarında yapabildiği bir şey. Ne acı... Günümüzü gün etmek için değil ama sevgimizi, aşkımızı hesaba yatırmadan yaşayabilmek ve bunu tartışabilmek için güzel bir film Hayatımın Tatili. Gidin derim. Koşuşturmaya biraz mola, aşka biraz şans, maceraya imkan verebilmek için iyi bir tercih bu film.

 

Serdar Akbıyık

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter