Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

ANNEMİN YARASI - Savaşın Bedelini Çocuklar Öder

:: Videolar ANNEMİN YARASI - Savaşın Bedelini Çocuklar Öder
(7.0/10)
Üye: Murat Duygu
Annemin Yarası filminde hikâyenin geçtiği toprakların, günümüzde bile zaman 90’lı yıllarda durmuş gibi göründüğü için, zamansızlık hissi izleyiciye çok iyi geçiyor.

Vizyonda çokça Türk filmi görmeye alıştığımız bir dönemde acaba hangisi standartların üzerinde diye düşünür olmuşken bu hafta gösterime giren Annemin Yarası, işte bu standart üstü filmlerden biri. Yönetmen Ozan Açıktan’ın dördüncü uzun metrajlı çalışması olan film uzun zamandır hasret kaldığımız eli yüzü düzgün bir yerli sinema filmi. 2010 yılında BKM oyuncularının Televizyondan beyazperdeye geçiş projeleri olan “Çok Film Hareketler Bunlar” filmiyle iyi başlayan sinema macerasına 2012 yılında Tolga Çevik komedisi “Sen Kimsin”le vites küçültse de, ara vermeden yoluna 2013 yılında başrolünde Nehir Erdoğan’ın olduğu dram türündeki “Silsile” ile devam eden yönetmenin en iyi filmi “Annemin Yarası”. 

 

Bosna savaşı bütün balkan coğrafyasında ve bizde kolay kolay silinmeyecek yaralar bıraktığı gibi o topraklarda hayatına devam eden halklar üzerinde de derin travmalar ve izler bıraktı. Annemin Yarası filmi de gerçekleşen onca katliam ve vahşetin ardından yaşanan travmalardan birine odaklanıyor. 18 yaşına geldiğinde yetimhaneden ailesi hakkındaki gerçeği öğrenmek için ayrılan Salih’in hikâyesine tanık oluyoruz. Salih (Bora Akkaş) birçok Boşnak gibi savaş sonrası yetimhaneye bırakılmış bir çocuktur. Yetimhane müdüründen öğrendiği bilgi kırıntılarıyla önce annesinin yerini öğrenir. Ama buldukları hiç hoşuna gitmez Salih’in, çünkü annesi savaş sırasında bir Sırp askeri tarafından tecavüze uğramış ve onu doğurmuştur. Annesi yaşadıkları sonucunda ilaçlarla yaşamına devam edebilen ve bu yüzden geçmişini hatırlayamayan birine dönüşmüştür. Salih hem babasını merak ettiğinden hem de annesine bunu yaptığı için onu cezalandırmak istediğinden tekrar yola koyulur.


 

Sinema filmlerinde genellikle görülen tempo sorunu ve kurgudan kaynaklanan kopukluk ya film boyunca düzelmez ya da yavaş yavaş düzene girer. Filmin ilk yarısında her şey çok hızlı gelişiyor; yetimhaneden ayrılması annesini bulması, gerçeği öğrenip babasının peşine düşmesi, aynı isimdeki Sırpları tek tek bulması ve yeni bir aile edinmesi gibi. Bu da ne yazık ki filmin dramatik çatısının iyi kurulmamasına yol açıyor. Ama filmin ikinci yarısı tempo düzeliyor ve dışarıdaki hayata edebi eserlerde olduğu gibi sindire sindire dâhil oluyoruz, tıpkı Salih gibi. Sürpriz doğum günü sahnesi gibi zirve anlara sahip olan film ikinci yarıda ritmini buluyor ve görüntü olarak da Hollywood filmlerinden eksik kalmıyor. Annemin Yarası filminde hikâyenin geçtiği toprakların, günümüzde bile zaman 90’lı yıllarda durmuş gibi göründüğü için, zamansızlık hissi izleyiciye çok iyi geçiyor. Normalde anlatılan hikâyeye hizmet eden bu duygu biraz da film için dezavantaja dönüşmüş gibi başlıyor önce, çünkü Salih’in yolculuğu başladığında izleyici de, o zamansız yolculukta kendini buluyorken, bir anda ekranda teknolojik bir cihaz görünmesi kafa karışıklığına neden oluyor. 


 

Küçük bir “Muhteşem Yüzyıl” oyuncuları resmi geçidi şeklindeki bir kadroya sahip olan film, bu sayede ortalamanın üzerinde oyunculukları ile kendini çok iyi izlettiriyor. Boris rolüyle Ozan Güven ve Marija rolüyle Meryem Uzerli filmi sırtlıyorlar. Bu ikiliye Bora Akkaş’ı da katabiliriz başrol olarak. Bunun yanında ne yazık ki çok iyi bir oyuncu olmasına rağmen Mirsad rolündeki Okan Yalabık biraz silik kalıyor bu kadroda. Künyedeki en zayıf halka ise, Nerma’yı canlandıran Belçim Bilgin, izleyiciye ne tramvasını geçirebiliyor ne de çocuğunu kaybeden/bulan bir anne performansı sergiliyor. 2016 yılının kendi türündeki en başarılı örneklerinden olan film umarım izleyiciden de gereken ilgiyi görür.

 

Twitter.com/muratduygu

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter