Popüler Sinema

Batman 1989’dan beri birçok kez sinemaya aktarıldı. İlk iki filmi Tim Burton, daha sonraki ikisini ise Joel Schumacher çekti. 2005 yılındaysa Batman için yepyeni bir macera başladı. Christopher Nolan’ın çekip yazdığı Batman’i Christian Bale canlandırdı. Batman Begins, The Dark Night ve bu hafta vizyona giren The Dark Night Rises – Kara Şövalye Yükseliyor filmleri daha önceki örneklerine göre çok daha karanlık bir atmosfere sahip.

 2008 yılında vizyona giren The Dark Night’ ta Batman Harvey Dent yani kötücül Çift Surat’ı ve Joker’i yenerken kendisi de yaralanmış ve sevgilisi Rachel Dawes ölmüştü. Batman onu bu ikincil hayattan kurtaracak kadını kaybedince hayata küsüp evine kapanmıştı. İşte tam bu noktada son film Kara Şövalye Yükseliyor’un hikayesi başlıyor. Gotham şehri son olaylardan sonra kanuna ve düzene kavuşmuş, eski valinin ismiyle özdeşleşen Dent kanunları sayesinde haydutlar ve serseriler demir parmaklıkların ardına hapsolmuşlardır. Bruce Wayne ise hayata küsmüş, Batman kostümlerini çıkarmış, inzivaya çekilmiştir. Halbuki eski düşmanı Rhas Al Ghul’un çocuğu Gotham’ı yok ederek babasının intikamını almak için şehre gelmiştir. Batman uzun bir dinlenmenin sonunda şimdiye kadarki en güçlü düşmanıyla karşılaşacaktır. Bu mücadele onun hayatının mücadelesidir ve faturası Batman’in hayatının kendisi olabilir. 

Nolan’ın senaristlerinden biri olduğu Batman, ilk bakışta iyi bir aksiyon. Muhteşem bir kadro var filmde, Christian Bale, Gary Oldman, Anne Hathaway, Marion Cotillard, Joseph Gordon Levitt ve usta oyuncular Morgan Freeman, Michael Caine. Yani çok kalabalık ve başarılı oyuncular topluluğu. Bütün bunlara rağmen filmin alt metinlerine girdiğimizde ince göndermeler bizi rahatsız ediyor. Nolan Gotham halkını zengin ABD toplumuyla bir tutuyor. Bu zenginlikten rahatsız olup sosyal devrim yapma maskesi altında intikam terörü estiren Bane ve adamlarını ise komünizm ve El Kaide ile özdeştiriyor. Yani ABD’nin savaştığı, uğraştığı her şey terörist Bane ile vücut buluyor. İş sadece bunla da bitmiyor. Gary Oldman’ın canlandırdığı Komiser Goldman ile çaylak polis Blake arasındaki bir konuşma insan haklarını cayır cayır ihlal eden şu anki iktidar sistemini güzelliyor. ABD’de Müslümanlara yapılanlar, izinsiz dinlemeler, nedensiz tutuklamalar, kendi toplumlarına yaptıkları benzer uygulamalar Komiser Gordon’un ağzından şu şekilde savunuluyor : “Şu an uyduğun kurallar düşmanların arkasına gizlendiği duvarlar olabilir. Her şey kanunlarla düzenlenemez. Bazen sen elini kirletme diye başka bir dostun pisliğin içine elini daldırır. Dua et de benim dostum gibi bir dost edinebilesin. Senin için o pisliğe elini daldırmaktan korkmayan bir dostun olsun.” Bu konuşmada Amerikan toplumunun terör korkusundan yararlanan faşizan uygulamaların izlerini görebiliyoruz. Haydutların başı olan Bane karakteri de esir aldığı bir stat dolusu Amerikalıya şöyle diyor: “Zenginler kendi sistemlerini kurmuşlar, siz bir devrimin başlangıcındasınız. İnsanlar ancak ihtiyacı olduğu kadar paraya sahip olmalı. Fazlası toplumundur. Gidin ve alın. Biz devrimi başlattık.” Bu sözler ile Bane güya kapitalist sistemi eleştirerek komünizmi yüceltiyor ama filmin sonunda savunduklarıyla beraber yerin dibine batıyor. 

Ve tabii hikayenin kötü adamı. Kötü adamlar Amerikan kapitalizminin nedense düşmanı oluyorlar. Christopher Nolan’ın çektiği üç film içinde hiç biri Kara Şövalye Yükseliyor kadar böylesine açıkça ABD politikalarının yanında yer almamıştı. Batman’i bile harcadılar. Ne diyelim?  

Serdar Akbıyık