Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

ALTI KİŞİYE PİJAMA

ALTI KİŞİYE PİJAMA
Yazar: Korcan Evin Salon güldürüleri adı altında değerlendireceğimiz “Altı Kişiye Pijama”, aralıksız tek perde şeklinde ve 1,5 saat kadar sürüyor. Fakat oyun o kadar akıcı ve eğlendirici ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamanız mümkün değil.

 

1985 yılında ilk gösterimini yapan ve 2014 yılında ise Broadway’de sahnelenmeye başlayan Marc Camoletti’nin “Don’t Dress For Dinner” adlı komedi oyunu, ayrıca Londra’da yıllardır da oynanıyor. Eril Erdem tarafından kurulmuş olan Tiyatro Karadut, bu oyunu “Altı Kişiye Pijama” adı altında, ülkemizde de sahneye koydu.


 

Kısa bir süre önce özel bir davet üzerine Moda’da yer alan Kadıköy Duru Tiyatro’da oyunu izleme fırsatını yakaladım. Yerim en ön sırada, ben ise neredeyse sahnenin içindeydim. Tiyatronun ilk sırası ile sahne arasındaki mesafe çok kısa olduğundan bana, oyundaki tüm mimikleri rahatlıkla birebir yakalama imkanı da doğmuş oldu. Özellikle oyunun aldatmacalar üzerine kurulu bir komedi olması ve birbirlerinin arkasından yapılan bolca hareket içermesi, mimiklerin de fazlasıyla iyi takip edilmesini gerektiriyor. Salon güldürüleri adı altında değerlendireceğimiz “Altı Kişiye Pijama”, aralıksız tek perde şeklinde ve 1,5 saat kadar sürüyor. Fakat oyun o kadar akıcı ve eğlendirici ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamanız mümkün değil. 


Hikaye, adı üstünde altı kişinin tek bir çatı altında toplanmasını anlatıyor. Konusu için kısaca anlatmak gerekirse demek isterdim ama, oyunda bir arapsaçı durumu mevcut olduğundan biraz uzun ve karışık durabilir. Bernard ve karısı Jacqueline hafta sonunu Paris'e iki saat uzaklıktaki sayfiye evlerinde geçirmek isterler. Bernard, Robert isimli eski arkadaşını da davet etmiştir. Robert geldiği zaman Jacqueline ile arasında gizli duygusal bir ilişki olduğu anlaşılır. Bu arada Bernard da bir süre önce tanıştığı genç bir manken olan Susan adlı kızı eve davet etmiştir. Bernard eşine yakalanmamak için, arkadaşı Robert'e benim sevgilimin sevgilisi rolünü, yani Susan ile sevgili rolünü oynayacaksın diye ısrar eder. Robert eve gelen aşçıyı (Suzi) Susan zanneder ve manken aşçı, aşçı ise manken rolüne girmek zorunda kalır. Aşçının gerçek kocası da eve gelince işler iyice karışır ve komik olaylar birbirini takip eder.


 

Tabii ki okuyunca herşey normal, ama seyrederken aynı evin içinde dönen dolapları iyi anlamak için diyalogları ve mimikleri gerçekten iyi takip etmek gerekiyor. Öncelikle oyun, başından sonuna kadar çıtayı yükselten bir ivme ile hızla ilerliyor. Başından sonuna kadar  hikayeyi sahiplenen ve evin sahiplerine hayat veren; Jacqueline’i canlandıran Ebru Kaymakçı seksapel, akıllı kadın rolünü ve Serkan Atar ise, çok uyanık olduğunu zanneden sevimli koca rolünü çok iyi şekilde oynuyorlar. İkilinin arasındaki uyum ve diyaloglar hiç bozulmadan oyunu sona kadar taşıyor. Yalnız oyunda fazlasıyla ön plana çıkan çok başarılı iki karakter daha mevcut; Robert ve Suzi. Robert rolünü oynayan Eril Erdem, oyuna dahil olduğu andan, son sahneye kadar seyirciyi kesintisiz güldürüyor. Konuşma şeklinden mimiklerine kadar komple çok iyi. Zaten oyundaki en önemli karakterin ve diyalogların kendisine verildiği de çok açık ve net. Aşçı Suzi rolünü üstlenen Zehra Erkuş ise, ara sıra görünmesine rağmen oyunculuğundaki coşkuyu ve enerjiyi kesinlikle seyirciye birebir yansıtıyor, ki bu tiyatroda başarılması çok zor olan bir durumdur. Oyunun diğer karakteri olan Susan rolünü üstlenen Nehir Büyükakçay ise, oyun sırasındaki diyaloglarda kısa sıkıntılar yaşamasına rağmen çabuk toparlamayı başararak sahiplendiği şımarık ve çok da zeki olmayan manken kızın hakkını veriyor. Sonlara doğru çıkan aşçının kocası George’ı canlandıran Yiğit Aksütlü ise, kendisine verilen kısa ama önemli rolü, gösterdiği düzgün performansı ile güzelce sahiplenmeyi başarmış. 


Ayrıca Ali Yenel tarafından yaratılan sahne dekorunun cıvıl cıvıl renkleri ile kostümlerdeki canlı renklerin uyumu, bu konuda çok titiz davranıldığını gösteriyor. Özellikle böyle bir komedi oyununda renklerin doğru seçilmesi ve oyunla bir bütünlük sağlaması gibi detayların atlanmaması da işin ciddiyetle yapıldığının bir kanıtı.

 

 

Sonuç olarak; Çetin Etili’nin yönettiği ve Can Kapyalı’nın çevirisini yaptığı “Altı Kişiye Pijama” oyunu, arapsaçına dönmüş komik hikayesi ve aralarda kafa karıştıran zihin oyunlarının yanı sıra, bol kahkaha atma garantisi olan eli yüzü düzgün, tavsiye edebileceğim bir komedi oyunu. 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

RÖPORTAJLAR

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Seda Aktaş: “Kitlesel fonlama, film üreti...

Fırat Sayıcı

Cüneyt Karakuş: "Bu filmde ses rengi...

Cüneyt Karakuş: "Bu filmde ses rengi...

Fırat Sayıcı

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Aziz Alaca: “Kısacıların birçok uzuncudan...

Fırat Sayıcı

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter