Popüler Sinema

Göçmenleri ve işçileri, konu edinen filmler yöneten Fernando León de Aranoa, A Perfect Day (Mükemmel Bir Gün) ile 90’lı yıllarda Balkanlar’daki savaş günlerini yer yer esprili bazen de hüzünlü bir dille izleyiciye anlatıyor.

A Perfect Day, kuyuya düşmüş veya atılmış bir cesedi, su kaynağının kirlenmemesi için çıkarmaya çalışan bir yardım ekibinin zorlu mücadelesini konu ediniyor. Ekibin tek amacının bir halat bulup cesedi çıkarmak olduğunu düşündüğümüzde 106 dakikalık bir süre gayet basit olan bu mevzuyla nasıl doldurabilir diye aklınızdan geçirebilirsiniz. Çözümü kolay olan süreçleri bile anlamsızca uzatan politik ve askeri prosedürler, yerel halkın batıl inançları ile birçok aksilik, olayları ince ince şekillendiriyor. Film, savaşın içinde olan bir bölgede geçmesine rağmen üslubunda kara mizah barındırdığından acılar fonda kalıyor. Duygu sömürüsü yapmadan anlatmak istediğini ironik bir dille aktardığı için zaman zaman eğlendiren ama vermek istediği mesajı, mizahla üstünü örtmeye çalışmayan bir yapım.

Talihsizliklerin üst üste gelmesiyle savaşın birçok yönünü gözler önüne seren film, hem iki düşman tarafı hem de sözde barış sağlamaya çalışan aslında köstek olmaktan başka pek de işe yaramayan “Birleşmiş Milletler”den bahsediyor. Kısaca yardım ekibine kimse yardım etmek istemez ama Nikola adlı yerel halktan bir çocuk tesadüfen halat arama sürecinde ekibin yanında olur ve en büyük yardım da ondan gelir. Böylece çocuğun hayatı üzerinden mağdur olanların hislerinin, izleyicinin görebilmesi sağlanır.

Filmdeki karakterlere kısaca göz atarsak; başrolde yer alan Benicio Del Toro kurallar yerine kendi yöntemlerini uygulamayı tercih eden gönül işleri kabarık Mambru’yu, Tim Robbins 90’lı yılların vurdumduymaz ama bir o kadar da tehlikeli mizahi diline sahip, en kötü zamanda bile espri yapmadan duramayan “B”yi canlandırıyor. Olga Kurylenko’nun Katya ve Melanie Thierry’nin Sophie karakterleri ise erkeklere nazaran prosedüre uymaya meyilli, ama kurallar bir yerden sonra anlamsızlaşmaya başlayınca isyan bayrağını çekmeye hazır, korksa bile geri adım atmayan güçlü kadın karakterlere hayat veriyorlar.

Paula Farias’ın Dejarse Llover adlı romanından uyarlanan A Perfect Day, dram ve komedi türleri haricinde basit bir halatın peşinde oradan oraya sürüklendiğimiz bir yol filmi. Türüne yakışan müziklere sahip olan filmde, Marilyn Manson’dan “Sweet Dreams” ve Marlene Dietrich’den “Where Have All the Flowers Gone” gibi şarkılar duymak mümkün. Savaşın anlamsızlığını ve nasıl sonuçlara yol açtığını farklı bir açıdan görmek isteyenler için ideal bir yapım olan A Perfect Day, drama boğmadan hicvetmeyi başarabilen bir yapım. 

Twitter.com/mugeibrikci