Popüler Sinema

Paylaş
Eleştiriler

22. Randevu İstanbul’da Rus Sineması’nın 2 Bambaşka Örneği!

22. Randevu İstanbul’da Rus Sineması’nın 2 Bambaşka Örneği!
Yazar: Duygu Kocabaylıoğlu

Yıllardır “senenin son festivali” olarak bilinen Randevu İstanbul, bu yıl –yakın siyasi ilişkiler içinde de bulunduğumuz- Rusya sinemasına kucak açıyor. 20 Aralık Cuma günü ilk gösterimleri ile başlayan festival 26 Aralık Perşembe gününe kadar Nişantaşı City’s Sinemaları’nda gösterimlerine devam ediyor.

 

Cuma günü gerçekleştirilen film gösterimlerinden “In the Port of Capetown” ve “Watch, My Love” filmlerini Popüler Sinema takipçileri için değerlendirdik.

 

Bir Zamanlar Cape Town Limanında (“In the Port of Capetown”)

 

Bir Zamanlar Cape Town Limanında, Aleksandr Veledinsky imzalı ve oldukça dikkatli izlenmesi gereken bir yapım. Zira, 3 kişilik başlayıp, yan hikayelerle zenginleşen, bol kesişmeli bir öykü yapısı var. 1945 yılında ikisi asker biri denizci 3 Rus’un bir anda karşılıklı silah çekmesiyle, saçma ve gereksiz bir çatışma yaratması ve her birinin diğerinin öldüğünü sandığı kısacık bir an ile başlayan ve bambaşka anlatılara, hayatlara savrulan bir film var karşımızda. Yolları bambaşka yönlere giden karakterlerin tam 51 sene sonra, 1996 yılında 22 Haziran günü- ne ironiktir ki bu yazı da başka bir ekinoks olan 21 Aralık günü kaleme alındı- kameraya yansıyan yaşamlarını izlerken, pek çok geriye dönen sekans ile de bağlantıları kurmaya çalışıyoruz.

 

Aradaki uzuuun yıllarda ne geldi geçti, bunu kestirmek bazı anlar için biraz seyircinin hayal gücüne kalsa da, film Rus kültürüne has pek çok detayı buram buram beyazperdeye yansıtmayı başarıyor.  90’ların başında yıkılmış olsa da komünist dönemden miras kalan tüm o kasvet, kolay kolay değişmeyecek olan bürokrasi, başka ülkelere duyulan özlem – Güney Afrikasını ‘incisi’ Capetown!.. Gösterimi sonrası söyleşiye gelen filmin yapımcılarından  Vladimir Ignatiev’in de belirttiği gibi film, Rusya dışındaki seyircinin ancak dikkatli bir gözlemle yakalayabileceği daha pek çok detayı içeriyor. Ignatiev’in –sorumuza cevaben- belirttiği bir noktayı daha ekleyelim; bu film öyküsünde, aslında biraz gerçeklik payı da var. Yolları kesişen 3 kişiden denizci olanı, filmin yapımcılarından birinin gerçek hayatta babasıymış. Bu da halihazırda ilginç bir akış olan ve çekimleri St. Petersburg, Kırım ve Cape Town olmak üzere üç ayrı şehre yayılan “Bir Zamanlar Cape Town Limanında” filmini daha da ilgiye değer kılıyor. 69. Berlin Film Festivali’nin Rus Filmleri Seçkisi’nde de gösterilen bu yapımı, 22. Randevu İstanbul’un son günü olan 26 Aralık Perşembe, 16:00 seansında izleyebilirsiniz.

 

İzle Aşkım, Watch My Love

 

22. Randevu İstanbul’un “Rusya’ya Bak Dünyayı Gör” bölümünde seyirci karşına çıkan bir başka film ise  “İzle Aşkım / Watch My Love” adlı yapım oldu. Tamamen bir festival filmi yapısında olan “Bir Zamanlar Cape Town Limanında” filminin neredeyse tam aksi istikametinde, tam bir vizyon filmi olarak kurgulanan yapım, aslında daha önce Türk ve dünya sinemasında benzerlerini de izlediğimiz bir gençlik-aşk öyküsünü, engellilik konsepti üzerinden beyazperdeye taşıyan bir yapım. Bu anlamda matematiği tam da olması gereken düzlemde kurduğunu söyleyebiliriz.

 

Seyircinin karşısında, önce haylaz genç bir boksör olarak çıkartılan Alexander var. Hemen akabinde, zamanında onu yetimhaneden alıp keşfeden ve yarı akıl hocası yarı baba figürü çizen antrenörü ile tanışıyoruz. Alexander, finansörünün sosyetik kızı ile takılırken hayatına bir anda naif bakışlı, sessiz ve bir o kadar da duru bir güzelliği olan, fotoğrafçı Dina giriyor. Ve hikayenin çatışması tam da bu noktada devreye giriyor; Dina işitme ve konuşma engelli bir geç kız! Filmin genelde duygusal bir aşk hikayesine oturtulan çerçevesi, Alex ve Dina’nın yaşadığı karşı konulmaz çekimi, Dina’nın engelleri yüzünden Alex’ten uzaklaşması, sonrasında ‘ikili tam aşkı buldu’ derken Alex’in başına gelen talihsizlikler ekseninde ilerliyor. Bir buluşup bir çatışıyorlar yani. Tam da gençlik-aşk dramından bekleneni yerine getiriyor film.

 

İşitme ve konuşma engelli bireylerin gerçekliğini birebir yansıtma iddiasında olmasa da film, kendi seyircisine farkındalık açısından belli bir çizgiyi yakalıyor. Gösterim sonrası seyirci söyleşine katılan yapımcı Victor Glukhov’un aktardığına göre Rusya’da 13 milyonun üzerinde engelli birey varmış. Böyle bir filmi hayata geçirmenin zorluklarından da bahseden yapımcı Glukhov filmde engelli bireylerin değil profesyonel aktörlerin rol aldığını da belirtti. Bu noktada, doğuştan işitme ve konuşma engelli Dina karakterini canlandıran oyuncu Daria Beloded dersini çok iyi çalışmış, karakterini oldukça başarılı biçimde perdeye yansıtmış diyebiliriz.

 

Çağdaş Rus sinemasından kısa ve uzun metraj filmlerin gösterildiği programı ile 22. Randevu İstanbul Film Festivali’nin 26 Aralık Perşembe akşamına kadar Nişantaşı City’s sinemalarında devam ettiğini hatırlatır, özellikle tarihsel ve sosyolojik pek çok paralelliğimiz olan Rus toplumunu, farklı yönleriyle beyazperdeye yansıtan bu yapımları kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

 

Twitter.com/duygukocabayli 

 

 

 

   

 

 

YORUMLAR

Ziyaretçi Gönder

Gezinti

İletişim
Bize Yazın:


Gönder Max. 1000 karakter
Populer Sinema: #txt
Mesaj Gönder:
Gönder Max. 1000 karakter